Demirspor teknik adamlığına tekrar getirilen Ercan Albay’ın
getirilmesi ile Anadolu takımlarının başları sıkışınca çağırdıkları teknik
adamlar listesine Albay’ı da gönül rahatlığıyla ekleyebiliriz artık. Bir zamanlar
Adana’da bu rolü rahmetli Ali Hoşfikirer
hocamız üstlenmişti. Kendisine “Şampiyon Ali” lakabı boşa verilmedi. Albay’ın
tekrar göreve geldiği MİY maçından önce bu senenin gidişatına şöyle bir göz
gezdirmek istedim.
Demirspor yönetimi devre arasında göreve geldiğinde her
açıdan karışık bir yapı ile karşılaştı. Ekonomik açıdan nasıl bir enkaz
devraldıklarını iş başına gelince daha açık bir şekilde gördüler. Demirspor’un
kaç lira borcu olduğu hiçbir zaman tam olarak bilinmez. Dolayısıyla yönetime
talip olanlar, yüklenecekleri yükün kaç lira olacağını ve bu borcun artış
seyrini asla bilemezler. Aydoğdu, bunları bilerek cesaret gösterdi ve adım
attı. Attı ve muhtemelen gördüğü rakamlardan dolayı canı yandı. Devraldığı enkazı
ayakları üzerinde durabilecek bir yapıya çevirirse Demirspor tarihinin Atatürk’ü
olur. Makus talihi değiştirme şansı şu an onda.
Kulübün ekonomik durumu, işin içine girilmeden
bilinmeyebilir. Sportif taraf daha göz önünde. Dışarıdayken takımı izleyip,
kafanızda nerelere transfer yapılması gerektiğini düşünebilirsiniz. Listenizdeki
oyuncu ve hocalarla görüşürsünüz. Takım için hedef dahi koyabilirsiniz, daha takımın
başına gelmeden hem de! Aydoğdu bu hesap kitabı yapmış mıdır? Yaptıysa dahi,
Demirspor’un o tarihte ligdeki yeri, yukarıdakilerin performansı,
aşağıdakilerin çabası vs. bu hedefi gerçekçi olarak ortaya koymayı engellemiş
olabilir. Şu an oynadığımız futbolla aşağıların az yukarısında olmayı hak
ediyoruz. Bu saatten sonra aşağıdakilerin can havliyle saldıracaklarını
düşününce insanın uykuları kaçıyor. Muhtemelen devir zamanında bu ihtimal çok
uzak geliyordu. Ligin yarısını hasbelkader ortalarda tamamlayan takıma bir iki
sağlam takviye ile playoff oynatmak, oradan da ikram edilebilecek bir
şampiyonlukla tarih yazmak… Ancak ne şampiyonluk yönünde, ne de gelecek seneyi
hedefleyen transferler yapıldı. Bunun yanında düşme riskine karşı alınması
gereken önlemler alınmadı. Yönetim seneye kendi kuracağı kadro ile şampiyonluk
kovalamak adına sezonu ekonomik bir şekilde geçiştirmek istedi, bu arada şansın
da yardımıyla playoff trenine atlarız denildi.
Ancak evdeki hesap tutmadı. İşler iyice kötüye gitme
eğilimine girdi. Mustafa Uğur’un istifa zamanı çok manidar. Adanaspor maçından
önce vedalaşarak kendi adına ikinci Demirspor macerasını en az zararla atlattı.
Nurettin Yılmaz ise kucağında patlamaya
hazır bir bomba bulduğunda ufak da olsa geleceğe dair bir umudu vardı. Lakin
Adana Demirspor haftalardır oynadığını derbide de oynayınca umutlar söndü.
Bu noktada yönetim Yılmaz’la da olmayacağına kanaat edip
kamuoyunun baskısıyla yeni bir hoca arayışına yöneldi. Böylelikle Ercan Albay
ile anlaşıldı. Albay, camiada kriz dönemlerinde iyi işler çıkarmış, kısa süreli
olarak maksimum verim alınabilecek bir isim olarak görülüyor. Tribünde sevgi ve
saygı ile anılması hem kitleyi yakalamak hem de gelecek sene uzun soluklu
anlaşılabilecek ve şampiyonluğa oynatabilecek bir ismin yarım sezon
yıpranmasını önlemek adına isabetli bir karar olarak değerlendirilebilir. Tabii
bu benim değerlendirmem, belki seneye de Albay ile devam etme niyetinde
olabilirler.
Şahsi kanaatim; bizi iki defa şampiyonluğa taşısa da Ercan
Albay benim gönlümdeki isim değil. Karşımızda geçen hafta Levent Eriş, bu hafta
Yılmaz Vural olunca bu tarafta da benzer isimleri görmek isterim açıkçası. Yine
de mevzubahis Demirspor olunca formayı kimin taşıdığına bakmadan başarılı
olunmasını can-ı gönülden istiyorum. Umarım Mersin’i yenerek çıkışa geçer ve
geleceğe umutla bakabiliriz.
Yorumlar