Ana içeriğe atla

Mavi-Lacivert Yaşamak-2

Pası Nuh TAŞ kardeşime atmıştım. İyi değerlendirdi ve diklemesine hücuma kalktı. Yazı dizimizde ikinci bölüm aşağıdadır.

"Onur abinin pasını karşılıyorum, pası tayfadaşlardan birine vermeden önce golü kim atacak merakla bekliyorum.

Onur abi gibi marşlar söylerek uyuttuğumuz, bize mavi-lacivert renkler sunacak çekirdek aile durumumuz olmasa da, evin içerisinde, sokakta, yolda, otobüste işte marşlar mırıldandığımız, ADS ADS ADS diye zıp zıp zıpladığımız anlarımız oluyor.

Hele ki deplasman kovalamıyorsak –Gurbetteyik ki bize her yer deplasman- televizyon karşısında koltuklara çöreklenip karşılıklı tek kişilik dev tribün olduğumuz saatler. Gün içerisinde durumlar böyle, lakin şimdi size en mavi-lacivert olayımı anlatayım:

Hayatın akışından koptuğunuz anlar olmuştur. Çevrede olan biten her şeyden bihaber olduğumuz günler. Ama benim haftalar sürmüştü. 2012/2013 sezonu. Play-off sezonlarımızdan biri. Tam üç hafta değişen gökyüzünden başka bir şey görmüyorum. Soğuk, sisli ve gri bir sabah, bazen bulutlu bazen bulutsuz, öğle vakti ve renk cümbüşü kızıl akşam vakitleri.

Tamam tamam uzatmıyorum. Mesele askerlik! Bitmeyen günler yaşadığım o acemilik günleri.(Üstüne kızamık vakası ve 45 güne uzayan acemilik) Her şey o kadar düzenli o kadar dakik ve anlık ki sizin düşünmenizi, kafa yormanızı gerektirecek hiçbir şey yok. Bu durum beyninizin ve idrakinizin geçici devre dışı olmasına sebep oluyor. Neyse, askerlikle ilgili geri kalan detayları ciğerci Apo da ya da şiir gecemiz filan olursa anlatırım o zaman. Böyle bir ortamda Mavi Şimşek’ten bir haber alamıyorum tabi -ki aklıma bile gelmiyor itiraf edeyim.!-

Yemin töreni günü kızamık vakasından dolayı yemin törenimiz iptal. Ailelerle görüşmek yassak hemşerim. Açıklama yapmak için olağan sıra düzenimize geçtik. Sonra adımı duydum o kalabalıkta. Tabi bir heyecan oldu bende korkuyla karışık. Çavuş beni çağırdı, elinde bir paket. Gazeteye sarılmış. Nuh sen misin, dedi. Paketi bana verdi. İçinde bir atkı ve bir bere.

Şehrin Asi Çocukları. Duygulandım lan!!! Tabi ailemizi görememenin hüznü de var. Sonra tüm bölük marşlar söyleyerek yürürken ben atkı ve bereyi aldığım o ilk anda atamadığım çığlığı Demirspor marşları söyleyerek attım.

‘’Yürüyüş kararı sayılacaaakk, say’’

Yok ki senden ötesiiiiiiiiiiiiiiiiiiiii…"

Atkı için kardeşi Fatih'e teşekkür eden Nuh nedense bere için teşekkür etme gereği duymamış. Pası Oğuzhan Akbaş kardeşimize atmış. Oğuzhan da yazısını yazdı, sonrasında üç paslaşma daha oldu, pas trafiğinin hızına yetişemiyorum. Bir sonraki yazıda Oğuzhan'ın hayatından mvi-lacivert bir kesim yayınlayacağız.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Nesrin'in Hikayesi : "15 Saat 47 Dakika…Ve Toprak…"

Ön-Not: Nesrin Olgun Aslan’ın hikayesini yazmaya başladığımda kimi zaman soğuk bir suyun ve karanlığın içinde, kimi zaman sonunda varabildiğim bir kıyıda hissettim kendimi. Yazmaya devam ederken önce zor tutuyordum gözyaşlarımı, bir noktadan sonra akmaya başladı hepsi. Yazımı, ağlayarak bitirebildim ancak…Kendisinin web sitesinden (http://www.nesrinolgun.com) ve dönemin Hürriyet Londra Temsilcisi Faruk Zapçı’nın anılarından yararlandım, teşekkürlerimi sunuyorum…Çok uzatmadan, Nesrin’in Hikayesi’ne başlıyorum… 1964 Adana Yüzme havuzunun kenarında 7 yaşında kara kuru bir kız çocuğu duruyor. Havuzun içinde Adana Demirspor Kulübü yüzücüleri. Erkekler çoğunlukta. Küçük kız etrafına bakıyor. Sadece 4 kız çocuğu var. Nesrin, Adana Demirspor’un 4 kızından biri oluyor o gün…Giriyor havuza. 1973 – 1975 Adana Nesrin, 16 yaşında. Yüzüyor. 7 yaşında girdiği havuzdan, kısa mesafede 100’e yakın madalya ve şilt çıkartıyor. Kışları masa tenisi oynuyor, Türkiye 2.liği, Türkiye 3.lüğü var. 17 yaşında mar...

Ben Bunu Hak Ettim...

Bugüne kadar yazdığım en zor yazılardan biri bu.  Yanımda küçücük iki çocuk vardı maçta, sevdim onları öptüm. Hatta babası yorulmuştu da aldım onu omzuma maçı bir süre birlikte izledik. O esnada çocuğun nasıl heyecanlandığını gördüm. Bacakları kasılıyordu, boynumun sıkıştığını hissettim. Sonra bağırdı ve akabinde ellerini vücudunu titreme alacak kadar sıktı. Bu çocuk sanırım 4,5-5 yaşlarındaydı. Tam benim kızımın yaşlarında. İşte o anda aslında anlamalıydım hak ettiğimi bu belayı. Çünkü ben de çocuklarımı bu acıya götürüyorum. Onlar acıya doğru yürürken, ben her Demirspor deyişlerinde mutlu oluyorum. Her mavi-lacivert deyişlerinde mutlu oluyorum. Onlar da bana başarı videosu gönderiyorlar.   Ben böyle bir babayım işte. Çocuklarının bu tür videolarına bakıp, duygulanan mutlu olan bir babayım. Onlara mavili, armalı kıyafetler alıp ellerimle uçuruma götüren bir babayım. Tabi ki Allah belamı verecek.  Kendi isteğim dışında görev yerim değiştirildi. Ailem param...

Demirspor Taraftarı Ayakta

 Adana Demirspor taraftarı, kendisini küme düşürmekle tehdit eden eski Başkanlarına karşı yaptığı açıklamalarla tavrını gösterdi. Umut Düşkün'ün başlattığı açıklama silsilesi, Şimşekler Grubu 'nun diğer liderleri, Ankara Tayfası , İzmir Tayfası ve diğer oluşumların net tavırları ile güçlendi. Ortak ses, kimse Demirspor'dan üstün değildir ve Demirspor tribünüyle vardır şeklindeydi. Yıllardır alt liglerde mücadele etmiş bir camiaya bu tehdit sökmedi.