Ana içeriğe atla

Sorunlar Var, Büyüyor

Dün Elazığspor'a 1-0 yenilerek zirveden iyice uzaklaştık. Geçen 8 haftada oynadığımız takımların 6'sı şu anda üzerimizde yer alıyor. Yani dengimiz takımlara diş geçiremedik. Zor fikstürde, en ağır hasarı aldık.  4 haftada sadece 1 puan...

Elazığ maçı, beklediğimiz orta saha değişikliklerine sahne oldu ama bunlar çözüm olmadı. Gol atamadığımız ilk maçtı. Aslında ortada ve beraberlik kokan maçtı. Timur'un süper volesi direkte patlamasa bir puan iyi sonuçtu.

Kırılma anlarında bir veya bir kaç oyuncumuzun basit hataları sonucu belirliyor ve bu hataları telafi edemiyoruz. Bazen kaleci, çoğunlukla savunma oyuncularının bir anlık dikkatsizliği skoru aleyhimize çevirince, takımda bu durumu toparlayıcı bir güç ortaya çıkmıyor. Saha içinde ateşleyici ya da lider olacak isim eksikliği çekiyoruz. Kritik anlarda bir anda skoru değiştiren ya da olumlu bir hareketle takımı rahatlatan toparlayıcı bir isim gerekli. Anıl, bu işi yapması gereken ilk isim olarak akla geliyor ama 8 haftada hiçbir numarasını göremedik.

Geçen yıl Tayfun'un, Artun'un, daha önceki yıllarda Juninho'nun, Erçağ'ın gösterdiği dirence ve parlamaya yakın bir iki isim yaratmalıyız. Örneğin Özgürcan da zaman bulduğu kısa anlarda bu direnci gösterebilirdi.

Geçen haftalar gösterdi ki yabancı tercihlerimiz pek de yerinde değil. Sezon başında bu oyuncuların kısa geçmişlerini tanıtmıştım. Geldikleri takımların çok önemli isimleri değillerdi. Ama burada Türkiye 1.liginde iş yapabileceklerini düşünmüştük. Savunmada Mojsov ve Ferreira, maç kurtarabilen isimler değil. İyi-kötü yanları tartışılabilir ama yabancı statüsünü işgal edecek kalitede değiller. Dün ilk kez 11'de başlayan Astafei de çabukluğuna ve pas trafiğini rahatlatmasına rağmen teknik anlamda oldukça yetersiz ve skoru değiştirme gücünden uzak görünüyor. Tabii özellikle onun düzenli oynayarak takıma biraz daha alışması gerekirdi ama kaybettiğimiz ekstra puanlar bu rahatlığı bize vermiyor. Bu ligte yabancıların kalitesi çok şey fark ettiriyor. Dün Clayton, yaptığı bir driplingle, fark yarattı ve maçı çevirdi.

İlk 4-5 haftada Burak Çalık'ın Pote'ye taşıdığı toplar, asıl enerji kaynağımızdı. Burak'a bir iki isim daha eklemeliydik; bu bazı maçlarda Hüseyin Kala oldu ama maç içinde o kadar değişken performans gösteriyor ki uzun vadede umut vermiyor.

Takımda sorunlar belirince, akla gelen ilk durum para akışındaki sıkıntıdır. Bu durumun da netleşmesi lazım.

Öte yandan bütün bir hafta bu maç ve takım içi sıkıntılar yerine Adanaspor maçındaki tribün cezasının tartışılması iyi olmadı. Başkan Sözlü'nün, kendi siyasi çizgisini kulüp yöneticiliğine çok fazla bulaştırması, saha içi sıkıntıların üstüne, saha dışında da sorun çıkarıyor. Sözlü'nün seçim zamanı partici çizgisini geri plana çekmesi zor tabii ama tribünleri birleştirici, memleketin bu karanlık dönemlerinde daha sakin bir figür olarak ortaya çıkması lazım. Tribünün duygusallığı, yönetime yansımamalı. Takımdaki ve tribündeki sorunların büyümemesi, yönetimin atacağı adımlara bağlı. Bu haftaki Adana Derbisi öncesi, yönetimden sakinleştirici, birleştirici ve sorunlara çözüm üretileceğine dair açıklamalar duymamız gerekiyor.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Ben Bunu Hak Ettim...

Bugüne kadar yazdığım en zor yazılardan biri bu.  Yanımda küçücük iki çocuk vardı maçta, sevdim onları öptüm. Hatta babası yorulmuştu da aldım onu omzuma maçı bir süre birlikte izledik. O esnada çocuğun nasıl heyecanlandığını gördüm. Bacakları kasılıyordu, boynumun sıkıştığını hissettim. Sonra bağırdı ve akabinde ellerini vücudunu titreme alacak kadar sıktı. Bu çocuk sanırım 4,5-5 yaşlarındaydı. Tam benim kızımın yaşlarında. İşte o anda aslında anlamalıydım hak ettiğimi bu belayı. Çünkü ben de çocuklarımı bu acıya götürüyorum. Onlar acıya doğru yürürken, ben her Demirspor deyişlerinde mutlu oluyorum. Her mavi-lacivert deyişlerinde mutlu oluyorum. Onlar da bana başarı videosu gönderiyorlar.   Ben böyle bir babayım işte. Çocuklarının bu tür videolarına bakıp, duygulanan mutlu olan bir babayım. Onlara mavili, armalı kıyafetler alıp ellerimle uçuruma götüren bir babayım. Tabi ki Allah belamı verecek.  Kendi isteğim dışında görev yerim değiştirildi. Ailem paramparça oldu. Ta

Başkan Krizi

 Sahadaki kriz en tepeye de yansıdı; Murat Sancak dün akşam başkanlığı Metin Korkmaz'a devrettiğini açıkladı. Gelişmeleri görebilmek adına biraz beklemek gerekli ama şu anda birkaç neden ve ihtimal var gibi görünüyor: Birincisi, "tamam vazgeçtim" deyip geri dönmesi; daha önce yapmıştı. İkincisi, "TFF'de FETÖcüler var" yönlü açıklamaları ve hakem camiasına eleştirilerinden dolayı çeşitli hukuki ve mali sıkıştırmalara maruz kalması. O yüzden biraz geri plana çekilmek istemiş olabilir. Metin Korkmaz eliyle yönetime devam eder. Üçüncüsü, parasının bitmiş olması ve Adana Demirspor'dan tamamen uzaklaşması. Başkan'ın en büyük sorunlarından biri iletişim stratejisinin düzgün olmaması. Attığı twitler ve açıklamalar fazla öfkeli. Çoğu zaman kötü Türkçe ile karman çorman açıklamalar yapıyor. Twitter (X) infosundaki yazılar/iddialar bile kötü yazılmış. En basitinden, Adanademirspor değil, Adana Demirspor yazması gerekli. Kulübün sosyal medya hesapları iyi yöneti

Demirspor Taraftarı Ayakta

 Adana Demirspor taraftarı, kendisini küme düşürmekle tehdit eden eski Başkanlarına karşı yaptığı açıklamalarla tavrını gösterdi. Umut Düşkün'ün başlattığı açıklama silsilesi, Şimşekler Grubu 'nun diğer liderleri, Ankara Tayfası , İzmir Tayfası ve diğer oluşumların net tavırları ile güçlendi. Ortak ses, kimse Demirspor'dan üstün değildir ve Demirspor tribünüyle vardır şeklindeydi. Yıllardır alt liglerde mücadele etmiş bir camiaya bu tehdit sökmedi.