Ana içeriğe atla

İlk Yarı Değerlendirmesi

Sezonun ilk yarısını tamamladık. Geçen seneye göre 1 maç fazla oynamamıza rağmen, 5 puan daha gerideyiz. Yine geçen sezona büyük bir krizle başlarken bu sezona tam tersi bir oydaşma ve destekle girdiğimizi, takımı daha erken kurduğumuzu, daha çok para harcadığımızı da hatırlayalım.

30 gol atıp 31 gol yedik; son 3 sıradaki takımlardan sonra en çok gol yiyen takımız. Zaten temel sorunumuz bu oldu. Kolay gol yemek. Bu sezona dair yazılarda hep bunu söyledik; takımın isteğinin bir türlü uyuma ve sonuca gitmediği... http://www.adanademirspor.net/search/label/2013-2014%20Sezonu

Kalede Şener'le başlayan sezon, tek maçlık Emre Selen parantezinin ardından Recep'le son buldu. Şener ve Recep'in yediği golleri görünce Emre'ye kızmak mümkün değil. En son Denizli maçında da Recep kaleye gelen iki net şutu da yedi. Zaten ilk yarı top dahi gelmemişti kendisine. Kalecilerimiz maç çeviremedi ne yazık ki.

Defans hattımız tam anlamıyla hayal kırıklığı; geçen yıldan alışık olduğumuz Yiğitcan-Rajnoch-Erdi-Burak dörtlüsünün farklı kombinasyonları göbekte oynadı ve bir türlü dikiş tutturamadılar. Özellikle Erdi ve Burak tam bir el bombası. Nurettin, bulduğu az fırsatı iyi değerlendiremedi. Keremcan, geçen yılki formundan uzak ve aksıyor. Kimi maçlarda onun kanadı rakiplerin gol kaynağı oldu. Özgür, hücumda gösterdiği etkinliği savunmada gösteremiyor. Arkasına çok adam kaçırıyor. Her ikisi de kanatlarını git-gel şeklinde kullanmakta zorlanıyor. Önlerinde onlara yardımcı biri gerekli. Açık oynama işini Mehmet Eren ve Erçağ üstleniyor; Erçağ çoğu zaman istekli ve arzulu. Presleriyle, asistleriyle etkili. Ancak o da orta saha savunmasına destek vermiyor. Mehmet Eren istekli oynadığı bölümlerde takımı taşıyor. Ama onun da devam eksikliği var. Maçın bazı bölümlerinde kayboluyor. Kondisyon sorunu var gibi.

Ortasahadaki en büyük hayal kırıklığı Birol Hikmet. Bu sezon sakatlanana kadar hiç bir maçta kendini hissettiremedi. Oyunu çeviremedi, katkı sunmadı. Düz bir orta saha oyuncusu gibiydi. Efe İnanç takımı toplayan isim. Ancak Mustafa Uğur'un gelişiyle kesik yedi. Belki onun da savunma yönü eksikti.

Juninho'nun geçen yılki noktasından çok uzakta. Bir türlü sezona başlayamadı. Garip şekilde hücumda olsama da ortasahada en iyi savunma yapan Dorge Rostan'dı; iri vücuduyla rakibin kolay oyun kurmasını engelledi. Bu işi yapması gereken Ferhat ve Gökay da geçen seneki takımlarında gösterdikleri performansı gösteremiyor. Özellikle Gökay'ın Manisa'da Demirspor maçlarındaki gösterdiği performansa daha 1 maçta bile ulaşmadığını söylemek mümkün.

Denizli maçındaki ikilemesiyle 7 gole ulaşan Mehmet Eren'i, 5 golle Dorge Rostand ve Efe İnanç takip ediyor. Erçağ'ın da 5 golü var; ikisi penaltıdan ve bu 5 golü de 2 maçta attı.

Daha önce de söylediğimiz gibi takımın takım olma sorunu var. Bunun için de antrenmanlar ve saha dışındaki zamanlar önemli. Hafta içi 2-3 gün maç düzeyinde antrenman gerekli. Tabii oyuncular arası diyalog ve onları bir arada tutacak bir teknik ekip. Yücel İldiz tecrübesine rağmen bunu başaramadı. Mustafa Uğur da yeni başladığı takımı şimdilik çok bir değişiklik vermiş görünmüyor. 12 ocak'ta başlayacak yeni devre öncesi kendi tavrını koyabilir mi göreceğiz.

