Hişt hişt geliyor, gümbür gümbür ediyor yollar, zemin titriyor içimiz gibi, demir kanatlı katarlar mavi-lacivert lokomitifin ardından dağları tepeleri aşıyor. Hiç gelmez sandığımız, sesini duyup da kendini göremediğimiz mavi-lacivert şampiyonluk ufukta beliriyor. Gün gelir bu dertler biter diyen Demirsporlu, kolları koparcasına kazana kömür yüklüyor, ateş harlanıyor yürekte, geliyoruz vakit tamam diyor! Ha gayret makinist, şapkanı iyice yerleştir kafana, kıs gözlerini, o tepelerin ardında seni bekleyen on binler var, lokomotifin kazanı gibi dolu ve ateşli yürekleriyle heyecanla seni bekliyorlar...
Bugüne kadar yazdığım en zor yazılardan biri bu. Yanımda küçücük iki çocuk vardı maçta, sevdim onları öptüm. Hatta babası yorulmuştu da aldım onu omzuma maçı bir süre birlikte izledik. O esnada çocuğun nasıl heyecanlandığını gördüm. Bacakları kasılıyordu, boynumun sıkıştığını hissettim. Sonra bağırdı ve akabinde ellerini vücudunu titreme alacak kadar sıktı. Bu çocuk sanırım 4,5-5 yaşlarındaydı. Tam benim kızımın yaşlarında. İşte o anda aslında anlamalıydım hak ettiğimi bu belayı. Çünkü ben de çocuklarımı bu acıya götürüyorum. Onlar acıya doğru yürürken, ben her Demirspor deyişlerinde mutlu oluyorum. Her mavi-lacivert deyişlerinde mutlu oluyorum. Onlar da bana başarı videosu gönderiyorlar. Ben böyle bir babayım işte. Çocuklarının bu tür videolarına bakıp, duygulanan mutlu olan bir babayım. Onlara mavili, armalı kıyafetler alıp ellerimle uçuruma götüren bir babayım. Tabi ki Allah belamı verecek. Kendi isteğim dışında görev yerim değiştirildi. Ailem param...
Yorumlar