Baktık ki Demirspor'un bu hafta maçı yok, hemen özledik, hemen duygulandık, başladık yazmaya. Bizim için olağan elbet Mavi-Lacivert yaşamak, hayatımızın ta kendisi de ondan. Çoğu zaman hiç fark etmeksizin. İstedik ki; hayatımıza işlemiş ADS'yi küçük küçük paylaşalım. Böylece bir kaç satır karaladım ve bir arkadaşa sıramı verdim. Artık o kimi davet ederse dedim ve ortaya güzel şeyler çıkmaya başladı. Kendimden başlıyorum.
... ... ... ...
"İki çocuk babasıyım malum. İki numara henüz bir aylık. Uykusu bir gün iyi bir gün kötü. O uyuyunca sen de uyuyorsun o gazını yapamazsa sana uyku haram. Yine azap gecelerinden birini yaşamışım, belimde ağrılar, çocuk pişpişlemekten kolum tutmuyor. Halsizlikte dip nokta denen bir yer varsa oradayım. Anne elinden geleni yapmış, sıpa uyumuyor.
Tam bittim dediğim yerde alıyorum bebeğimi kucağıma ve bir mırıldanma başlıyor. Gönül sızım yürek yaram... Mırıldanma artıyor, canlanıyorum, halsizlik kayboluyor. Sonsuza uzanır gibi coşkun bir tezahürat dalgasına kaptırmış buluyorum kendimi. Geliyoruz vakit tamam. Çocuk uyuyor ben devam ediyorum.
... ... ... ...
Bir numara hakkında da yazayım. Oyun yerine götürüyorum. Böyle kaydıraklar, zıp zıplar, tırmanma yerleri neyin var. Ve de rengarenk yumuşak top havuzları. Kızım orada oynarken ben onu cam arkasından izliyorum. Sonra bir kahve almak için ayrılıyorum. Geri döndüğümde kızımı hiçbir şeyle oynamayan ve beni arar halde buluyorum. El sallıyorum cama koşuyor. Elinde bir mavi bir lacivert top. Bak baba diyor, en sevdiğin renkler, mutlu oldun mu?"
... ... ... ...
Topu Nuh TAŞ'a atmıştım, birazdan onun yazısını yayınlayacağım.
Yorumlar