Maçı anlatmayacağım. Başka bir konu var, onu yazayım da tarihe not düşülsün, sonra unutuyorum. O anlarda çok yakalayamadık ama baya matrak bir şeydi aslında. Sonradan çok güldük.
Maç öncesi rutin kontrollerdeyiz. Önce polisler üstümüzü aradı, pankartlara baktılar. Resimlerde üstümdeki tişörtü görmüşsünüzdür, İstanbul Tayfası’ndaki kardeşlerin ön ayak oldukları bir çalışma. Gayet güzel baskısı ve şekliyle çok sevdiğim bir tişörttür. Elimde de bu şeklin bayrak hali, İbrahim İlya kardeşimin ve mavilacivert.com’un şahane marifeti…
O tişört...
Bayrak poşetin içinde. Polis bu ne diyor, açıyorum göğsümü, işte bu şeklin bayrak halidir diyorum. Açar mısın diyorlar, tabii diyerek bayrağı eşimle birlikte açıyoruz. Dev gibi bayrak, deniz gibi dalgalanıyor elimizde. Tek yıldızlı komiser üstünde durmuyor, tamam geçin diyor. Yıkıla Yıkıla, Gurbette Demir Gibiyiz, bayrağımız kontrolden geçti. Her şey yolunda…
Eleman benim elimdekini daha görmemiş. Sende ne var diyor, bayrak diyorum. Ne var bayrağın üstünde”, “işte bu var” ve tayfa polarımın önünü açıyorum. Zaten az önce polise de göstermiştim. Bu şekilden var diyorum. Eleman bakıyor, seni bu şekilde içeri almam diyor. Nasıl diyorum. Almam, sen bu şeklin ne olduğunu biliyor musun diyor? Lan şekle bakıyorum yukarıdan, işte diyorum, tren var, bunlar kanat, 1940 var, sanırım bunlar da defne dalı, takımın adı… derken içimden “eyvah, kırmızı yıldıza kafayı taktı, sol öğeler var diye gıcıklık yapacak” diyorum. Adam sözümü bitirmeme izin vermiyor. Konuşuyor:
-Tarikat sembolü bu. Alamam seni içeri. Tahrik unsuru var. İçerde birileri bundan tahrik olurlarsa, olay çıkarsa bizi topa dikerler, bunu biliyor musun?
-Ne tarikatı, ne sembolü?
-Sen bilmiyorsun bu amblemin anlamını
-Yav işte takım, Demirspor…
-Hayır, illuminati sembolü!
-Ney!!
-İlluminati. Ben seni bu tişörtle içeri almam.
-Sen ne diyorsun?
-Ben üniversite mezunuyum, çok iyi bilirim bu işleri. (burada omzuma bir iki pıt pıt vuruyor)
-Bakele, ben iki üniversite bitirdim. Saçmalama! (ufaktan şafak atıyor bende)
Tanıdık geldi mi?
Nutkum tutuluyor, dilim kesiliyor. Yani bir milyon tane şey duymayı beklerken, illuminati! Vay anasını be! Etrafımda ne kadar insan varsa, eşim, diğer özel güvenlikler, Adana’dan gelen emniyet, diğer taraftarlar, stad görevlisi bir amca… herkes bana sakin ol, sakin ol diyor. Ben o kadar şaşkınım ki. Bu manyak eleman herkesi sindirmiş. Kimse de “lan manyaklaşma” diyemiyor. Ağzını açtığı zaman kitaptan, kuraldan konuşuyor. Yanına da üniversite mezuniyetini eklemiş. Ne diyeyim ki ben buna.
Aslında olay aşırı komik ama playoffa kalma maçı, stresliyiz, hafif yorgunluk var, yani herif gerdikçe geriyor. Herkes bana sakin ol diyor. Bir kenara geçip beklemeye başlıyoruz. Görevli polis gelecek, o karar verecek. Bürokrasi forever. Olsun, polis de olsa mantıklı bir adam gelme ihtimali var. Nitekim bize eşlik eden sivil sakin ve mantıklıydı. Ben ısrarla sorun çıkmasın diye çabaladığımızı söylüyorum.
Samsun emniyetinden bir sivil polis geliyor. Bizim manyak eleman ona anlatmaya başlıyor, bla bla… Benim göğsümdeki logoya dokunuyor, elini itiyorum, indir elini bana dokunamazsın diyorum. Bana izah edeceğini söylüyor. Seni dinlemiyorum, senle konuşmuyorum diyorum, gözümü yumuyorum, ağzımı fermuarlama işareti yapıyorum, ifrit oluyor. Polis pankartlarda ve tişörtte sorun olmadığını söylüyor. Bayrak işini başka bir polise soracak. Tişört konusunda olur mu öyle şey diyor, bu tişört yüzünden içeri almama gibi bir durum olamaz. Bayrak için diğer polis geliyor, az önceki yek yıldızlı komiser. Bu abimiz ben aradım ya bunları, geçin dedim ya diyor. Manyak herif polise, sen alsan da ben almam diyor, polis de sen kim oluyorsun be diye kükrüyor. Olay böylece tatlıya bağlanıyor. Tek yıldızlı içimizi soğutuyor. Haberci arkadaşların kameraları da stada girebildi bu arada.
