Ana içeriğe atla

Tarikat!

Maçı anlatmayacağım. Başka bir konu var, onu yazayım da tarihe not düşülsün, sonra unutuyorum. O anlarda çok yakalayamadık ama baya matrak bir şeydi aslında. Sonradan çok güldük.

Maç öncesi rutin kontrollerdeyiz. Önce polisler üstümüzü aradı, pankartlara baktılar. Resimlerde üstümdeki tişörtü görmüşsünüzdür, İstanbul Tayfası’ndaki kardeşlerin ön ayak oldukları bir çalışma. Gayet güzel baskısı ve şekliyle çok sevdiğim bir tişörttür. Elimde de bu şeklin bayrak hali, İbrahim İlya kardeşimin ve mavilacivert.com’un şahane marifeti…

O tişört...

Bayrak poşetin içinde. Polis bu ne diyor, açıyorum göğsümü, işte bu şeklin bayrak halidir diyorum. Açar mısın diyorlar, tabii diyerek bayrağı eşimle birlikte açıyoruz. Dev gibi bayrak, deniz gibi dalgalanıyor elimizde. Tek yıldızlı komiser üstünde durmuyor, tamam geçin diyor. Yıkıla Yıkıla, Gurbette Demir Gibiyiz, bayrağımız kontrolden geçti. Her şey yolunda…

Şimdi biz polisi atlattık ya, gerisi hava cıva diyoruz. Nereden bilelim özel güvenlikte bugün manyaklar matinesiymiş, normal insanların arasına psikopatın birisi sızmış… Eleman Rıdvan Tunç kardeşimin ve mavisimsekler.com sitesinden bir arkadaşın kameralarını içeri almamak için direniyor. Etraf daha kalabalık değil, grup daha intikal etmemiş. Biz de elimizdekilerle kapıya yaklaşıyoruz. Onların tartışması durulur gibi oluyor. Elemana yaklaşıyorum, üstümü aratıp stada gireceğim. Bu arada pankartları alamayız içeri diyor. Neden diyoruz. Bir gün önceden getirip stada girmeniz ve asmanız gerekir diyor. Biz Ankara’dan geldik, bir gün önce nasıl gelelim, daha bunun Adana’dan gelenleri var, böyle uygulama mı olur diyoruz. Bu sefer ne yazıyor pankartlarda diyor. Açıyoruz pankartları. Heyecanlı heyecanlı ve seri şekilde konuşan, hafif uzun boylu, benden yapılı bir tip. Konuşması kibar, ağzını açtığında kurallardan kaidelerden bahsediyor. Bunun imkanı yok diyoruz, böyle bir uygulamanın pratik uygulanabilirliği yok. Kameralar konusunda neye karar veriliyor hatırlamıyorum ama arkadaşlar beklemeye geçiyorlar. Bizim pankartlar için de gerilim hafiften tırmanırken çok ilginç bir şey oluyor. Hayatımda ilk defa belki de son defa karşılaşacağım bir şey.

Eleman benim elimdekini daha görmemiş. Sende ne var diyor, bayrak diyorum. Ne var bayrağın üstünde”, “işte bu var” ve tayfa polarımın önünü açıyorum. Zaten az önce polise de göstermiştim. Bu şekilden var diyorum. Eleman bakıyor, seni bu şekilde içeri almam diyor. Nasıl diyorum. Almam, sen bu şeklin ne olduğunu biliyor musun diyor? Lan şekle bakıyorum yukarıdan, işte diyorum, tren var, bunlar kanat, 1940 var, sanırım bunlar da defne dalı, takımın adı… derken içimden “eyvah, kırmızı yıldıza kafayı taktı, sol öğeler var diye gıcıklık yapacak” diyorum. Adam sözümü bitirmeme izin vermiyor. Konuşuyor:


-Tarikat sembolü bu. Alamam seni içeri. Tahrik unsuru var. İçerde birileri bundan tahrik olurlarsa, olay çıkarsa bizi topa dikerler, bunu biliyor musun?

-Ne tarikatı, ne sembolü?

-Sen bilmiyorsun bu amblemin anlamını

-Yav işte takım, Demirspor…

-Hayır, illuminati sembolü!

-Ney!!

-İlluminati. Ben seni bu tişörtle içeri almam.

-Sen ne diyorsun?

-Ben üniversite mezunuyum, çok iyi bilirim bu işleri. (burada omzuma bir iki pıt pıt vuruyor)

-Bakele, ben iki üniversite bitirdim. Saçmalama! (ufaktan şafak atıyor bende)


Tanıdık geldi mi?

Nutkum tutuluyor, dilim kesiliyor. Yani bir milyon tane şey duymayı beklerken, illuminati! Vay anasını be! Etrafımda ne kadar insan varsa, eşim, diğer özel güvenlikler, Adana’dan gelen emniyet, diğer taraftarlar, stad görevlisi bir amca… herkes bana sakin ol, sakin ol diyor. Ben o kadar şaşkınım ki. Bu manyak eleman herkesi sindirmiş. Kimse de “lan manyaklaşma” diyemiyor. Ağzını açtığı zaman kitaptan, kuraldan konuşuyor. Yanına da üniversite mezuniyetini eklemiş. Ne diyeyim ki ben buna.

