Ana içeriğe atla

Bir Yerlere Geldik Ama Nerelere?

Şu sıralar şampiyonluk mücadelesi, 20 yıllık hasretin sona erme ihtimali gündemde... Sıra dışı bir gündem desek yerinde olur. Osmanlıspor maçı, her şeyin başarısızlığa alışılmış sezonlardaki gibi bitme ihtimalini hatırlattı bana. Demirspor ahalisi sosyal medyada sessizliğe büründü. Sanki iki hafta önce çok içip dağıtmış ve rezil olmuş, şimdi de utancından sokağa nadir çıkıyor gibiyiz, mahalleliye denk gelmemek için...

Ben de biraz kabuğuma çekildim sanırım, sonradan fark ettim bunu. İlgim başka bir konuya kaydı son zamanlarda. Demirspor'a dair forma koleksiyonu yapıyorum, naçizane. İşte bu işle uğraşırken bolca arşive daldım. Elimdeki formaların ne zaman giyildiğini falan araştırırken haberlere, fotoğraflara, belleğimdeki anılara, bu sitedeki yazılara müracaat ettim. Aslında biz çok değişik bir noktaya gelmişiz. O eski kapana kısılmışlık duygusu yok mesela şu an. Sanki Demirspor isterse çok iyi işler başarabilecek. Sağından solundan çekip kendine mal etmek isteyenler olacak olsa da bu takım efsane kimliğini hatırladı sanki.

Biz de değişiyoruz, olgunlaşıyoruz. Daha yapıcı oluyoruz. Çünkü geleceğe bir şey bırakmak istersen "yapmak" zorundasın, yıkmak değil.

Okumakta olduğunuz internet sitesi 2008 senesinde açıldı. Siteyi açan dünya güzeli insan bu kadar uzun süre devam edebileceğini düşünmüş müdür acaba? Zamanın, insanı ve ona dair güzel olan her şeyi değirmen misali öğütmesine kolayca kurban gidecekti bu site, belki de.

Ama sevda çok büyük, bu sevda yaşattı bir çok şeyi. En başta sevileni yaşattı. Adana Demirspor, onu sevenlerin sayesinde hayatta kaldı. İsmiyle, rengiyle, logosuyla...

Başarısızlık girdabında dönüp durduğumuz 2000'li yılların bizi savurduğu bir köşede, her şeye küskün ve geleceğe dair gözlerimizi yummuş, ölümü bekleyen hastalar gibi sessizliğe gömülebilirdik.

Yapmadık. Çünkü yapamadık.

Çünkü insan sevdiği zaman, çok sevdiğinde yani, bunu herkes bilsin, canlı-cansız, uçan-yüzen, konuşan-koklaşan herkes ve her şey bilsin istiyor. Çok seven insan, vücudunun her hücresiyle, her hücresindeki her molekülle ve atomla seviyor. Varlığı bilimsel olarak ispatlanan atom altı parçacıklar da buna dahil...

Biz de, yani bu sitede yazan, yorumlayan, bu siteyi besleyen, sitenin ötesinde, adına "Ankara Tayfası" dediğimiz, ama bir iki kişiden çok fazlası, bir taraftarlık duruşu ve bir arkadaşlık ortamı olarak hissettiğimiz, sınırının nereye uzandığını bilmediğimiz bir grup Demirsporlu olarak...

Çok sevdik...

Şu anda 2015 sezonunun sonlarında, Süper Lig'in kapısındayız. 3.Liglerden, kayyumlardan, sayılamayacak kadar çok badireden geçmiş, sınanmanın en zorlarıyla hesaplaşmış bir şekilde ileriye bakıyoruz. Zaman geçtikçe bugün nerede durduğumuzu göreceğiz. Belki de "evet, 2015 bir milat oldu, ama o zaman bunu fark edemiyorduk tabii" diyeceğiz. Yine bu siteden diyeceğiz. Çünkü sevgi ile yazan yürekler susmayacak...

Sevdikçe daha çok sevmeye, sevdiğimiz üşüdükçe ona sarılmaya, düştükçe onu kaldırmaya devam edeceğiz. Öyle görünüyor ki, bu sevda ile ancak ömürler bittiğinde vedalaşacağız.

