Ana içeriğe atla

Yabancı Kaleci

Rize'den kiraladığımız kaleci Pawelek'le birlikte yabancı kalecimiz oldu. Kale, bu seneki en sıkıntılı mevkiimizdi, umarız Polonyalı kaleci iyi bir performans gösterir. Pawelek bu sezon ligte sadece 3 maç, kupada da 2 maçta kadroya girmiş.

Yabancı kaleci geçmişimiz çok kalabalık değil. 1967-70 arasında Miço Vukatic, 1985-86'da Senad Arnutovic, 1987-88'de İrfan Handzic, 1988-89'da Milos Jurkovic kalemizi koruyan kalecilerimizdi.

Yorumlar

Unknown dedi ki…
Umarım katkı sağlar çünkü diğer mevkilerde ki eksiklerimiz az çok tamamlandı. Pawelek kale sıkıntımızı çözerse yol alırız. Bir de Erçağ'da ki form düşüklüğünü bir an önce düzeltmesi lazım. Yüreğini sahaya koyuyor helal olsun ancak son 3 haftadır şahsımın görüşü vasata yakın oynuyor. Olumsuz paslar ve yanlış tercihleri farklı seslerin gelmesini sağladı. Ancak şunu da söylemek istiyorum 1461 Trabzonspor maçında oyundan çıktıktan sonra yedek kulübesinde ki heyecanı isteği gerçekten harikaydı. Maç bitene kadar resmen yaşadı helal olsun. Kongreden sonra demiştim yine diyorum bizi güzel günler bekliyor.
Onur BİÇER dedi ki…
Açıkçası ben kalecilerimizde yeni transfer yapılmasını gerektirecek ölçüde sorun olmadığını düşünüyordum. Emre Selen ile ilgili düşündüklerim ise maalesef doğru çıkmaya başladı. En azından ikinci kaleci olmasını ümit ederken kaleye transfer yapıldı. Oysa bence asıl sorun defansımızda idi. Beğenmediğimiz Kareem Al Hassan form tutmaya başlamış ve önemli katkılar koymuştu. Yine sonradan formu düşen kiralık Berat da çok başarılı maçlar çıkarmıştı. Şu anda onları dahi arar olduk. Hüseyin Çimşir gibi bir adam şu anda defansı nasıl da toparlardı düşünün. Gönderdik. Erman ÖZGÜR'ü formsuz, yaşlı bahaneleri ile gönderdik. Hala orta sahadaki eksikliğini gideremedik.

Son takviye yeri kaleydi bence.
Unknown dedi ki…
Yabancı hakkımızı kaleye değil de topu ileriye taşıyabilecek, orta saha da mücadeleci oyunuyla takıma katkı sağlayabilecek bir oyuncudan yana kullanabilirdik. Kale de ise son maçlarda Şener'in gösterdiği performans açıkçası ilerisi için umut vermişti. Öyle olmasa dahi genç yeteneğimiz olan Emre Selen'e kale teslim edilip, gelecek adına kalemiz kurtarılabilirdi. Çünkü Emre'nin eski kalecimiz Ömer'in yeteneklerinden eksik bir yanı yok. Yapılan kaleci transferi şu an için gereksiz. Bir diğer konu da Erçağ. Hocanın artık Erçağ'ı kesmesi gerektiğini düşünüyorum. Keza Mesut Saray 1461 Trabzon maçında istekli oyunuyla ilk 11'de oynamak istediğini gösterdi. Maraton tarafından sürekli pohpohlanan Erçağ, haftalardır oyun anlamında takıma hiç bir katkı sağlayamadı. Bu değişikliğin yaşanması gerek bence.
Hayalet10kolik dedi ki…
Pawelek iyi bir kaleci..Hayırlı olsun..
Bu arada isminin sonu ic ile bitmeyen ilk yabancı kaleciniz galiba :)
Onur BİÇER dedi ki…
Değişik bir bakış açısı. Bu açıdan hiç bakmamıştım.

Bu hafta sonu size misafirliğe geliyoruz.

Daha önceki dönemlerde çok ince bir mail atmıştınız, iş yoğunluğundan başlarda dönemedim, sonrasında da aklımdan çıktı. Şimdilik gemiyi yüzdürüyoruz çok sağolun. Çok incesiniz.
Hayalet10kolik dedi ki…
Elimden gelen yardımı yapmak istedim o dönem ama geri dönüş olmamıştı..Yine her zaman elimden geldiğince yardımcı olmak isterim..
İyi çalışmalar..

