Ana içeriğe atla

Trabzon Deplasmanı'ndan 1 Puan

1461 Trabzon ile 1-1 berabere kalarak, g-m-b sayılarını eşitledik. Deplasmasmandan alınan bir puan tabii ki iyi; 1461 gibi diri bir takımdan olması da önemli. Ancak taraftarın kafasında soru işratleri var hala.

Özellikle Erçağ sezona kötü başladı. Kafası dağınık gibi. Rostand ise beklenen forvet performansını gösteremiyor. Juninho da gününde olmayınca hücum hattı kitleniyor. Bu konu ilk üç haftanın temel sorunu.

Mehmet Eren bu maçta gol attı ve çıtasını biraz daha yükseltti ama orta sahadaki açığı kapatmak için daha fazla performans göstermesi gerekiyor. Efe ve Mehmet'in deneyimi, takımı ayakta tutmak için daha çok devreye girmeli. Bu senenin en iyi işi ise Gökay'ın takıma gelmesi gibi görünüyor.

Trabzon deplasmanında geçen yıl olduğu gibi bu yıl da taraftar takımı yalnız bırakmadı. Bunu da not etmek gerekli.

Yorumlar

coulibaly dedi ki…
Ben 1461 karşısında alınan beraberliğe iyi sonuç diye bakamıyorum çünkü geçen seneki kalitesinde değil Trabzonspor. Şampiyonluğa oynuyorsak bu gibi deplasmanlardan 3 puanla dönmek gerekiyor. Geride kalan üç maçta gördüklerim, Juninho Yücel Hocanın taktik anlayışından mıdır nedir ceza sahası dışında genelde oluyor ve etkinliği azalıyor. Rostland çok ağır kalıyor, çok acil direkt 11'de oynayacak forvete ihtiyacımız var bence. Sağ bekte Kamil'in ne defansta ne de ofansta bir katkısını gördüm. Keremcan'ın ofansif anlamda yine katkısı yok ve çok gereksiz fauller yapıyor. Şu ana kadar beklentimizi kaşılayan Efe, Mehmet Eren, Yiğitcan, Gökay gibi görünüyor. Şener de bildiğimiz gibi güven veriyor. Sezona erken başlamamıza rağmen, kağıt üstünedeki kadro kalitesini sahaya yansıtamıyoruz, beni kaybedilen puanlardan çok oyun düşündürüyor. Çok poziyon buluyoruz ama çok da pozisyon veriyoruz ki üç maçta da gol yedik. Bu haftaki Balıkesirspor maçı bence takımın gücü gerçekten nedir diye görebileceğimiz bir maç zira izlediğim kadarıyla oyun anlamında ligdeki en iyi takımla oynayacağız.
yavuzy dedi ki…
Güzel oyun-iyi sonuç kombinasyonunu tutturmak bütün takımlar için oldukça güç. Bunlardan birini tercih etmek gerekebiliyor. Keza takımın tüm mevkilerinin tıkır tıkır işlemesi de zor. Ama asıl sorun senin de vurguladığın gibi birlikte çalışmaya erken başlamış bu kadronun daha iyisini ortaya koyması...
göktuğ dedi ki…
Sezonun ilk üç maçında iyi futbol oynamadık. Tamamen mücadeleye dayalı ligde bu kadar ofansif oyuncu ile oynamak akılcı değil. Bu şekilde topu ayağımızda tutmadan oynarsak içeride dışarıda çok puan bırakırız.

Bu blogdaki popüler yayınlar

Ben Bunu Hak Ettim...

Bugüne kadar yazdığım en zor yazılardan biri bu.  Yanımda küçücük iki çocuk vardı maçta, sevdim onları öptüm. Hatta babası yorulmuştu da aldım onu omzuma maçı bir süre birlikte izledik. O esnada çocuğun nasıl heyecanlandığını gördüm. Bacakları kasılıyordu, boynumun sıkıştığını hissettim. Sonra bağırdı ve akabinde ellerini vücudunu titreme alacak kadar sıktı. Bu çocuk sanırım 4,5-5 yaşlarındaydı. Tam benim kızımın yaşlarında. İşte o anda aslında anlamalıydım hak ettiğimi bu belayı. Çünkü ben de çocuklarımı bu acıya götürüyorum. Onlar acıya doğru yürürken, ben her Demirspor deyişlerinde mutlu oluyorum. Her mavi-lacivert deyişlerinde mutlu oluyorum. Onlar da bana başarı videosu gönderiyorlar.   Ben böyle bir babayım işte. Çocuklarının bu tür videolarına bakıp, duygulanan mutlu olan bir babayım. Onlara mavili, armalı kıyafetler alıp ellerimle uçuruma götüren bir babayım. Tabi ki Allah belamı verecek.  Kendi isteğim dışında görev yerim değiştirildi. Ailem param...

Nesrin'in Hikayesi : "15 Saat 47 Dakika…Ve Toprak…"

Ön-Not: Nesrin Olgun Aslan’ın hikayesini yazmaya başladığımda kimi zaman soğuk bir suyun ve karanlığın içinde, kimi zaman sonunda varabildiğim bir kıyıda hissettim kendimi. Yazmaya devam ederken önce zor tutuyordum gözyaşlarımı, bir noktadan sonra akmaya başladı hepsi. Yazımı, ağlayarak bitirebildim ancak…Kendisinin web sitesinden (http://www.nesrinolgun.com) ve dönemin Hürriyet Londra Temsilcisi Faruk Zapçı’nın anılarından yararlandım, teşekkürlerimi sunuyorum…Çok uzatmadan, Nesrin’in Hikayesi’ne başlıyorum… 1964 Adana Yüzme havuzunun kenarında 7 yaşında kara kuru bir kız çocuğu duruyor. Havuzun içinde Adana Demirspor Kulübü yüzücüleri. Erkekler çoğunlukta. Küçük kız etrafına bakıyor. Sadece 4 kız çocuğu var. Nesrin, Adana Demirspor’un 4 kızından biri oluyor o gün…Giriyor havuza. 1973 – 1975 Adana Nesrin, 16 yaşında. Yüzüyor. 7 yaşında girdiği havuzdan, kısa mesafede 100’e yakın madalya ve şilt çıkartıyor. Kışları masa tenisi oynuyor, Türkiye 2.liği, Türkiye 3.lüğü var. 17 yaşında mar...

Başkan Krizi

 Sahadaki kriz en tepeye de yansıdı; Murat Sancak dün akşam başkanlığı Metin Korkmaz'a devrettiğini açıkladı. Gelişmeleri görebilmek adına biraz beklemek gerekli ama şu anda birkaç neden ve ihtimal var gibi görünüyor: Birincisi, "tamam vazgeçtim" deyip geri dönmesi; daha önce yapmıştı. İkincisi, "TFF'de FETÖcüler var" yönlü açıklamaları ve hakem camiasına eleştirilerinden dolayı çeşitli hukuki ve mali sıkıştırmalara maruz kalması. O yüzden biraz geri plana çekilmek istemiş olabilir. Metin Korkmaz eliyle yönetime devam eder. Üçüncüsü, parasının bitmiş olması ve Adana Demirspor'dan tamamen uzaklaşması. Başkan'ın en büyük sorunlarından biri iletişim stratejisinin düzgün olmaması. Attığı twitler ve açıklamalar fazla öfkeli. Çoğu zaman kötü Türkçe ile karman çorman açıklamalar yapıyor. Twitter (X) infosundaki yazılar/iddialar bile kötü yazılmış. En basitinden, Adanademirspor değil, Adana Demirspor yazması gerekli. Kulübün sosyal medya hesapları iyi yöneti...