Ana içeriğe atla

Yeni Bir Heyecen Yeni Bir Ruhla!

Hayatımda ilk kez cezalı bir maçı canlı seyrettim. Takımı deplasmanlarda izlemekten daha keyif alıyorum. Bu da benzer bir maçtı, ilginç bir tecrübeydi.  Ben çok sessiz geçecek, sahadakilerin konuşmasını dahi duyacağım diye düşünürken kadın ve çocuk taraftarlar hiç susmadan destek oldular. Sahadan hiçbir şey duyamadım.

Gerçekten çok ama çok tebrikler ve teşekkürler taraftarlara. Haftaya Karşıyaka’nın cezası nedeniyle “erkek” seyircisiz maça bizim ekibi otobüslerle götürebilsek keşke. En önemli özellikleri 90 dakika sürekli desteklemeleri değil ama. Peki ya nedir onları özel kılan?

Her hatadan sonra ana avrat sövmüyorlar. Rakibe ve hakeme küfür edip sahaya bir şeyler atmıyorlar. Kendilerine bizim takımdan bir hedef seçip sürekli eleştirmiyorlar, yuhalamıyorlar. Her maçtan sonra hocanın, teknik ekibin, yönetimin istifasını istemiyorlar. Futbolu çok iyi bildiklerini iddia etmiyorlar. Birkaç kelle alarak bir şeylerin iyi gideceğini düşünmüyorlar. Sadece ama sadece sahaya bakıyor ve takım için bağırıyorlar.

Geçen haftalarda takımın vurdum duymaz bir görüntü içinde oluşu bir taraftar olarak beni aşırı rahatsız ediyordu. Ercan Albay bu işi çözmüş görünüyor. Teknik ekipten konuştuğum hocalar Demirspor’u oyunculara tekrar tekrar anlattıklarını, oyuncuların bu anlamda bilgilendirmeye ve şahsi olarak ilgiye aç olduklarını söylediler. Teknik ekip motivasyon konusunda çok mesai harcıyor. Yine de cezalı maçların takımın imdadına yetiştiğini maalesef söylemem gerek. İki hafta daha taraftar baskısını yaşamayacaklar. Eğer iyi sonuçlar alırlarsa, takımını özleyen taraftar da onları muhakkak bağrına basacaktır. Bizi sıkıntıya sokan puan tablosunu yeniden şekillendirebiliriz böylece.

Oyun ile ilgili olarak, tüm takım iyi konsantre olmuştu. Efe, gol ile sonuçlanan iki koşu yaptı, geriden gelip önce geçmenin keyfinin yaşanmasına vesile oldu. Juninho maçtan önce hocaya “bu maçı bana bırakın” demiş. Sözünü tuttu. Bu arada Erçağ tekrar kendine tabelada yer buldu: Bir gol, bir asist. Juninho’ya asisti geçen seneyi anımsattı, gülümsetti. Yiğitcan çok iyiydi, Şener “ben eskiye dönüyorum” demeye başladı. Gelecek senenin iskeleti kendini belli ediyor. Mesut ikinci yarı girdi, yerinde oynamadı ama verimliydi. Skorda etkisi yüksekti. Özgür iyi maçlarından birisini çıkardı. Ferhat bu takımda en çok eleştirilen oyunculardan birisi ama ben her defasında çok beğeniyorum. Bu hafta da iyiydi. Timur ve özellikle Raşit’i daha etkili görmek istiyorum. Rakipte geçen seneki oyuncumuz Ufukhan kötü bir maç çıkardı, onun için üzüldüm. Bundan sonraki maçlarında başarılar ona da...

Başlıkta “yeni bir heyecan, yeni bir ruhla” dedim. Bu maç haftalardır üstümüzde biriken ölü toprağını kımıldattı. Şimdi sırada deplasmanda ikinci üç puanı almakta ve o toprağı kenara itmekte. Yarın daha iyi olacağız çünkü “yarın” sihirli bir sözcüktür, umudu canlı tutar. Ve Demirspor sahadaysa umut her zaman vardır. 

