İlk yazıda kulübün lisans alması sorununa değinmiştik. Bu yazıda ise yönetimin mali yapısı hakkında fikir beyan etmeye çalışacağım.
Selahattin AYDOĞDU'nun canlı yayında eski sponsor desteğinin olmadığını ve ilaveten yönetimin belediyenin desteği olmaksızın yürütülmesinin zor olduğunu açıklaması ile aynı zamanlarda Adana Büyükşehir Belediyesi spor fonu uygulamasına son verileceğini açıkladı.
Bu husus Demirspor'un belediyelerin elinde oyuncak edilmesinin önüne geçmesi açısından olumlu olmakla birlikte mevcut borç yapısı içinde ödemelerin nasıl çevrileceği hususunda da kuşkular uyandırdı. Bir ara sosyal medyada otopark gelirlerinin takımımıza aktarılması temennisi ile bir kampanya başlatıldı. Yürekten desteklediğimiz bu kampanya hedefine ulaştı mı bilemiyoruz ancak yıl içerisinde belediyeden aktarılan kaynakları sadece otopark gelirleri ile telafi etmek mümkün değil.
Yönetimin maddi yapısı bende bazı soru işaretleri uyandırıyor. Elektrik faturalarının uzunca bir süre ödenmemesi, futbolcuların alacaklarının ödenmemesi ve bu suretle serbest kalmaları bir noktaya kadar Selahattin AYDOĞDU yönetiminin eski yönetim anlayışına gösterdiği sessiz bir tepki olarak değerlendirilebilir.
Ancak elde tutulacağı söylenen Juninho'nun başka bir takımın forması ile görüntülenmesi ve yine anlaşıldığı söylenen Nurettin'in başka bir takım ile anlaştığına yönelik haberler çıkması mali yapı açısından sıkıntıların olduğu izlenimi uyandırıyor.
Diğer taraftan futbol piyasasının bilindik iki ismi olan Ünal KARAMAN ve Samet AYBABA'nın takıma getirilmesinin de -ortada paranın önüne geçen ciddi dostluk bağları yoksa- önemli bir maliyetinin olduğunu sanıyorum. Öte yandan futbolcuların kayda değer bölümü ile yollar ayrıldı. Bu demek oluyor ki; yine fazla sayıda transfer yapılacak. Bunun da bir maliyeti olacak. İlerleyen dönemde peşinatı olacak, primi olacak.
Yılda yaklaşık 2 milyon TL gelir getiren (aylık 250 bin TL X 8 ay) iddaa gelirleri zaten bizim değil, eski yönetimlerin. 41 tane icra dosyası olduğu belirtildi.
Bu tabloda yönetimin kamudan sakladığı bir projesi veya bir kaynağı olmak zorunda. İşin içinden çıkmak mümkün görünmüyor. Yönetim aradaki farkı cebinden koysa buna temlik koyacak, sezonu neresinden baksak 4 milyon TL borç artışı ile kapatacağız gibi görünüyor.
Kombine gelirleri, forma gelirleri, kongre üyeliği aidatı gelircikleri, olursa otopark gelirleri, ve hatta Türkiye Kupası ve maç yayın gelirleri tüm bu yükün altından kalkmaya yeterli olamadı bugüne kadar. Kredi kartı projemizi halka açamadık. Katılım sağlayamadık. Nesine.com üzerinden çok fazla oyun oynandığını ve kulübe gelir kaldığını da sanmıyorum.
Hocaların şampiyonluk söylemlerini dile getirmesi, şampiyonluğun güçlü ve genelde maliyetli kadro gerektirmesi de gelirine göre harcama ilkesinin uygulanabilirliği açısından şüpheler uyandırıyor. Oysa gönlümden ortalara oynayan ama iskeletini oluşturan ve borç yükünü azaltan bir takım ve yönetim geçiyor. Bence asıl savaş ekonomik alanda verilmeli ve borçların azaltılması şampiyonluk gibi değerlendirilmeli.
Tüm bu tabloyu göz önünde bulundurduğumda, yönetimin açıklamalarının da çok yetersiz olduğunu dikkate alarak geleceğe pek iyimser bakabildiğimi söyleyemeyeceğim.
Yorumlar