Bu arada azar azar bizim taraftar da kapıda birikmeye başlamış, benim tartışmama şahit olmuşlardı. Harbi Adanalı olan bu abi ve kardeşlerim tişörtümün fotoğrafını çekip tarikat hatırası alalım dediler. Eğer psiko eleman bu adamlarla tartışmaya girseydi sağlam dişi kalmazdı. Allah manyağın yüzüne baktı.
Polis, özel güvenlik, saha görevlileri... Hepsi sakinliğimiz için beni ve eşimi tebrik etti. Arıza çıkartacak zaman var, çıkartmayacak zaman var. Şimdi sakinlik zamanı.
Uğrunda İlluminatici de olduk Adana Demir’im. Tarikat için başvuruları kabul ediyorum. Ne de olsa temsilcisiyim, kafaya koydum liderliğe de oynayacağım. Bir yandan baktığında heyecan verici, böyle masonlar, tapınakçılar, Da Vinci falan. Ayağını denk al Vatikan, sıra sana da gelecek…
Alem böyle kardeşlik görmedi
Yorumlar
An-ka-ra Tay-fa-sı-yız
Ama Mustafa Kaptan, artık açık konuşayım bu kutsal kase stadyumlarda değil gibime geliyo benim. Valla bir kase için helak olduk deplasman yollarında, gel vazgeçelim bu illuminati işinden, akıl karı değil artık inan.
Bak en son Karabük deplasman tribününün helasında bulduk zannettik kaseyi hatırlarsın, cümleten sevindik hatta, yumak olduk oracıkta... Sonra "Gençler ben ta Adana'dan geldim az yol verin" diyen bir dayı, "Dayı dur kutsal olabilir o" demeye kalmadan taharetlendiydi kaseyle...Kutsallığı da kalmadıydı...
Hep hüzün, acı ve keder yemin ederim...
dediğin mevzuyu araştırdım. Da Vinci üstad el yazmalarında Catalunya namlı bir yörede yer alan bir kasabadan ve o kasabanın meydanlık bir yerindeki panayır yerinden bahseder. bu meydanlık alanın iki ucunda aralarına fileler gerilmiş ve dikdörtgen şeklinde çakılmış kalaslar varmış. sanırım kutsal kasemiz bu kadim şehirde bulunan bu meydanlık alanda. tabii o zamanlar oralar hep bağ-bahçeymiş, dutlukmuş. şimdi allah bilir ne diktiler oralara?
kutsal kase işte orada kardeşim, gidip onu almamızı bekliyor. bunca kardeşin tek dileği var: "Rambla pa'qui rambla pa'llá esa es la rumba de..."
http://youtu.be/tPyzwwgZ4nE
Doğan
mavisimsekler.com
manisada yine denk geliriz sanıyorum sizinle. görüşmek üzere :)
Beyaz'ın bi tipi vardı tuhaf şeylerden anlam cıkarır sonrada anladın sen onu anladın derdi. Ama hep bit yeniği arama çalışması halindeydi. Etrafta okadar çok anlam cıkarması heveslisi varken Adam uzak yoldan ne diye geldi arkadaş buralara sorusunun anlamını görememiş Secrutiler:D:D
Abicim geçmiş olsun...
Yazmaya , Yollara , Sabıra devam
(Şanlıurfa'dan Balkesli Seçkin Öğretmen)
Size de tebrikler, nihayet kırdınız şeytanın bacağını. Biz seneye Balıkesir deplasmanı yapmasak olur mu? :)
Görüşmek üzere...
fotoğraf makinelerini kulüp müdürü mustafa türk'ün yardımları ile içeriye aldık. sağolsun emniyet müdür muavinini aradı ve ismimizi güvenlik görevlisine vererek içeriye alabileceğimizi söyledi ama eleman hala emniyet müdür muavini geldin bilmem ne imzalasın öyle sokarım içeri gibisinden birşeyler söyledi :)
2 dakika sonra gelen 3 yıldızlı bir abiden fırçayı yiyince aklı başına geldi. sonra köşeye çekildi keşke grubuda o arasaydı da güzelinden bir sopa yeseydi fazlasıyla haketmişti çünkü :)