Yorumlar

Unknown dedi ki…
her maç birilerinin ekstra performans göstermesi gerekiyor. bu hafta juninho ve efe oldu, savunmacılar da biraz direnç gösterse kötü rüya görmeyiz.

Bu blogdaki popüler yayınlar

Ben Bunu Hak Ettim...

Bugüne kadar yazdığım en zor yazılardan biri bu.  Yanımda küçücük iki çocuk vardı maçta, sevdim onları öptüm. Hatta babası yorulmuştu da aldım onu omzuma maçı bir süre birlikte izledik. O esnada çocuğun nasıl heyecanlandığını gördüm. Bacakları kasılıyordu, boynumun sıkıştığını hissettim. Sonra bağırdı ve akabinde ellerini vücudunu titreme alacak kadar sıktı. Bu çocuk sanırım 4,5-5 yaşlarındaydı. Tam benim kızımın yaşlarında. İşte o anda aslında anlamalıydım hak ettiğimi bu belayı. Çünkü ben de çocuklarımı bu acıya götürüyorum. Onlar acıya doğru yürürken, ben her Demirspor deyişlerinde mutlu oluyorum. Her mavi-lacivert deyişlerinde mutlu oluyorum. Onlar da bana başarı videosu gönderiyorlar.   Ben böyle bir babayım işte. Çocuklarının bu tür videolarına bakıp, duygulanan mutlu olan bir babayım. Onlara mavili, armalı kıyafetler alıp ellerimle uçuruma götüren bir babayım. Tabi ki Allah belamı verecek.  Kendi isteğim dışında görev yerim değiştirildi. Ailem paramparça oldu. Ta

NE OLDU SİZE?

En sonda söyleyeceğimi en başta söyleyeyim. Bu bir tribün yazısıdır. Tribünlere yazılmıştır. Demirspor tribünlerine.  Sasa Polyester Sanayi A.Ş.  Baştuğ Metalürji San. A.Ş.  Beyteks Tekstil San. Tic. A.Ş.  Elita Gıda San. Tic. A.Ş.  Abdioğulları Plastik Ambalaj San. A.Ş.  Dioki Petrokimya San. A.Ş.  Güney Çelik Hasır ve Demir Mamulleri San. Tic. A.Ş. Bu şirketler ISO kayıtlarına göre Türkiye’nin en büyük 300 firması içinde Adana’da faaliyet göstermekte olanlar.  Bu şirketlerden bir tane forma reklamı aldık mı?  Stad sponsorluğu?  Ne bileyim altyapı desteği?  Kim takımı fonluyor?  Murat Sancak ve ilişkili şirketleri, çevresi vesilesi ile kulübe kazandırdığı sponsorlar.  Adana bu, Demirspor bu. Bunu unutmamak gerekir. Ben Murat Sancak’ı bir başkan, bir ağabey olarak çok seviyorum ve çok takdir ediyorum. Kulübümüz üzerindeki emeklerini asla yok sayamam. Benim diyen Adanalıdan, benim diyen Demirsporludan daha fazla katkısı var kulübe.  Bugün dünya yıldızı futbolcu alırız almayız ama bekley

Adana Demirspor: 4 - Beşiktaş: 2

 Adana Demirspor varsa umut vardır. 3. kalecisi, yedek oyuncusu, sahası, tribünü fark etmez; Demirsporlu devam eder! Bugün 4-0'a getirdiğimiz maçtan iki farklı galip ayrıldık. İç sahadaki kayıpsız gidişat devam etti. 3. haftanın erteleme maçında, öncesinde hafta sonunun kaleci ve kırmız kart krizlerinin damga vurduğu, maç içinde ilk golü atan Belhanda'nın da fenalaşıp oyuna devam edemediği, 2008'li yedek kaleci, 2005'li yedek oyuncularla kadroyu tamamladığımız günde yine skor üretmeyi bildik; yediğimizden fazlasını attık. İşte kazanmanın yolu bu! Belhanda, Niang, Emre Akbaba ve Yusuf Erdoğan'la fileleri sarstık. Niang'ın dördüncü, Yusuf Erdoğan'ın üçüncü golleri oldu. Bu lige damga vuracağımızı biliyorduk; öyle olmaya devam ediyor.