Ana içeriğe atla

Soma'dan Cannes'a

Soma'nın karanlığı, Türkiye kapitalizminin 19. yüzyıl koşullarını  aydınlatırken kamuoyu da sanki yeni bir kıtayı keşfeder gibi, bu sorunlar yıllardır bu memleketin sorunu değilmiş şaştı kaldı. Resmi sayı 301'e sabitlendi ama kafalarda soru işaretleri, ünlemler, üç noktalar eksilmedi. Eksilmez de. Bu ağalık paşalık düzeni aynen evam ettikçe, buna karşı mücaelenin yeni hatlarını örmedikçe, bir kişinin ölümüyle 3000 kişinin ölümü arasında bir fark olmadığını anlamadıkça ne yazık ki eksilmez...

Ardından Nuri Bilge Ceylan'ın başarısı bize uzun süredir unuttuğumuz bir mutluluğu yaşattı. Bu memlekette iyi işlerin yapıldığını hatırladık. Sıradan insanın derdini sadece televizyon ekranlarında sürekli bağıran, posta koyan,nefret kusan, "bunlar, onlar" diye ölümleri yuhalatanların temsil etmediğini gördük. Sanki bize uzakmış gibi görünüp aslında bu basit yaşamları en iyi anlatan isimlerden Nuri Bilge Ceylan'a Cannes Film Festival'nin saygı duruşu ile, Avrupa'da sağa sola posta koymaya devam ederek içimizi karartanlar arasında gündüzle gece arasında fark var. Aynı toprağın çocukları olduklarına inanmak güç. Soma'dan Cannes'a uzanan çizgi, işini iyi yapmak, daha iyi yapmak için emek verenler ile emekçileri soyup soğana çevirirenlerin-yetmeyip ölüme gönderenlerin arasındaki farkta hissediliyor.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Nesrin'in Hikayesi : "15 Saat 47 Dakika…Ve Toprak…"

Ön-Not: Nesrin Olgun Aslan’ın hikayesini yazmaya başladığımda kimi zaman soğuk bir suyun ve karanlığın içinde, kimi zaman sonunda varabildiğim bir kıyıda hissettim kendimi. Yazmaya devam ederken önce zor tutuyordum gözyaşlarımı, bir noktadan sonra akmaya başladı hepsi. Yazımı, ağlayarak bitirebildim ancak…Kendisinin web sitesinden (http://www.nesrinolgun.com) ve dönemin Hürriyet Londra Temsilcisi Faruk Zapçı’nın anılarından yararlandım, teşekkürlerimi sunuyorum…Çok uzatmadan, Nesrin’in Hikayesi’ne başlıyorum… 1964 Adana Yüzme havuzunun kenarında 7 yaşında kara kuru bir kız çocuğu duruyor. Havuzun içinde Adana Demirspor Kulübü yüzücüleri. Erkekler çoğunlukta. Küçük kız etrafına bakıyor. Sadece 4 kız çocuğu var. Nesrin, Adana Demirspor’un 4 kızından biri oluyor o gün…Giriyor havuza. 1973 – 1975 Adana Nesrin, 16 yaşında. Yüzüyor. 7 yaşında girdiği havuzdan, kısa mesafede 100’e yakın madalya ve şilt çıkartıyor. Kışları masa tenisi oynuyor, Türkiye 2.liği, Türkiye 3.lüğü var. 17 yaşında mar...

Sahadan Çekildik

 Ligden düşerken bile şeklimiz belli, çünkü Alemin Delikanlısı Adana Demir... Galatasaray maçındaki kör göze parmak penaltı kararı rezaletine karşı, yönetim takımı sahadan çekti. Son 2 sezondur rezalet yönetimimiz, aleyhimize hakem hatalarını kolaylaştırıyordu. İki yanlış bir doğru etti. Türk futbolunun her yerden dökülen imajına, yıkılan bir Demirspor karşı çıkabilirdi sadece. O da oldu, biz yaptık! Bundan sonra İstanbul takımlarınızla size iyi eğlenceler...

Sezon Değerlendirmesi

 Bu sezon için saha içini konuşmak anlamsızdı ama yine de söylemek gerekir ki sahadaki mücadele o kadar da kötü değildi. Geçen sezon 2. ve 3. lig takımlarında kiralık oynayan oyuncularımızla idare ettik. Son haftalarda sahaya çıkacak kadroyu zor tutturduk. Sezon başıyla sonu arasında kadroda büyük değişimler oldu. Bütün bunların sorumlusu, paraları ödemeyen Murat Sancak ve yönetimiydi. Bir yerde patlama yapar diye umut bağlamadığımız genç oyuncular maçların belli anlarına kadar direnci ayakta tuttular. Ancak son bölümlerde oyundan düştük; kadro derinliği olmadığı için de en ufak kişisel hata, sakatlık ya da kart cezaları sonuca direkt etki etti. 2-0'dan öndeyken kaybettiğimiz maçlar oldu. Tabii rakiplerin bizim maçı çeviremeyeceğimizin farkında olmaları, her halükarda kazanırız düşünceleri kendi adlarına tempoyu yükseltmelerini engellemiş olabilir. Yine de şans faktörü yanımızda olsa puan alacağımız bir kaç maç daha vardı diye düşünüyorum. Sezon başında yazdığım gibi, şerefli mağlu...