Ahirette Demirspor yoksa muhakkak mahzunlaşacağız.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Ben Bunu Hak Ettim...

Bugüne kadar yazdığım en zor yazılardan biri bu.  Yanımda küçücük iki çocuk vardı maçta, sevdim onları öptüm. Hatta babası yorulmuştu da aldım onu omzuma maçı bir süre birlikte izledik. O esnada çocuğun nasıl heyecanlandığını gördüm. Bacakları kasılıyordu, boynumun sıkıştığını hissettim. Sonra bağırdı ve akabinde ellerini vücudunu titreme alacak kadar sıktı. Bu çocuk sanırım 4,5-5 yaşlarındaydı. Tam benim kızımın yaşlarında. İşte o anda aslında anlamalıydım hak ettiğimi bu belayı. Çünkü ben de çocuklarımı bu acıya götürüyorum. Onlar acıya doğru yürürken, ben her Demirspor deyişlerinde mutlu oluyorum. Her mavi-lacivert deyişlerinde mutlu oluyorum. Onlar da bana başarı videosu gönderiyorlar.   Ben böyle bir babayım işte. Çocuklarının bu tür videolarına bakıp, duygulanan mutlu olan bir babayım. Onlara mavili, armalı kıyafetler alıp ellerimle uçuruma götüren bir babayım. Tabi ki Allah belamı verecek.  Kendi isteğim dışında görev yerim değiştirildi. Ailem paramparça oldu. Ta

NE OLDU SİZE?

En sonda söyleyeceğimi en başta söyleyeyim. Bu bir tribün yazısıdır. Tribünlere yazılmıştır. Demirspor tribünlerine.  Sasa Polyester Sanayi A.Ş.  Baştuğ Metalürji San. A.Ş.  Beyteks Tekstil San. Tic. A.Ş.  Elita Gıda San. Tic. A.Ş.  Abdioğulları Plastik Ambalaj San. A.Ş.  Dioki Petrokimya San. A.Ş.  Güney Çelik Hasır ve Demir Mamulleri San. Tic. A.Ş. Bu şirketler ISO kayıtlarına göre Türkiye’nin en büyük 300 firması içinde Adana’da faaliyet göstermekte olanlar.  Bu şirketlerden bir tane forma reklamı aldık mı?  Stad sponsorluğu?  Ne bileyim altyapı desteği?  Kim takımı fonluyor?  Murat Sancak ve ilişkili şirketleri, çevresi vesilesi ile kulübe kazandırdığı sponsorlar.  Adana bu, Demirspor bu. Bunu unutmamak gerekir. Ben Murat Sancak’ı bir başkan, bir ağabey olarak çok seviyorum ve çok takdir ediyorum. Kulübümüz üzerindeki emeklerini asla yok sayamam. Benim diyen Adanalıdan, benim diyen Demirsporludan daha fazla katkısı var kulübe.  Bugün dünya yıldızı futbolcu alırız almayız ama bekley

Adana Demirspor: 4 - Beşiktaş: 2

 Adana Demirspor varsa umut vardır. 3. kalecisi, yedek oyuncusu, sahası, tribünü fark etmez; Demirsporlu devam eder! Bugün 4-0'a getirdiğimiz maçtan iki farklı galip ayrıldık. İç sahadaki kayıpsız gidişat devam etti. 3. haftanın erteleme maçında, öncesinde hafta sonunun kaleci ve kırmız kart krizlerinin damga vurduğu, maç içinde ilk golü atan Belhanda'nın da fenalaşıp oyuna devam edemediği, 2008'li yedek kaleci, 2005'li yedek oyuncularla kadroyu tamamladığımız günde yine skor üretmeyi bildik; yediğimizden fazlasını attık. İşte kazanmanın yolu bu! Belhanda, Niang, Emre Akbaba ve Yusuf Erdoğan'la fileleri sarstık. Niang'ın dördüncü, Yusuf Erdoğan'ın üçüncü golleri oldu. Bu lige damga vuracağımızı biliyorduk; öyle olmaya devam ediyor.