Yorumlar

coulibaly dedi ki…
Eline sağlık güzel bir değerlendirme olmuş. Lig arası 2 hafta olacağından bu hafta bay geçmemiz bizim için avantaj. Kongreyle beraber olumlu bir hava yakalanırsa, Mustafa Hoca da kendi kafasındaki kadroyu oluşturabilirse ya da kadro mühendisliği iyi yapılırsa ikinci yarı farklı olabilir. Aksi durumda ne uzar ne de kısalır, orta sıralarda takılırız ilk devrede olduğu gibi. Hoca kadroyu kurmayıp sonradan geldiği için çok fazla eleştiremem ama taktik olarak çok fazla bir fark yarattığını söylemek yanlış. Zira nispeten daha kolay rakiplere karşı takımın başındaydı. Taraftar olarak tek beklentim hak eden futbolcuya formayı vermesi. Kaledeki performans açısından şansızdık ama Şener'in her açıdan Recep'den daha iyi olduğunu, kendisine biraz da haksızlık yapıldığını düşünüyorum. Mesut'un, Keremcan'ın, Gökay'ın bu devredeki performanslarıyla çok hak ettikleri(!) alacakları, paraları ödenerek yolların ayrılmasını diliyorum. Zaten altyapıdan genç futbolcu kardeşlerimiz oynasa, onlardan çok daha fazla katkı verirler.
Onur BİÇER dedi ki…
Asıl haksızlığın Emre Selen'e yapıldığını düşünüyorum. Rajnoch kaç puan kaybettirdi kadroda, Erdi keza öyle. Allahlık defansımız sürekli yer buluyor, iş kalecimize gelince formada adalet gündeme geliyor. Zaten 31 gol yemişiz, bunların 10 tanesini Emre yese ne kaybederdik ki?
coulibaly dedi ki…
Abi havasından mıdır, suyundan mıdır, yönetim zihniyetinden midir nedir yıllardır bize gelen teknik adamlar altyapı, genç oyuncu kavramına hep uzaktalar daha doğrusu bilmiyorlar. Daha da kötüsü kendi adamları var(dı) Yücel İldiz-Birol Hikmet,Rostand; Mustafa Uğur-Erdi Öner,Özgür Öçal örneği gibi. hani ne kadar kötü olsalar da bir şekilde formayı giyiyorlar(dı). Hal böyle olunca zaten zihniyette olmayan altyapıdan genç oyuncularımızı fırsat vermek veya haksızlığa uğramaları akla bile gelmiyor. Çünkü kadrodaki diğer oyuncular bile çoğu zaman sakatlık, ceza durumu olmazsa şans bulamıyorlar. Emre Urfa maçında kaleyi koruduğunda maratondaydım, yediği gollerden sonra kendisine oldukça tepki verildi ne yazık ki. Biz taraftar olarak oldukça sabırsızız bu konuda. Hele ki konu kaleci olunca, hata kabul etmeyen bir mevki olunca hemen tepki verilebiliyor. Onun için sindire sindire genç oyuncuların, takıma kazandırılması, taraftarın kabullenmesi şart. Bence de bu takıma Şener-Emre yeterliydi performansa göre şans bulmalıydılar. Altyapıdan gelecek her futbolcu eminim bir Keremcan, Nurettin, Erdi, Gökhan Aybars, Gökay, Mesut kadar oynardı bu takımda. Keşke onlar oynasaydı da 3 puan eksik, 3 puan fazla olsaydı önemli değil zaten.

Bu blogdaki popüler yayınlar

Ben Bunu Hak Ettim...

Bugüne kadar yazdığım en zor yazılardan biri bu.  Yanımda küçücük iki çocuk vardı maçta, sevdim onları öptüm. Hatta babası yorulmuştu da aldım onu omzuma maçı bir süre birlikte izledik. O esnada çocuğun nasıl heyecanlandığını gördüm. Bacakları kasılıyordu, boynumun sıkıştığını hissettim. Sonra bağırdı ve akabinde ellerini vücudunu titreme alacak kadar sıktı. Bu çocuk sanırım 4,5-5 yaşlarındaydı. Tam benim kızımın yaşlarında. İşte o anda aslında anlamalıydım hak ettiğimi bu belayı. Çünkü ben de çocuklarımı bu acıya götürüyorum. Onlar acıya doğru yürürken, ben her Demirspor deyişlerinde mutlu oluyorum. Her mavi-lacivert deyişlerinde mutlu oluyorum. Onlar da bana başarı videosu gönderiyorlar.   Ben böyle bir babayım işte. Çocuklarının bu tür videolarına bakıp, duygulanan mutlu olan bir babayım. Onlara mavili, armalı kıyafetler alıp ellerimle uçuruma götüren bir babayım. Tabi ki Allah belamı verecek.  Kendi isteğim dışında görev yerim değiştirildi. Ailem paramparça oldu. Ta

Başkan Krizi

 Sahadaki kriz en tepeye de yansıdı; Murat Sancak dün akşam başkanlığı Metin Korkmaz'a devrettiğini açıkladı. Gelişmeleri görebilmek adına biraz beklemek gerekli ama şu anda birkaç neden ve ihtimal var gibi görünüyor: Birincisi, "tamam vazgeçtim" deyip geri dönmesi; daha önce yapmıştı. İkincisi, "TFF'de FETÖcüler var" yönlü açıklamaları ve hakem camiasına eleştirilerinden dolayı çeşitli hukuki ve mali sıkıştırmalara maruz kalması. O yüzden biraz geri plana çekilmek istemiş olabilir. Metin Korkmaz eliyle yönetime devam eder. Üçüncüsü, parasının bitmiş olması ve Adana Demirspor'dan tamamen uzaklaşması. Başkan'ın en büyük sorunlarından biri iletişim stratejisinin düzgün olmaması. Attığı twitler ve açıklamalar fazla öfkeli. Çoğu zaman kötü Türkçe ile karman çorman açıklamalar yapıyor. Twitter (X) infosundaki yazılar/iddialar bile kötü yazılmış. En basitinden, Adanademirspor değil, Adana Demirspor yazması gerekli. Kulübün sosyal medya hesapları iyi yöneti

Demirspor Taraftarı Ayakta

 Adana Demirspor taraftarı, kendisini küme düşürmekle tehdit eden eski Başkanlarına karşı yaptığı açıklamalarla tavrını gösterdi. Umut Düşkün'ün başlattığı açıklama silsilesi, Şimşekler Grubu 'nun diğer liderleri, Ankara Tayfası , İzmir Tayfası ve diğer oluşumların net tavırları ile güçlendi. Ortak ses, kimse Demirspor'dan üstün değildir ve Demirspor tribünüyle vardır şeklindeydi. Yıllardır alt liglerde mücadele etmiş bir camiaya bu tehdit sökmedi.