Tayfayla Bolu'ya deplasman yapan Okan Akdoğan arkadaşımız yazdı:
Her şey hazırdır. Gece heyecandan uyuyamaz ve bir an önce
gitme zamanının gelmesini beklersin. Ve
vakit tamamdır. Kısa keyifli bir yolculuk sonrası güzel bir maç ve galibiyet
beklersin. Fakat bazen şanssızlıklar
seni bulur, yol tıkanır ve inersin minibüsten
açılana kadar birkaç kilometre yürürsün marşlar söyleyerekten, trafikte
kalanlara biraz tebessüm kataraktan. Destekleyen de vardır desteklemeyen de
fakat sevmeyenler bile gizliden saygı duyarlar bu sevgi dolu yürüyüşüne. 3
Saate rahatlıkla varacağın yere varamama telaşı başlar ve 5 saatte ucu ucuna
yetişirsin. Aceleyle pankartları asarsın her deplasmanda olduğu gibi gelenek
devam eder. Ve maç başlar...
İlk birkaç dakika beklediğini alamazsın fakat takım
toparlanır iyi oynamaya başlar. Rakip atakları yarıda kesilir ve sen oynarsın
onlar izler bazen de seni yavaşlatmak için yerden kalkmazlar. Yoldaki sorunları
unuttuğun anda bireysel bir hata ile golü kalende görür ve canın acır. Ama bu
acı seni daha da kamçılar inancın artar ve bu maçı alacağız dersin. Daha gür
bir sesle bağırmaya başlarsın. Dakikalar
ilerledikçe gol gelmez ve gerilirsin. Bazı anlarda ise üniformasını çıkartıp
bizle tezahürat eden polis gibi kendini kaybeder ve sen de hakeme püskürtürsün
sinirini. Biraz da yerden kalkmayan rakip oyunculara. Ve maç böyle biter.
Moraller bozulur. Ama
sırtını çeviremezsin bu takıma, bu armaya, bu sevdaya.. Yücel Hocayı çağırırsın tribüne ve o da
oyuncularını, evlatlarını, alır gelir bu taraftarın önünde dizilirler boynu
bükük. Ve Ramazan abi bir konuşma yapar.
Yüreklendirir hepsini. Oyuncular ve
Yücel Hoca alkışlayarak uzaklaşırlar. Tek
bir itiraz edemeden...
Bu Yücel Hocanın zayıflığı değildir. Bu onun bize olan
saygısıdır, bize güven verme isteğidir, bize verdiği değerdir. Ve bu
yaptığımızsa onlara olan inancımızın, sevdamızın göstergesidir.
Etrafına bakarsın ve çocuğuyla geleni de görürsün, tamamen
mavi lacivert içinde sevgi dolu aşk dolu yaşlı bir çifti de görürsün. Bir de
seni desteklemeye gelen cefakar Zonguldaksporluları da görünce daha da bir mutlu
olursun. Çünkü bilirsin ki en küçüğünden en büyüğüne farklı taraf olanından
farklı memleketin insanına kadar birçok insan aynı sevda peşindedir. Armanın
izindedir.
Statta uzun bir bekleyişten sonra yola koyulursun. Kimisi
sohbet eder kimisi yorulmuştur uykuya dalar kimisi müzik dinler ve camdan
dışarı, karanlığa, o boşluğa dolu dolu bakakalır. Sende sabah gireceğin sınava
çalışırsın...
Gece geç bir saatte Ankara'ya varılır ve herkes evine doğru
yola koyulur. Sen kardeşlerinle abilerinle 'öğrenci mantığıyla' ucuz olan
Cebecideki köfteciden bir karışık yersin. Sonra eve dönersin ve üzerideki
formayı çıkartıp özenle asarsın. Öylece bakıp formaya düşünürsün.
Arkadaşlarının attığı 'sen delisin gerçekten' , 'manyak mısın yarın sınavın
var' , 'bu ne sevdadır arkadaş' mesajları aklına gelir ve başını yastığa
koyarsın birkaç saat sonra gireceğin sınav öncesinde bir iki saat uyuyup
dinlenmeyi umarsın...
Okan Akdoğan
Yorumlar
anlayan anlar,
deplasman her zaman adamı allak bullak yapar,
Saygılar ve sevgiler...