Ana içeriğe atla

Bir Kupa Gitti, Kaldı Biri...

Türkiye Kupası'na bu şekilde veda etmek üzücüydü. İyi mücadele ettiğimiz grup maçlarında Rize'yi yenememenin ceremesini çektik.

Beşiktaş'ı İstanbul'da yenmek şu ana kadar sezonun en mutlu anlarından birisiydi. İkinci maçta da oyundan düştüğümüz dakikalarda cezamızı kestiler. Direnebilirdik, olmadı. Üzüldük ama kahrolmadık.

Rize'yi Adana'da yenebilmek grubun heyecanını yüksek tutmak açısından önemliydi. Fena da oynamadık. Beraberlik Rize'yi yukarı taşımaya yetiyordu, gerekeni aldılar. Biz de işi matematiğe bağladık.

Sarıyer'in durup durup dişini bize geçirmesi planda yoktu. Hesapta biz yenip akşam mini bir stres yaşama hayalleri kuruyorduk.

Neticede Türkiye Kupası hayallerini seneye bıraktık.

Peki ya şampiyonluk kupası. O da seneye mi kalacak? Puan tablosundaki yerimize bakıp da "yazık olur, hakkaten yazık olur" diyorum. İyi bir hava yakaladık, sonuna kadar götürebilme gücümüz olacaktır. Sakatlar düzelirse, devre arası transferleri tam randımana kavuşursa, şans yanımızda olursa neden olmasın?

Sezon başına süratli bir dönüş yapalım. İlk dört maç çok kritik, alabildiğimiz kadar puan alıp sonraki ölüm koridoruna girmeliyiz diyorduk. Burada tökezlersek hedef ligde kalmak bile olabilirdi. Ama üç galibiyet, bir beraberlik ile belli bir hava yakalayıp sonraki maçlarda kaybetme lüksüne sahip olduk. Nitekim Kayseri, A.Ş., Antalya, Elazığ maçları kabusumuz oldular.

Yine aynı durumdayız. Bu sefer küme meselesi yok ama direk çıkma şansımızı kaybedebiliriz. "Biz de varız" demeye devam etmek ve sezon başına benzer bir performans için Alanya ve Bolu'ya Denizli tarifesinden uygulamaya ihtiyaç var.

Gözleri Alanya'ya diktik. Hatta biletleri bile aldık ha! "Telafisi mümkün olmayan haftalar"dan az önceki haftalardayız...



Yorumlar

yavuzy dedi ki…
Kupayı önemsiyordum, gruplara kalmak başarıydı, tabii ki Beşiktaş'ı yenmek de... Neler yapabileceğimizi gösterdi o maç ama gerisini getiremedik. Bu hafta Kayseri karşısında hem ligin provasını yapmak hem dişimize göre bir rakiple kupaya devam etmek şansımız vardı. Ama kupa statüsünün de azizliği yüzünden, 7 puanla elendik. Kuralar çekildiğinde 8-9 puan yeter diyordum, ucundan döndük.

Bu blogdaki popüler yayınlar

Nesrin'in Hikayesi : "15 Saat 47 Dakika…Ve Toprak…"

Ön-Not: Nesrin Olgun Aslan’ın hikayesini yazmaya başladığımda kimi zaman soğuk bir suyun ve karanlığın içinde, kimi zaman sonunda varabildiğim bir kıyıda hissettim kendimi. Yazmaya devam ederken önce zor tutuyordum gözyaşlarımı, bir noktadan sonra akmaya başladı hepsi. Yazımı, ağlayarak bitirebildim ancak…Kendisinin web sitesinden (http://www.nesrinolgun.com) ve dönemin Hürriyet Londra Temsilcisi Faruk Zapçı’nın anılarından yararlandım, teşekkürlerimi sunuyorum…Çok uzatmadan, Nesrin’in Hikayesi’ne başlıyorum… 1964 Adana Yüzme havuzunun kenarında 7 yaşında kara kuru bir kız çocuğu duruyor. Havuzun içinde Adana Demirspor Kulübü yüzücüleri. Erkekler çoğunlukta. Küçük kız etrafına bakıyor. Sadece 4 kız çocuğu var. Nesrin, Adana Demirspor’un 4 kızından biri oluyor o gün…Giriyor havuza. 1973 – 1975 Adana Nesrin, 16 yaşında. Yüzüyor. 7 yaşında girdiği havuzdan, kısa mesafede 100’e yakın madalya ve şilt çıkartıyor. Kışları masa tenisi oynuyor, Türkiye 2.liği, Türkiye 3.lüğü var. 17 yaşında mar...

Ben Bunu Hak Ettim...

Bugüne kadar yazdığım en zor yazılardan biri bu.  Yanımda küçücük iki çocuk vardı maçta, sevdim onları öptüm. Hatta babası yorulmuştu da aldım onu omzuma maçı bir süre birlikte izledik. O esnada çocuğun nasıl heyecanlandığını gördüm. Bacakları kasılıyordu, boynumun sıkıştığını hissettim. Sonra bağırdı ve akabinde ellerini vücudunu titreme alacak kadar sıktı. Bu çocuk sanırım 4,5-5 yaşlarındaydı. Tam benim kızımın yaşlarında. İşte o anda aslında anlamalıydım hak ettiğimi bu belayı. Çünkü ben de çocuklarımı bu acıya götürüyorum. Onlar acıya doğru yürürken, ben her Demirspor deyişlerinde mutlu oluyorum. Her mavi-lacivert deyişlerinde mutlu oluyorum. Onlar da bana başarı videosu gönderiyorlar.   Ben böyle bir babayım işte. Çocuklarının bu tür videolarına bakıp, duygulanan mutlu olan bir babayım. Onlara mavili, armalı kıyafetler alıp ellerimle uçuruma götüren bir babayım. Tabi ki Allah belamı verecek.  Kendi isteğim dışında görev yerim değiştirildi. Ailem param...

Başkan Krizi

 Sahadaki kriz en tepeye de yansıdı; Murat Sancak dün akşam başkanlığı Metin Korkmaz'a devrettiğini açıkladı. Gelişmeleri görebilmek adına biraz beklemek gerekli ama şu anda birkaç neden ve ihtimal var gibi görünüyor: Birincisi, "tamam vazgeçtim" deyip geri dönmesi; daha önce yapmıştı. İkincisi, "TFF'de FETÖcüler var" yönlü açıklamaları ve hakem camiasına eleştirilerinden dolayı çeşitli hukuki ve mali sıkıştırmalara maruz kalması. O yüzden biraz geri plana çekilmek istemiş olabilir. Metin Korkmaz eliyle yönetime devam eder. Üçüncüsü, parasının bitmiş olması ve Adana Demirspor'dan tamamen uzaklaşması. Başkan'ın en büyük sorunlarından biri iletişim stratejisinin düzgün olmaması. Attığı twitler ve açıklamalar fazla öfkeli. Çoğu zaman kötü Türkçe ile karman çorman açıklamalar yapıyor. Twitter (X) infosundaki yazılar/iddialar bile kötü yazılmış. En basitinden, Adanademirspor değil, Adana Demirspor yazması gerekli. Kulübün sosyal medya hesapları iyi yöneti...