Ana içeriğe atla

Mavi Lacivert Yaşamak - 13

Facebook grubumuzda mavi lacivert anılar akmaya devam ediyor. Aydilek İnce de hatıralarını bizimle paylaşan kardeşlerimizden. Paylaşımı için teşekkür ediyoruz...

"Nereden başlamak gerek bilmiyorum aslında. Belki buradaki abilerim kadar uzun bir Demirspor geçmişim yok ama kocaman bir sevda var kalbimde. Demirspor'la tanışalı 2 sene oldu. Eren adında bir arkadaşım vardı. Demirspor hastasıydı bildiğim. "Ne yapıyorsun" diye her sormama ya "maç özeti izliyorum" ya "marş dinliyorum" falan derdi. Sonra bana marşları videoları atmaya başladı. Bir gün bir baktı, mırıldanıyorum, "Şehrin Asi Çocukları" diye.. 

Sonra beni maça götürdü. Resmen aşık olmuştum Şimşekler Grubunun bağırmalarına. Orada olmalıydım o atmosferin hep içinde olmalıydım. O aşkı hep yaşamalıydım o an aklımdan geçen tek şey buydu. Maçlara gider olmuştum sürekli. Tabi evdekilerin haberi yok olsa asla bırakmazlar. "Kızsın", "bir şey olur" falan modu, bilirsiniz işte  Sevdam gün geçtikçe büyüdü, atkısız gezemez olmuştum. Adanasporlu olan babamla sürekli evde bir laf dalaşı içinde devam etti.

Sonra sevdiğim adam ile tanıştığımızda onun da Demirsporlu olması beni gerçekten mutlu etmişti. Bir gün bana dedi ki: "Senden daha çok bağlı olduğum tek şey Adana Demirspor." O gün dedim ki bu adam olmalı işte. 

Geçen sene malum YGS, koptum tribünden. Şimdiki aklım olsa asla kopmazdım ama. Sonra Ankara'yı kazandığım ilk zamanlar düşündüğüm ilk şey maçlara gidemeyeceğim olmuştu. Ama hemen araştırarak kısa sürede böyle bir tayfa buldum ve Ankara'da yanlız olmadığım için çoook mutlu oldum.

Ve en son döndüm dedim ki: 
İYİ Kİ ADANADEMİRSPORLUYUM 

Abileriminki gibi olmaz ama idare edin :) Sinan abinin yaptığı gibi ben de pası ortaya bırakayım. 

Buyrun Mavi Lacivert yaşayanlar..."

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Nesrin'in Hikayesi : "15 Saat 47 Dakika…Ve Toprak…"

Ön-Not: Nesrin Olgun Aslan’ın hikayesini yazmaya başladığımda kimi zaman soğuk bir suyun ve karanlığın içinde, kimi zaman sonunda varabildiğim bir kıyıda hissettim kendimi. Yazmaya devam ederken önce zor tutuyordum gözyaşlarımı, bir noktadan sonra akmaya başladı hepsi. Yazımı, ağlayarak bitirebildim ancak…Kendisinin web sitesinden (http://www.nesrinolgun.com) ve dönemin Hürriyet Londra Temsilcisi Faruk Zapçı’nın anılarından yararlandım, teşekkürlerimi sunuyorum…Çok uzatmadan, Nesrin’in Hikayesi’ne başlıyorum… 1964 Adana Yüzme havuzunun kenarında 7 yaşında kara kuru bir kız çocuğu duruyor. Havuzun içinde Adana Demirspor Kulübü yüzücüleri. Erkekler çoğunlukta. Küçük kız etrafına bakıyor. Sadece 4 kız çocuğu var. Nesrin, Adana Demirspor’un 4 kızından biri oluyor o gün…Giriyor havuza. 1973 – 1975 Adana Nesrin, 16 yaşında. Yüzüyor. 7 yaşında girdiği havuzdan, kısa mesafede 100’e yakın madalya ve şilt çıkartıyor. Kışları masa tenisi oynuyor, Türkiye 2.liği, Türkiye 3.lüğü var. 17 yaşında mar...

Sahadan Çekildik

 Ligden düşerken bile şeklimiz belli, çünkü Alemin Delikanlısı Adana Demir... Galatasaray maçındaki kör göze parmak penaltı kararı rezaletine karşı, yönetim takımı sahadan çekti. Son 2 sezondur rezalet yönetimimiz, aleyhimize hakem hatalarını kolaylaştırıyordu. İki yanlış bir doğru etti. Türk futbolunun her yerden dökülen imajına, yıkılan bir Demirspor karşı çıkabilirdi sadece. O da oldu, biz yaptık! Bundan sonra İstanbul takımlarınızla size iyi eğlenceler...

Sezon Değerlendirmesi

 Bu sezon için saha içini konuşmak anlamsızdı ama yine de söylemek gerekir ki sahadaki mücadele o kadar da kötü değildi. Geçen sezon 2. ve 3. lig takımlarında kiralık oynayan oyuncularımızla idare ettik. Son haftalarda sahaya çıkacak kadroyu zor tutturduk. Sezon başıyla sonu arasında kadroda büyük değişimler oldu. Bütün bunların sorumlusu, paraları ödemeyen Murat Sancak ve yönetimiydi. Bir yerde patlama yapar diye umut bağlamadığımız genç oyuncular maçların belli anlarına kadar direnci ayakta tuttular. Ancak son bölümlerde oyundan düştük; kadro derinliği olmadığı için de en ufak kişisel hata, sakatlık ya da kart cezaları sonuca direkt etki etti. 2-0'dan öndeyken kaybettiğimiz maçlar oldu. Tabii rakiplerin bizim maçı çeviremeyeceğimizin farkında olmaları, her halükarda kazanırız düşünceleri kendi adlarına tempoyu yükseltmelerini engellemiş olabilir. Yine de şans faktörü yanımızda olsa puan alacağımız bir kaç maç daha vardı diye düşünüyorum. Sezon başında yazdığım gibi, şerefli mağlu...