Yarın yerel seçimler var. Son yılların en gergin seçim öncesi dönemini yaşadık. Adayların neredeyse unutulduğu bir dönem oldu. Sokaklardaki gürültüsü patırtısı bitecek ama siyasal etkileri uzun süre devam edecektir eminim. Kimsenin birbirine şuna ver buna verme demeye hakkı yok. Zaten kabinde herkes vicdanıyla baş başa kalacak. Verdim-vermedim diye bir açıklama yapmak zorunda değiliz. Mesele sadece bunca geçen zaman içinde olan biteni şöyle bir tartıya koymamız, Demirspor'a, Adana'ya, Ankara'ya kim ne hizmet verdi ya da vermedi kimler neyi yasakladı ya da hayatımızı zindan etti ve karşısında kim neyi dönüştürebilir ve bizim sesimiz olabilir, bunu düşünmekte yatıyor. Tartıp ölçüp biçtikten sonra kendinize verdiğiniz cevap sizi ikna ediyorsa, yolunuza devam edin.
Ön-Not: Nesrin Olgun Aslan’ın hikayesini yazmaya başladığımda kimi zaman soğuk bir suyun ve karanlığın içinde, kimi zaman sonunda varabildiğim bir kıyıda hissettim kendimi. Yazmaya devam ederken önce zor tutuyordum gözyaşlarımı, bir noktadan sonra akmaya başladı hepsi. Yazımı, ağlayarak bitirebildim ancak…Kendisinin web sitesinden (http://www.nesrinolgun.com) ve dönemin Hürriyet Londra Temsilcisi Faruk Zapçı’nın anılarından yararlandım, teşekkürlerimi sunuyorum…Çok uzatmadan, Nesrin’in Hikayesi’ne başlıyorum… 1964 Adana Yüzme havuzunun kenarında 7 yaşında kara kuru bir kız çocuğu duruyor. Havuzun içinde Adana Demirspor Kulübü yüzücüleri. Erkekler çoğunlukta. Küçük kız etrafına bakıyor. Sadece 4 kız çocuğu var. Nesrin, Adana Demirspor’un 4 kızından biri oluyor o gün…Giriyor havuza. 1973 – 1975 Adana Nesrin, 16 yaşında. Yüzüyor. 7 yaşında girdiği havuzdan, kısa mesafede 100’e yakın madalya ve şilt çıkartıyor. Kışları masa tenisi oynuyor, Türkiye 2.liği, Türkiye 3.lüğü var. 17 yaşında mar...
Yorumlar