Ana içeriğe atla

Gençlik Aşısı

Takımlara dinamik bir özellik katılmak istendiğinde "gençlik aşısı" tabiri kullanılır. Bazen genç bir transfer sonrası basında bu tip manşetler atılır. Okuyanda iyi bir hamle yapıldığına dair olumlu bir algı oluşturur bu hamleler. Bende de benzer etki yapıyor. Gençlik aşısının doğru ve gerekli  olduğunu düşünüyorum.

Özellikle altyapıdan çıkan oyuncularla kazanılan başarıların daha çok keyif verdiği bir gerçek. Sonuçta mahallemizin çocukları bunlar. Çocuklukları Demirspor tribünlerinde geçen çocuklar. Bu bakımdan onları sahada görmek, tribünden sahaya yapılan transferler olur ki, biz taraftarlıar belki de en iyi anlayacak oyuuncular onlar olacaktır.

Yıllardır genç ve savaşan bir ekip hayali kuran taraftarlarız. Bir çok nedenden dolayı, altyapıdan oyuncu çıkmıyor, çıkamıyor ya da çıkarılamıyor. Yerlinin yerlisi olan genç oyuncuların dışarıdan getirilenlere oranla çok daha az maliyetli olmalarına rağmen bu kaynağa sırt dönülmesi sportif değil politik bir karardır.

Şu anda kulüpte sadece iki oyuncu kaldı, okuduğum kadarıyla: Emre Selen ve Juninho. Başkanın "söz veriyorum, altyapıdan en az altı oyuncu alacağım" açıklamasını baz alarak elimizde en az sekiz oyuncu olduğunu söyleyebiliriz. Toplamda yirmi iki, yirmi üç oyuncu ile kadroyu tamamlayacağımızı düşününce dış transferde en az onbeş oyuncu ile anlaşacak gibi görünüyoruz.

Gönül ister ki, alt yapıdan alınacak oyuncular sadece alınıp kenarda bekletilmez. Bu gönlümüzün istediği. Diğer taraftan lig her sene daha zorlaşıyor. Aşağıda paylaştığım haritayı bir inceleyin derim. Bu sene bana göre geçen seneye göre daha korkutucu. Bu da altyapıdan oyuncu isteyen taraftarın çelişkisi işte: Genç oyuncular takıma girsin isterken sahaya en kaliteli kadroyu koymak zorunda olmak.

Bu problemin çözümü ancak altyapıdan çıkan oyuncunun hem teknik/taktik hem de fizik olarak üst düzey mücadeleye hazır olması ile gerçekleşebilir. Bizde böyle bir altyapı sistemi olmadığından gençlerden istifade etmeyerek/edemeyerek dışarıya yöneleceğiz ve dış transfere yüksek tutarlar ödeyeceğiz.

Yalnız bu senenin değil, gelecek senelerin takımını kurma şansı da yönetimin kullanabileceği bir şans. Eldeki savaşan ve başarıya aç oyunculara benzer özelliklerde genç oyuncular eklenebilir. Bir iki iyi niyetli "abi oyuncu" desteği ile kolej takımı havasına bürünebiliriz. İyi bir planlama yapılırsa bu yöntem ile bir çok seneyi kazanma ihtimalimiz de olabilir. Futbol işte böyle bir ihtimaller oyunu... 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Adana Demirspor: 3 - Sivasspor: 0

Geçen sezonun tersine bu yıl süper bir başlangıç yaptık; üçer gollü, iki de iki. Geçen sezon Giresun'a karşı deplasmanda, Sivas'a da içeride can sıkıntısı yenilgiler almıştık. Onları da düşününce ayrı bir güzellik oldu... Böylece ilk kez Süper Lig'e iki galibiyetle başlamış olduk. Pazartesi maçlarıyla kesinleşecek olsa da yine ilk kez Süper Lig'te birinci sırayı gördük.  Takım cumartesi akşamı makine gibi çalıştı. Oyunu sürklase etti. Genelde sezon başı klişelerinden olan "henüz takım oturmadı/hazır değiliz" mazereti bu sene bize uğramamış oldu. Aynı teknik adam ve tamamen değişmemiş kadronun bunda payı büyük. Vargas'ın yokluğunda 11'e yerleşen Belhanda şansını iyi kullanıyor. Onyekuru-Akintola ile desteklenmiş hücum hattı iyi işliyor. Genelde maçlarda gol yeriz ama bu kez rakibe kaleyi kapattık, o açıdan da iyi bir performans oldu.  Geçen sezondaki çıtayı yukarı taşımak için mücadeleye devam!

Sezon Değerlendirmesi-II

 Oyuncular üzerinden bu sezona bakacak olursak, öncelikle yaz transferlerinde ses getiren Balotelli ve Belhanda ikilisinden başlamak gerekli sanırım.  Balotelli bütün tacizlere, önyargılara ve maç içinde hakemlerin veya rakip oyuncuların kışkırtmalarına rağmen verimli bir sezon geçirdi. Son haftadaki patlamasıyla beraber hem takımı hem ligin en golcü oyuncularından oldu. 18 lig ve 1 kupa golüyle iyi bir performans sergiledi. Golleri dışında da atakları yönlendirmesi, şut tehdidi ve rakip savunmayı yıpratmasıyla iyi bir forvetin yapması gerekenleri büyük oranda yaptı. Ama Malatya maçında olduğu gibi çok pozisyon kaçırdığı maçlarda da canımızı sıktı.  Belhanda ile ilgili duygularımı önceki yazılarda belirtmiştim. En son GS maçındaki yaptıklarıyla iyice gözümüzden düştü. Transfer olduğunda 10 gole ulaşsa yeter diye düşünüyordum; çok uzak kaldı o beklentiden. Onun dışında maç içindeki pas tercihleri, istikrarsızlığı ile bu sezonun en büyük hayal kırıklığı oldu diyebilirim. Benzer şekilde A

Fenerbahçe: 4 - Adana Demirspor: 2

 Yine hakemin hatalı kararlarının damga vurduğu maçta sezonun ilk yenilgisini aldık. Aleyhimize verilen yanlış penaltı, lehimize önce verilip sonra yanlış ofsayt kararı ile verilmeyen penaltı, rakip oyuncuya gösterilmeyen kartlarla birlikte iyi oynadığımız maçtan puan alamadık. Deplasman takımı gibi oynayarak hızlı hücumlarla ilk yarıda farkı ikiye çıkaran rakibe karşı ev sahibi gibi oynadık; iyi top yaptık, ilk dakikalardaki baskıyı iyi kırdık. İlk yarıda bir gol bulabilsek skor farklı olabilirdi. Yine de 3-0'dan sonra oyundan kopmayıp skoru 3-2'ye getirmek başarıydı. Tek kaleye döndürdüğümüz maç son dakikalardaki kırmızı kart ve 4. golle tamamlandı. Fenerbahçe'nin bu sene iyi yaptığı kolay skor bulma işini, zaten aksayan defansımızla durdurmamız kolay olmadı. Ligin en iyi top oynayan takımını izlemek için tribüne koşan Fenerbahçeliler, müthiş bir deplasman tribünü görerek evlerine döndüler; hafta içi maçta taraftarımız gece 1'e kadar tribünde bekletildi. Hafta içi bir