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sezon Değerlendirmesi-II

 Oyuncular üzerinden bu sezona bakacak olursak, öncelikle yaz transferlerinde ses getiren Balotelli ve Belhanda ikilisinden başlamak gerekli sanırım.  Balotelli bütün tacizlere, önyargılara ve maç içinde hakemlerin veya rakip oyuncuların kışkırtmalarına rağmen verimli bir sezon geçirdi. Son haftadaki patlamasıyla beraber hem takımı hem ligin en golcü oyuncularından oldu. 18 lig ve 1 kupa golüyle iyi bir performans sergiledi. Golleri dışında da atakları yönlendirmesi, şut tehdidi ve rakip savunmayı yıpratmasıyla iyi bir forvetin yapması gerekenleri büyük oranda yaptı. Ama Malatya maçında olduğu gibi çok pozisyon kaçırdığı maçlarda da canımızı sıktı.  Belhanda ile ilgili duygularımı önceki yazılarda belirtmiştim. En son GS maçındaki yaptıklarıyla iyice gözümüzden düştü. Transfer olduğunda 10 gole ulaşsa yeter diye düşünüyordum; çok uzak kaldı o beklentiden. Onun dışında maç içindeki pas tercihleri, istikrarsızlığı ile bu sezonun en büyük hayal kırıklığı oldu diyebilirim. Benzer şekilde A

Adana Demirspor: 3 - Sivasspor: 0

Geçen sezonun tersine bu yıl süper bir başlangıç yaptık; üçer gollü, iki de iki. Geçen sezon Giresun'a karşı deplasmanda, Sivas'a da içeride can sıkıntısı yenilgiler almıştık. Onları da düşününce ayrı bir güzellik oldu... Böylece ilk kez Süper Lig'e iki galibiyetle başlamış olduk. Pazartesi maçlarıyla kesinleşecek olsa da yine ilk kez Süper Lig'te birinci sırayı gördük.  Takım cumartesi akşamı makine gibi çalıştı. Oyunu sürklase etti. Genelde sezon başı klişelerinden olan "henüz takım oturmadı/hazır değiliz" mazereti bu sene bize uğramamış oldu. Aynı teknik adam ve tamamen değişmemiş kadronun bunda payı büyük. Vargas'ın yokluğunda 11'e yerleşen Belhanda şansını iyi kullanıyor. Onyekuru-Akintola ile desteklenmiş hücum hattı iyi işliyor. Genelde maçlarda gol yeriz ama bu kez rakibe kaleyi kapattık, o açıdan da iyi bir performans oldu.  Geçen sezondaki çıtayı yukarı taşımak için mücadeleye devam!

Fenerbahçe: 4 - Adana Demirspor: 2

 Yine hakemin hatalı kararlarının damga vurduğu maçta sezonun ilk yenilgisini aldık. Aleyhimize verilen yanlış penaltı, lehimize önce verilip sonra yanlış ofsayt kararı ile verilmeyen penaltı, rakip oyuncuya gösterilmeyen kartlarla birlikte iyi oynadığımız maçtan puan alamadık. Deplasman takımı gibi oynayarak hızlı hücumlarla ilk yarıda farkı ikiye çıkaran rakibe karşı ev sahibi gibi oynadık; iyi top yaptık, ilk dakikalardaki baskıyı iyi kırdık. İlk yarıda bir gol bulabilsek skor farklı olabilirdi. Yine de 3-0'dan sonra oyundan kopmayıp skoru 3-2'ye getirmek başarıydı. Tek kaleye döndürdüğümüz maç son dakikalardaki kırmızı kart ve 4. golle tamamlandı. Fenerbahçe'nin bu sene iyi yaptığı kolay skor bulma işini, zaten aksayan defansımızla durdurmamız kolay olmadı. Ligin en iyi top oynayan takımını izlemek için tribüne koşan Fenerbahçeliler, müthiş bir deplasman tribünü görerek evlerine döndüler; hafta içi maçta taraftarımız gece 1'e kadar tribünde bekletildi. Hafta içi bir