Ana içeriğe atla

Sahada ve Tribünde Birliktelik

Mustafa'nın daha önce yazdığı gibi şampiyonluğa giden yolda, koridorun ortalarında ancak sonunda ışık olan bir yoldayız.Bu hafta Adana derbisini kazanırken gösterdiğimiz tavır tribünde ve sahada bu yola nasıl inandığımızın göstergesiydi. Başarılı oldukça kentin dinamiklerini harekete geçime potansiyelimiz de var. Bizi bu potansiyelimiz ayakta tutuyor; zor zamanlarımızda yalnız bırakanlar, aslında bu taraftarın neler başarabileceğini iyi biliyor. Ligte ilk 6'da, şirket takımlarının, sponsorlu takımların, hükümetin ve devletin desteklediği takımlara karşı halkın desteklediği  ve tabanın harekete geçirdiği bir güç olarak Demirspor çok farklı bir yerde. Bu farklılık düşmanlarımızı da korkutuyor.

Kentle korku-nefret-sevgi salınımında bir bağ kuruyoruz; Demirspor'a yardımcı olmanın kendilerine neler kazandıracağını bilen, halkın takımının yanında olmanın sonuçlarını az çok kestiren yöneticiler var kentte. O destek sahada ve tribündeki birleşmeden, bütünleşmeden doğuyor. Farklılığın gücünden...

Bu hafta Antalyaspor maçı da yine kritik bir eşik. Yine güçlü bir camia, çeşitli sorunlar yaşasa da iyi bir kadro, belediye üzerinden ülkedeki siyasi çekişmenin somut olarak yansıdığı, kimsenin kaybetmek istemediği bir kent. Antalyaspor karşısında alınacak puan(lar), zorlu eşiği aşmak adına oldukça önemli. İlk yarıda 0 puanla ayrıldığımız virajdan şimdi 4 puanla geçtik; Alanya ve Giresun kayıplarını kısmen telafi ettik. Deplasmandaki iyi performansımızı bu hafta da sürdürürsek puan alırız.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Ben Bunu Hak Ettim...

Bugüne kadar yazdığım en zor yazılardan biri bu.  Yanımda küçücük iki çocuk vardı maçta, sevdim onları öptüm. Hatta babası yorulmuştu da aldım onu omzuma maçı bir süre birlikte izledik. O esnada çocuğun nasıl heyecanlandığını gördüm. Bacakları kasılıyordu, boynumun sıkıştığını hissettim. Sonra bağırdı ve akabinde ellerini vücudunu titreme alacak kadar sıktı. Bu çocuk sanırım 4,5-5 yaşlarındaydı. Tam benim kızımın yaşlarında. İşte o anda aslında anlamalıydım hak ettiğimi bu belayı. Çünkü ben de çocuklarımı bu acıya götürüyorum. Onlar acıya doğru yürürken, ben her Demirspor deyişlerinde mutlu oluyorum. Her mavi-lacivert deyişlerinde mutlu oluyorum. Onlar da bana başarı videosu gönderiyorlar.   Ben böyle bir babayım işte. Çocuklarının bu tür videolarına bakıp, duygulanan mutlu olan bir babayım. Onlara mavili, armalı kıyafetler alıp ellerimle uçuruma götüren bir babayım. Tabi ki Allah belamı verecek.  Kendi isteğim dışında görev yerim değiştirildi. Ailem param...

Başkan Krizi

 Sahadaki kriz en tepeye de yansıdı; Murat Sancak dün akşam başkanlığı Metin Korkmaz'a devrettiğini açıkladı. Gelişmeleri görebilmek adına biraz beklemek gerekli ama şu anda birkaç neden ve ihtimal var gibi görünüyor: Birincisi, "tamam vazgeçtim" deyip geri dönmesi; daha önce yapmıştı. İkincisi, "TFF'de FETÖcüler var" yönlü açıklamaları ve hakem camiasına eleştirilerinden dolayı çeşitli hukuki ve mali sıkıştırmalara maruz kalması. O yüzden biraz geri plana çekilmek istemiş olabilir. Metin Korkmaz eliyle yönetime devam eder. Üçüncüsü, parasının bitmiş olması ve Adana Demirspor'dan tamamen uzaklaşması. Başkan'ın en büyük sorunlarından biri iletişim stratejisinin düzgün olmaması. Attığı twitler ve açıklamalar fazla öfkeli. Çoğu zaman kötü Türkçe ile karman çorman açıklamalar yapıyor. Twitter (X) infosundaki yazılar/iddialar bile kötü yazılmış. En basitinden, Adanademirspor değil, Adana Demirspor yazması gerekli. Kulübün sosyal medya hesapları iyi yöneti...

Nesrin'in Hikayesi : "15 Saat 47 Dakika…Ve Toprak…"

Ön-Not: Nesrin Olgun Aslan’ın hikayesini yazmaya başladığımda kimi zaman soğuk bir suyun ve karanlığın içinde, kimi zaman sonunda varabildiğim bir kıyıda hissettim kendimi. Yazmaya devam ederken önce zor tutuyordum gözyaşlarımı, bir noktadan sonra akmaya başladı hepsi. Yazımı, ağlayarak bitirebildim ancak…Kendisinin web sitesinden (http://www.nesrinolgun.com) ve dönemin Hürriyet Londra Temsilcisi Faruk Zapçı’nın anılarından yararlandım, teşekkürlerimi sunuyorum…Çok uzatmadan, Nesrin’in Hikayesi’ne başlıyorum… 1964 Adana Yüzme havuzunun kenarında 7 yaşında kara kuru bir kız çocuğu duruyor. Havuzun içinde Adana Demirspor Kulübü yüzücüleri. Erkekler çoğunlukta. Küçük kız etrafına bakıyor. Sadece 4 kız çocuğu var. Nesrin, Adana Demirspor’un 4 kızından biri oluyor o gün…Giriyor havuza. 1973 – 1975 Adana Nesrin, 16 yaşında. Yüzüyor. 7 yaşında girdiği havuzdan, kısa mesafede 100’e yakın madalya ve şilt çıkartıyor. Kışları masa tenisi oynuyor, Türkiye 2.liği, Türkiye 3.lüğü var. 17 yaşında mar...