Ana içeriğe atla

Yıkılmaya Nasıl Gittik?

Gecikmiş bir yazı ama yazmasam olmayacak. Maç yazısı değil bu, bir tersine deplasman çabasının hüsran yazısı. Hayatı saha içindeki gelişmelere bağlı olarak saha dışından tadanların yazısı. Benim de yazım değil münferiden Tayfa'nın yazısı. İsimler mühim değil zorlanan şartlar mühim.

-Hamile eşimi küçük çocuğum ile elinde onca iş varken öylece bırakıp gittim.
-Katılmam gereken bir konferans vardı, katılmadım, babamdan ilave para aldım, yetmedi dayımdan borç aldım, yazmam gereken raporlar vardı, yazamadım.
-Maddi kısıtlar nedeni ile anama, babama gidemezken maça gittim, gizli gizli. Dersleri yetiştirmek için geceli gündüzlü çalıştım. Kendimi kütüphaneye kapattım. Kız arkadaşımla ayrılmanın eşiğine geldik. 1 saatlik uyku ile tribünde yerimi aldım.
-Ailemden habersiz, cebimdeki son parayla gittim derbiye.
-Param yoktu, çıkmaz yollarda borçsuz gitmenin son çaresi İddaa dedim, son parayı da oraya kaptırdım, imkansızlıklarla gittim.
-Özel sektörde izin almak zordur. Yoğun iş temposunun içinde mevcut işleri yetiştirip, maça izin alabilmek için gece gündüz çalıştım, şu an kalan iş nedeni ile gece gündüz çalışmaya devam ediyorum.
-Bir partide seçim öncesi görevliyim. Partinin önemli bir grup toplantısını ektim. Ailem çağırdığında gidemediğimi söyleyen biri olarak Demirspor yüzünden onlarla da papaz oldum.
-Oğlumu kursuna götüremedim, param da yoktu cebimde, evde misafirlerim vardı, onları da ağırlayamamak durumunda kaldım.
 
Kimi çoluğundan çocuğundan, kimi ekmeğinden, kimi huzurundan verdi sizin rezaletinizi izlemek için. Kimi sağlığından, kimi gelecek ayki maddi durumundan oldu sizin ruhsuzluğunuz yüzünden. Hayatının temeline koyduğu takımını kapatmaya uğraşanlara karşı taraftarın verdiği savaşın bir parçası idi bu maç, sizin basiretsizliğiniz bize üç puan kaybettirmedi sadece, bir inat savaşında yara aldırdı.
 
Şimdi çıkıp bize paramız verilmedi demeyin, idmansızdık demeyin, bahane sunmayın, yakışmadı size, bilin ve kabullenin. 
 
Yıkıla Yıkıla'yı bu maçta düstur etmeseniz olmaz mıydı? 

Yorumlar

oguzhan dedi ki…
okurken tüylerim diken diken oldu abi

Bu blogdaki popüler yayınlar

Nesrin'in Hikayesi : "15 Saat 47 Dakika…Ve Toprak…"

Ön-Not: Nesrin Olgun Aslan’ın hikayesini yazmaya başladığımda kimi zaman soğuk bir suyun ve karanlığın içinde, kimi zaman sonunda varabildiğim bir kıyıda hissettim kendimi. Yazmaya devam ederken önce zor tutuyordum gözyaşlarımı, bir noktadan sonra akmaya başladı hepsi. Yazımı, ağlayarak bitirebildim ancak…Kendisinin web sitesinden (http://www.nesrinolgun.com) ve dönemin Hürriyet Londra Temsilcisi Faruk Zapçı’nın anılarından yararlandım, teşekkürlerimi sunuyorum…Çok uzatmadan, Nesrin’in Hikayesi’ne başlıyorum… 1964 Adana Yüzme havuzunun kenarında 7 yaşında kara kuru bir kız çocuğu duruyor. Havuzun içinde Adana Demirspor Kulübü yüzücüleri. Erkekler çoğunlukta. Küçük kız etrafına bakıyor. Sadece 4 kız çocuğu var. Nesrin, Adana Demirspor’un 4 kızından biri oluyor o gün…Giriyor havuza. 1973 – 1975 Adana Nesrin, 16 yaşında. Yüzüyor. 7 yaşında girdiği havuzdan, kısa mesafede 100’e yakın madalya ve şilt çıkartıyor. Kışları masa tenisi oynuyor, Türkiye 2.liği, Türkiye 3.lüğü var. 17 yaşında mar...

Ben Bunu Hak Ettim...

Bugüne kadar yazdığım en zor yazılardan biri bu.  Yanımda küçücük iki çocuk vardı maçta, sevdim onları öptüm. Hatta babası yorulmuştu da aldım onu omzuma maçı bir süre birlikte izledik. O esnada çocuğun nasıl heyecanlandığını gördüm. Bacakları kasılıyordu, boynumun sıkıştığını hissettim. Sonra bağırdı ve akabinde ellerini vücudunu titreme alacak kadar sıktı. Bu çocuk sanırım 4,5-5 yaşlarındaydı. Tam benim kızımın yaşlarında. İşte o anda aslında anlamalıydım hak ettiğimi bu belayı. Çünkü ben de çocuklarımı bu acıya götürüyorum. Onlar acıya doğru yürürken, ben her Demirspor deyişlerinde mutlu oluyorum. Her mavi-lacivert deyişlerinde mutlu oluyorum. Onlar da bana başarı videosu gönderiyorlar.   Ben böyle bir babayım işte. Çocuklarının bu tür videolarına bakıp, duygulanan mutlu olan bir babayım. Onlara mavili, armalı kıyafetler alıp ellerimle uçuruma götüren bir babayım. Tabi ki Allah belamı verecek.  Kendi isteğim dışında görev yerim değiştirildi. Ailem param...

Başkan Krizi

 Sahadaki kriz en tepeye de yansıdı; Murat Sancak dün akşam başkanlığı Metin Korkmaz'a devrettiğini açıkladı. Gelişmeleri görebilmek adına biraz beklemek gerekli ama şu anda birkaç neden ve ihtimal var gibi görünüyor: Birincisi, "tamam vazgeçtim" deyip geri dönmesi; daha önce yapmıştı. İkincisi, "TFF'de FETÖcüler var" yönlü açıklamaları ve hakem camiasına eleştirilerinden dolayı çeşitli hukuki ve mali sıkıştırmalara maruz kalması. O yüzden biraz geri plana çekilmek istemiş olabilir. Metin Korkmaz eliyle yönetime devam eder. Üçüncüsü, parasının bitmiş olması ve Adana Demirspor'dan tamamen uzaklaşması. Başkan'ın en büyük sorunlarından biri iletişim stratejisinin düzgün olmaması. Attığı twitler ve açıklamalar fazla öfkeli. Çoğu zaman kötü Türkçe ile karman çorman açıklamalar yapıyor. Twitter (X) infosundaki yazılar/iddialar bile kötü yazılmış. En basitinden, Adanademirspor değil, Adana Demirspor yazması gerekli. Kulübün sosyal medya hesapları iyi yöneti...