Lige verilen aranın ardından ölüm koridoruna doğru yürüyüşümüzde ilk yarıya oranla biraz az puan topladık. Alanya'nın iyi performansını sürdürmesini dileriz, bizi yenen herkesi yensin.
Ölüm koridoruna sağ girip mevta çıkmak ihtimali hala mevcut. Kayseri geri dönüşü "inanç" aşısı yaptı ama sahada esas ayaklar oynar, sadece ruhlar değil.
İlk yarıdaki Adanaspor maçında -bir önceki günün tesis baskınından mıdır nedir?- ayakları gitmeyen, donuk bir takım hatırlıyorum çimlerin üzerinde. Ürkek, güvensiz bir takım.
Şimdi şampiyonluğu günden güne daha fazla isteyen, kendini bu fikre alıştıran bir ekip olma yolunda gidiyoruz. Psikolojik baskıyı arkadaşlık ile, futboldan zevk alarak oynamak gayreti ile aşabilecek bir ekip oluyoruz.
Adanaspor maçını bu yönden puan maçı değil, psikolojik duvarı delebilecek bir maç olarak görüyorum. Bu duvarı bu hafta delebiliriz ve bundan sonra yokuş aşağı raylar üzerinde uçarak ilerleyebiliriz.
Olmaması dünyanın sonu değil elbette, hala telafisi olan haftalardayız. Puanı da, motivasyonu da tekrar kazanabiliriz. Bizi biraz da bu genişlik ayakta tutuyor. Eskisi gibi tüm maçları final maçı gibi yaşamamayı öğretiyor bana hayat. Her zaman başka fırsatlar olur, olacaktır. Tecrübe bu değil de nedir?
Karşımızda rakip taraftar olacak mı, tribün yapılacak mı? Bunları da merak ediyorum. İşler iyi giderken orada olmak, işler kötüyken olmamak. Belki mantıklısı budur ama tribüncülük biraz da akla, mantığa sığmayan işlerin peşinde koşmak değil midir?
Akılla mantıkla tribünler, stadlar inşa edersiniz. İçini biz doldururuz.
Zamansız, koşulsuz, deli gibi sevenler...
Yorumlar