Ana içeriğe atla

1-0 Olsun Bizim Olsun

Bu sezonun ilk cuma maçına, kendi sahamızda Antalyaspor karşısında çıkıyoruz. Futbolcular açısından nasıl bilmiyorum ama cuma maçlarına taraftarın konsantre olması oldukça zor diye düşünüyorum. Geçen iki haftaki "müdahaleli" mağlubiyetler ve şu anda lider olan takımla karşılaşmak tabii ki bu konsantrasyonu zorlaştırıyor. Yine de Antalya'nın fikstür avantajıyla, şu anda son üç sıradaki takımla ilk haftalarda karşılaşmış olması önemli bir detay. Yine son üç maçta Antalya'nın rakiplerinin kırmızı kartla eksik kalması başka bir detay. Demirspor genelde böyle kötü zamanlarda alt sıradaki takımlara mağlup olurken liderleri zorlamayı sever. Bu açıdan moralimizi yüksek tutabiliriz.

Geçen hafta Tayfun'un eksikliğini önemli derecede hissettik, bu hafta da yok oyuncumuz. Sakatlanan Beykan geçen hafta geri dönmüştü. İlk haftalardaki iyi oyunu yakalamak için bir şans olabilir. Daha önce yazdığımızı gibi Hurşut, Cumali, Hakan, Alaattin'in performansını yukarı taşımaması bizim için sıkıntı.

Rakip geçen sene Süper Lig'den düşen kadroyu önemli derecede değiştirdi ve yine iddialı bir kadro kurdu. Antalyaspor'la geçen sezon öncesi iki hazırlık maçı ve 2007'de gruplara kaldığımız süreçte kupa mücadelesi dışında, 10 yıl sonra bir lig maçında karşılaşıyoruz. Ligte en son 2004'te karşılaşmıştık. 2. lige düştüğümüz sezon son maçta Antalya'da 1-0 kazanmıştık; işe yaramayan bir galibiyet olmuştu. 1994'te o zamanki adıyla 1.lig, şimdiki adıyla Süper Lig'te oynadığımız son sene, sezonun ilk maçını da Antalya ile oynayıp 1-0 kazanarak kötü biten sezona iyi başlamıştık. İlginçtir, Antalyaspor karşısındaki 6 lig galibiyetimizi de 1-0'lık sonuçlarla almışız. (http://www.mackolik.com/Comparison/AllMatches.aspx?id=1358090)

Bugün de 1-0 olsun, bizim olsun.

Yorumlar

Unknown dedi ki…
bahsettiğiniz maçlardan 94'tekinde tribündeydim, yağmur altında ilk maçımızı oynamıştık, maraton tribününde şemsiye altında maçı izlemiştik. 2004'teki maçta ise antalyanın çıkma veya düşme diye bir iddiası yoktu, bizden iyi takımdı ama maça asılmadılar zar zor 1-0 kazanmıştık ama yetmemişti.

Bu blogdaki popüler yayınlar

Nesrin'in Hikayesi : "15 Saat 47 Dakika…Ve Toprak…"

Ön-Not: Nesrin Olgun Aslan’ın hikayesini yazmaya başladığımda kimi zaman soğuk bir suyun ve karanlığın içinde, kimi zaman sonunda varabildiğim bir kıyıda hissettim kendimi. Yazmaya devam ederken önce zor tutuyordum gözyaşlarımı, bir noktadan sonra akmaya başladı hepsi. Yazımı, ağlayarak bitirebildim ancak…Kendisinin web sitesinden (http://www.nesrinolgun.com) ve dönemin Hürriyet Londra Temsilcisi Faruk Zapçı’nın anılarından yararlandım, teşekkürlerimi sunuyorum…Çok uzatmadan, Nesrin’in Hikayesi’ne başlıyorum… 1964 Adana Yüzme havuzunun kenarında 7 yaşında kara kuru bir kız çocuğu duruyor. Havuzun içinde Adana Demirspor Kulübü yüzücüleri. Erkekler çoğunlukta. Küçük kız etrafına bakıyor. Sadece 4 kız çocuğu var. Nesrin, Adana Demirspor’un 4 kızından biri oluyor o gün…Giriyor havuza. 1973 – 1975 Adana Nesrin, 16 yaşında. Yüzüyor. 7 yaşında girdiği havuzdan, kısa mesafede 100’e yakın madalya ve şilt çıkartıyor. Kışları masa tenisi oynuyor, Türkiye 2.liği, Türkiye 3.lüğü var. 17 yaşında mar...

Sahadan Çekildik

 Ligden düşerken bile şeklimiz belli, çünkü Alemin Delikanlısı Adana Demir... Galatasaray maçındaki kör göze parmak penaltı kararı rezaletine karşı, yönetim takımı sahadan çekti. Son 2 sezondur rezalet yönetimimiz, aleyhimize hakem hatalarını kolaylaştırıyordu. İki yanlış bir doğru etti. Türk futbolunun her yerden dökülen imajına, yıkılan bir Demirspor karşı çıkabilirdi sadece. O da oldu, biz yaptık! Bundan sonra İstanbul takımlarınızla size iyi eğlenceler...

Sezon Değerlendirmesi

 Bu sezon için saha içini konuşmak anlamsızdı ama yine de söylemek gerekir ki sahadaki mücadele o kadar da kötü değildi. Geçen sezon 2. ve 3. lig takımlarında kiralık oynayan oyuncularımızla idare ettik. Son haftalarda sahaya çıkacak kadroyu zor tutturduk. Sezon başıyla sonu arasında kadroda büyük değişimler oldu. Bütün bunların sorumlusu, paraları ödemeyen Murat Sancak ve yönetimiydi. Bir yerde patlama yapar diye umut bağlamadığımız genç oyuncular maçların belli anlarına kadar direnci ayakta tuttular. Ancak son bölümlerde oyundan düştük; kadro derinliği olmadığı için de en ufak kişisel hata, sakatlık ya da kart cezaları sonuca direkt etki etti. 2-0'dan öndeyken kaybettiğimiz maçlar oldu. Tabii rakiplerin bizim maçı çeviremeyeceğimizin farkında olmaları, her halükarda kazanırız düşünceleri kendi adlarına tempoyu yükseltmelerini engellemiş olabilir. Yine de şans faktörü yanımızda olsa puan alacağımız bir kaç maç daha vardı diye düşünüyorum. Sezon başında yazdığım gibi, şerefli mağlu...