Göktuğ pası tekrar Ankara'ya şişiriyor. Bu sefer top tayfanın en sakallı simasında. Okan Akdoğan, mavi lacivert anılarını paylaşıyor bizlerle...
"İnanılmaz derecede güzel gelen pası rahatça kontrol edip rakip kaleye doğru ilerliyorum...
Ben de sizlere lise yıllarında yaşadığım ve unutamadığım bir anımı anlatmak istiyorum. 2008 Mayıs'ının sonu, 30'uydu. Demirsporumuz play-off'ta finale kalmıştı. Ve bu sene hiç olmadığı kadar çok inancımız vardı. Babası Kurttepe Anadolu Lisesi'nin müdürü (fazla disiplinli) olan arkadaşım İlter bize ders çalışma bahanesiyle gelmişti. Daha sonra biz dolmuşa atlayıp Konya'nın yolunu tuttuk. Marşlar söyleyerekten Konya'ya vardık ve Konyaspor taraftarlarının da desteğiyle stadı doldurduk... Her şey tamamdı. Seyirci yine 10 numara. Stad, zemin, hava, inanç hepsi çok iyiydi. Maç başlamadan tezahüratlar başladı ve susmak bilmeden boğazımız şişesiye devam etti. Lakin gol gelmiyor ve gittikçe sevinç yerine gerginlik çöküyordu üstümüze. Son 5 dakikaya girilmişti, Güngören korkusunu bastırıp atağa çıkma çabalarındaydı ve bizler korkmaya başlamıştık. Korkulan, maçın bitimine bir dakika kala olmuştu.
Sinirler aşırı gergin ve sinirimizi atma arayışlarındaydık. Polisin attığı biber gazı ve ses bombası ortamı daha da gerdi. Bütün stad yıkıldı, sahaya inildi. Telefon çaldı, arayan arkadaşın ailesiydi. Konuşma sanırsam şöyle olmuştu:
"Neredesin?"
"Okan'larda ders çalışıyoruz."
"O zaman bu televizyondaki kim ulan eşşoleşşek!!"
Demirspor yine üzmüştü bizi ama ne kadar çok severse insan o kadar çok üzülmez mi zaten?
Lafı fazla uzatmadan arka direkte boşa çıkan Türkay'a orta açıyorum."
"İnanılmaz derecede güzel gelen pası rahatça kontrol edip rakip kaleye doğru ilerliyorum...
Ben de sizlere lise yıllarında yaşadığım ve unutamadığım bir anımı anlatmak istiyorum. 2008 Mayıs'ının sonu, 30'uydu. Demirsporumuz play-off'ta finale kalmıştı. Ve bu sene hiç olmadığı kadar çok inancımız vardı. Babası Kurttepe Anadolu Lisesi'nin müdürü (fazla disiplinli) olan arkadaşım İlter bize ders çalışma bahanesiyle gelmişti. Daha sonra biz dolmuşa atlayıp Konya'nın yolunu tuttuk. Marşlar söyleyerekten Konya'ya vardık ve Konyaspor taraftarlarının da desteğiyle stadı doldurduk... Her şey tamamdı. Seyirci yine 10 numara. Stad, zemin, hava, inanç hepsi çok iyiydi. Maç başlamadan tezahüratlar başladı ve susmak bilmeden boğazımız şişesiye devam etti. Lakin gol gelmiyor ve gittikçe sevinç yerine gerginlik çöküyordu üstümüze. Son 5 dakikaya girilmişti, Güngören korkusunu bastırıp atağa çıkma çabalarındaydı ve bizler korkmaya başlamıştık. Korkulan, maçın bitimine bir dakika kala olmuştu.
Sinirler aşırı gergin ve sinirimizi atma arayışlarındaydık. Polisin attığı biber gazı ve ses bombası ortamı daha da gerdi. Bütün stad yıkıldı, sahaya inildi. Telefon çaldı, arayan arkadaşın ailesiydi. Konuşma sanırsam şöyle olmuştu:
"Neredesin?"
"Okan'larda ders çalışıyoruz."
"O zaman bu televizyondaki kim ulan eşşoleşşek!!"
Demirspor yine üzmüştü bizi ama ne kadar çok severse insan o kadar çok üzülmez mi zaten?
Lafı fazla uzatmadan arka direkte boşa çıkan Türkay'a orta açıyorum."
Yorumlar