Ana içeriğe atla

Passolig

Türkiye yeni bir döneme girerken ve tek adam rejimi kurumsal hale gelirken gelecek hakkında umutlu olmak oldukça zor. Memlekette her şey daha kötüye gidiyor duygusu içindeyiz. Verdiğimiz mücadelelerin sonuçsuz kalmasından yoruluyoruz. Yine de "mücadeleye devam" fısıltısı düşen omuzlarımızı biraz az olsun ayağa kaldırıyor; birlikte olduğumuz dostlara omuz vermek nefes aldırıyor.

Tek adamlara karşı birlikte olmanın, birlikte iş yapmanın, farklılıklarıyla bir arada kalmanın altınızı hep çizdik; eylemlerimizde bunu gösterdik. bizim gibi düşünenler kadar, düşünmeyenlerle de yol aldık; sinerji lafına kanmadan dayanışma ruhunu ateşledik. Demirspor'da onca farklı sesin arasında işbirliği yapmak, asgari müşterekleri bulmak oldukça zor. En basitinden bir transferin iyi mi kötü mü gerekli mi gereksiz mi olduğu üstüne bile onlarca yorum yapılabilir.

Yine de memleketin bu karamsar havasında sezonun yaklaşıyor olması, yine Demirsporlu dostlarla gönül gönüle verecek olmak insanı umutlandırıyor.

Bu sefer de önümüze tribünde omuz omuza olmayı engelleyecek passolig zımbırtısı çıktı. Bununla ilgili Nisan ayında ve daha sonra yazmıştık. Taraftarı müşteri yapan, bizi bankalara bağımlı kılan sistemin bir ürünü. Bu işin tribüne, futbola zarar vereceği ortada. Yine de ben her koşulda takımımı desteklemek istiyorum diyip alan arkadaşlara bir şey demek mümkün değil. Zaten gelen sayılar satışların çok az olduğunu gösteriyor. Toplu tepkiler bu uygulamayı durdurmak için bir etken olabilir ama bir kere kulüpler tamam dedikten sonra biraz zor görünüyor. Kulüplerin bu meseleye karşı taraftarının yanında olması gerekirdi ancak onlar tabii ki sistemin işleyişinde birer parça.

Transfer haberlerinin bizi mutlu ettiği seneleri geçtik artık; iyi ve kötü sahada belli oluyor; en iyi oyucu oynayan oyuncudur. Ama belli ki onu destekleyecek taraftar sayısı ilk haftalarda çok düşük olacak. böyle olunca taraftarın gücünü futbolcuya hissettirmek pek mümkün olmayacak.

Passolig'in engellediği tribüne ulaşmak için, taraftarın topluca bir açıklama yapıp bunu kulübe ulaştırması ya da kulübün acilen bu kararını gözden geçirmesi gerekir.

Yorumlar

Unknown dedi ki…
o kadar kötü reklamları var ki alacak olanı da vazgeçiriyor. kart almayan taraftarı holigan gibi gösteriyorlar. kendi partilerine oy vermeyenleri hain gösterdikleri gibi.

Bu blogdaki popüler yayınlar

Nesrin'in Hikayesi : "15 Saat 47 Dakika…Ve Toprak…"

Ön-Not: Nesrin Olgun Aslan’ın hikayesini yazmaya başladığımda kimi zaman soğuk bir suyun ve karanlığın içinde, kimi zaman sonunda varabildiğim bir kıyıda hissettim kendimi. Yazmaya devam ederken önce zor tutuyordum gözyaşlarımı, bir noktadan sonra akmaya başladı hepsi. Yazımı, ağlayarak bitirebildim ancak…Kendisinin web sitesinden (http://www.nesrinolgun.com) ve dönemin Hürriyet Londra Temsilcisi Faruk Zapçı’nın anılarından yararlandım, teşekkürlerimi sunuyorum…Çok uzatmadan, Nesrin’in Hikayesi’ne başlıyorum… 1964 Adana Yüzme havuzunun kenarında 7 yaşında kara kuru bir kız çocuğu duruyor. Havuzun içinde Adana Demirspor Kulübü yüzücüleri. Erkekler çoğunlukta. Küçük kız etrafına bakıyor. Sadece 4 kız çocuğu var. Nesrin, Adana Demirspor’un 4 kızından biri oluyor o gün…Giriyor havuza. 1973 – 1975 Adana Nesrin, 16 yaşında. Yüzüyor. 7 yaşında girdiği havuzdan, kısa mesafede 100’e yakın madalya ve şilt çıkartıyor. Kışları masa tenisi oynuyor, Türkiye 2.liği, Türkiye 3.lüğü var. 17 yaşında mar...

Ben Bunu Hak Ettim...

Bugüne kadar yazdığım en zor yazılardan biri bu.  Yanımda küçücük iki çocuk vardı maçta, sevdim onları öptüm. Hatta babası yorulmuştu da aldım onu omzuma maçı bir süre birlikte izledik. O esnada çocuğun nasıl heyecanlandığını gördüm. Bacakları kasılıyordu, boynumun sıkıştığını hissettim. Sonra bağırdı ve akabinde ellerini vücudunu titreme alacak kadar sıktı. Bu çocuk sanırım 4,5-5 yaşlarındaydı. Tam benim kızımın yaşlarında. İşte o anda aslında anlamalıydım hak ettiğimi bu belayı. Çünkü ben de çocuklarımı bu acıya götürüyorum. Onlar acıya doğru yürürken, ben her Demirspor deyişlerinde mutlu oluyorum. Her mavi-lacivert deyişlerinde mutlu oluyorum. Onlar da bana başarı videosu gönderiyorlar.   Ben böyle bir babayım işte. Çocuklarının bu tür videolarına bakıp, duygulanan mutlu olan bir babayım. Onlara mavili, armalı kıyafetler alıp ellerimle uçuruma götüren bir babayım. Tabi ki Allah belamı verecek.  Kendi isteğim dışında görev yerim değiştirildi. Ailem param...

Başkan Krizi

 Sahadaki kriz en tepeye de yansıdı; Murat Sancak dün akşam başkanlığı Metin Korkmaz'a devrettiğini açıkladı. Gelişmeleri görebilmek adına biraz beklemek gerekli ama şu anda birkaç neden ve ihtimal var gibi görünüyor: Birincisi, "tamam vazgeçtim" deyip geri dönmesi; daha önce yapmıştı. İkincisi, "TFF'de FETÖcüler var" yönlü açıklamaları ve hakem camiasına eleştirilerinden dolayı çeşitli hukuki ve mali sıkıştırmalara maruz kalması. O yüzden biraz geri plana çekilmek istemiş olabilir. Metin Korkmaz eliyle yönetime devam eder. Üçüncüsü, parasının bitmiş olması ve Adana Demirspor'dan tamamen uzaklaşması. Başkan'ın en büyük sorunlarından biri iletişim stratejisinin düzgün olmaması. Attığı twitler ve açıklamalar fazla öfkeli. Çoğu zaman kötü Türkçe ile karman çorman açıklamalar yapıyor. Twitter (X) infosundaki yazılar/iddialar bile kötü yazılmış. En basitinden, Adanademirspor değil, Adana Demirspor yazması gerekli. Kulübün sosyal medya hesapları iyi yöneti...