Ana içeriğe atla

Osman Hoca Dönsün

Kendisine fevri hareketlerinden dolayı tepki verdik ama biz duygusal bir camiayız. Biz yenilmekten korkmayan çünkü yenilmenin ne demek olduğunu bilen bir camiayız. Biz yenildiğimizde değil pes ettiğimizde, yenilgiyi kabul ettiğimizde yeniliyoruz aslında. O nedenle skor üzerinden değil mücadele üzerinden yorum yapıyoruz.

Erciyes maçı sonrası hepimiz neden bitik hissettik kendimizi, çünkü maç sonucuna talihsizlik diyemiyorduk. Çünkü savaşmadık. Çünkü kemik sesleri gelmedi sahada. Ve buna isyan eden Burak hak ettiği alkışı aldı. Buna isyan eden bir diğer kişi ise teknik adamdı ve bu yılmışlığı hazmedemeyip istifa etti.

Osman Hoca'nın en önemli hatası kendisine verilen tam yetkiyi doğru kullanamaması oldu. Daha kaliteli adam karaktersiz ise ona sahip mi çıkmalıyız yoksa savaşana kucak mı açmalıyız? Biz ikincisini tercih edenlerin camiası olduk hep. Osman Hoca da bunu görecek ve buna göre neşter vuracaktı, vurmadı.

Bu şekilde bizimle birlikte üzülecekse, en önemlisi bize ve duygularımıza kulak verecekse gitmesine hiç gerek yok hocanın. Gelsin birlikte savaşalım, gelsin birlikte yenilelim ve yenildikten sonra hırsımızı birlikte alamayalım ama samimi olalım. Demirsporluluk samimiyet gerektirir. Hırs gerektirir.

Gel Osman Hoca, yeni baştan oynayalım. Kendi içimizdeki ruhsuzlardan başlayarak düşmanımıza karşı önlemlerimiz bıçak gibi keskin olsun. 

Yorumlar

yavuzy dedi ki…
Taraftarın hocasına sahip çıkması güzel bir gelişme. Teknik direktörler, futbol camiasında öğütülen ilk öğeler oluyor; onlara zaman tanımak, yeniden şans tanımak önemli. Futbolumuzda olmayan güzel hareketler bunlar. Ama Osman Hoca'nın kendi kurduğu takımla başarısız olduğunu, her yenilgiye hakem mazereti ürettiğini unutmayalım. Hoca geri dönecekse bu hataları yapmasın. Devre arasında yine aynı menajerlerle bizi borca sokmasın. Bunları da istemek gerekiyor bence. Osman Hoca -sorgusuz sualsiz dönmesin, bir şeyleri değiştirecekse- dönsün.
Unknown dedi ki…
osman hocanın dönüşü işleri tamamen tersine çevirir mi şüpheliyim kısa sürede yeni bir takım yaratamaz. devre arasında çok doğru nokta transferler yapılmalı. artık hedef şampiyonluktan çok ilk 6.

Bu blogdaki popüler yayınlar

Nesrin'in Hikayesi : "15 Saat 47 Dakika…Ve Toprak…"

Ön-Not: Nesrin Olgun Aslan’ın hikayesini yazmaya başladığımda kimi zaman soğuk bir suyun ve karanlığın içinde, kimi zaman sonunda varabildiğim bir kıyıda hissettim kendimi. Yazmaya devam ederken önce zor tutuyordum gözyaşlarımı, bir noktadan sonra akmaya başladı hepsi. Yazımı, ağlayarak bitirebildim ancak…Kendisinin web sitesinden (http://www.nesrinolgun.com) ve dönemin Hürriyet Londra Temsilcisi Faruk Zapçı’nın anılarından yararlandım, teşekkürlerimi sunuyorum…Çok uzatmadan, Nesrin’in Hikayesi’ne başlıyorum… 1964 Adana Yüzme havuzunun kenarında 7 yaşında kara kuru bir kız çocuğu duruyor. Havuzun içinde Adana Demirspor Kulübü yüzücüleri. Erkekler çoğunlukta. Küçük kız etrafına bakıyor. Sadece 4 kız çocuğu var. Nesrin, Adana Demirspor’un 4 kızından biri oluyor o gün…Giriyor havuza. 1973 – 1975 Adana Nesrin, 16 yaşında. Yüzüyor. 7 yaşında girdiği havuzdan, kısa mesafede 100’e yakın madalya ve şilt çıkartıyor. Kışları masa tenisi oynuyor, Türkiye 2.liği, Türkiye 3.lüğü var. 17 yaşında mar...

Sahadan Çekildik

 Ligden düşerken bile şeklimiz belli, çünkü Alemin Delikanlısı Adana Demir... Galatasaray maçındaki kör göze parmak penaltı kararı rezaletine karşı, yönetim takımı sahadan çekti. Son 2 sezondur rezalet yönetimimiz, aleyhimize hakem hatalarını kolaylaştırıyordu. İki yanlış bir doğru etti. Türk futbolunun her yerden dökülen imajına, yıkılan bir Demirspor karşı çıkabilirdi sadece. O da oldu, biz yaptık! Bundan sonra İstanbul takımlarınızla size iyi eğlenceler...

Sezon Değerlendirmesi

 Bu sezon için saha içini konuşmak anlamsızdı ama yine de söylemek gerekir ki sahadaki mücadele o kadar da kötü değildi. Geçen sezon 2. ve 3. lig takımlarında kiralık oynayan oyuncularımızla idare ettik. Son haftalarda sahaya çıkacak kadroyu zor tutturduk. Sezon başıyla sonu arasında kadroda büyük değişimler oldu. Bütün bunların sorumlusu, paraları ödemeyen Murat Sancak ve yönetimiydi. Bir yerde patlama yapar diye umut bağlamadığımız genç oyuncular maçların belli anlarına kadar direnci ayakta tuttular. Ancak son bölümlerde oyundan düştük; kadro derinliği olmadığı için de en ufak kişisel hata, sakatlık ya da kart cezaları sonuca direkt etki etti. 2-0'dan öndeyken kaybettiğimiz maçlar oldu. Tabii rakiplerin bizim maçı çeviremeyeceğimizin farkında olmaları, her halükarda kazanırız düşünceleri kendi adlarına tempoyu yükseltmelerini engellemiş olabilir. Yine de şans faktörü yanımızda olsa puan alacağımız bir kaç maç daha vardı diye düşünüyorum. Sezon başında yazdığım gibi, şerefli mağlu...