Aslında olay aşırı komik ama playoffa kalma maçı, stresliyiz, hafif yorgunluk var, yani herif gerdikçe geriyor. Herkes bana sakin ol diyor. Bir kenara geçip beklemeye başlıyoruz. Görevli polis gelecek, o karar verecek. Bürokrasi forever. Olsun, polis de olsa mantıklı bir adam gelme ihtimali var. Nitekim bize eşlik eden sivil sakin ve mantıklıydı. Ben ısrarla sorun çıkmasın diye çabaladığımızı söylüyorum.

Samsun emniyetinden bir sivil polis geliyor. Bizim manyak eleman ona anlatmaya başlıyor, bla bla… Benim göğsümdeki logoya dokunuyor, elini itiyorum, indir elini bana dokunamazsın diyorum. Bana izah edeceğini söylüyor. Seni dinlemiyorum, senle konuşmuyorum diyorum, gözümü yumuyorum, ağzımı fermuarlama işareti yapıyorum, ifrit oluyor. Polis pankartlarda ve tişörtte sorun olmadığını söylüyor. Bayrak işini başka bir polise soracak. Tişört konusunda olur mu öyle şey diyor, bu tişört yüzünden içeri almama gibi bir durum olamaz. Bayrak için diğer polis geliyor, az önceki yek yıldızlı komiser. Bu abimiz ben aradım ya bunları, geçin dedim ya diyor. Manyak herif polise, sen alsan da ben almam diyor, polis de sen kim oluyorsun be diye kükrüyor. Olay böylece tatlıya bağlanıyor. Tek yıldızlı içimizi soğutuyor. Haberci arkadaşların kameraları da stada girebildi bu arada.

Bu arada azar azar bizim taraftar da kapıda birikmeye başlamış, benim tartışmama şahit olmuşlardı. Harbi Adanalı olan bu abi ve kardeşlerim tişörtümün fotoğrafını çekip tarikat hatırası alalım dediler. Eğer psiko eleman bu adamlarla tartışmaya girseydi sağlam dişi kalmazdı. Allah manyağın yüzüne baktı.

Polis, özel güvenlik, saha görevlileri... Hepsi sakinliğimiz için beni ve eşimi tebrik etti. Arıza çıkartacak zaman var, çıkartmayacak zaman var. Şimdi sakinlik zamanı.

Uğrunda İlluminatici de olduk Adana Demir’im. Tarikat için başvuruları kabul ediyorum. Ne de olsa temsilcisiyim, kafaya koydum liderliğe de oynayacağım. Bir yandan baktığında heyecan verici, böyle masonlar, tapınakçılar, Da Vinci falan. Ayağını denk al Vatikan, sıra sana da gelecek…


Alem böyle kardeşlik görmedi


Yorumlar

yavuzy dedi ki…
Bu kadar dışarıya kapalı olursanız tarikatlaşırsınız tabii, polis bile anlamış sizin ne olduğunuzu! Pis tarikatçılar, sembolcüler, ikinci yeniciler sizi! :)
Onur BİÇER dedi ki…
Biz ikinci yeni değil yedi hececiyiz

An-ka-ra Tay-fa-sı-yız
Semih Samyürek dedi ki…
O değil de bu tişörtü temin etme şansımız var mı hocam? =)
vertumnus dedi ki…
Adana, Ankara, Çanakkale, Bursa, Akçaabat, Konya, Afyon, Kartal, Pendik, Kütahya, Samsun ve ilk anda aklıma gelmeyen daha bir sürü yer...Hepsinde Ankara Tayfası, hepsinde tek ses, tek yürek... Hepsinde gönlümüzü, ruhumuzu koyduk bu işe

Ama Mustafa Kaptan, artık açık konuşayım bu kutsal kase stadyumlarda değil gibime geliyo benim. Valla bir kase için helak olduk deplasman yollarında, gel vazgeçelim bu illuminati işinden, akıl karı değil artık inan.

Bak en son Karabük deplasman tribününün helasında bulduk zannettik kaseyi hatırlarsın, cümleten sevindik hatta, yumak olduk oracıkta... Sonra "Gençler ben ta Adana'dan geldim az yol verin" diyen bir dayı, "Dayı dur kutsal olabilir o" demeye kalmadan taharetlendiydi kaseyle...Kutsallığı da kalmadıydı...

Hep hüzün, acı ve keder yemin ederim...
mustava dedi ki…
vertumnus kardeşim, hatırladığım kadarıyla o maçta küfürleriyle bizim ve ailelerimizin kasesini hedef alan katoliklere iyi direnmiştik. bizim kase sağlam kaldı çok şükür, ama bu işin rövanşı var, onların kasesine iyi davranmayı düşünmüyorum kardeşim... :)

dediğin mevzuyu araştırdım. Da Vinci üstad el yazmalarında Catalunya namlı bir yörede yer alan bir kasabadan ve o kasabanın meydanlık bir yerindeki panayır yerinden bahseder. bu meydanlık alanın iki ucunda aralarına fileler gerilmiş ve dikdörtgen şeklinde çakılmış kalaslar varmış. sanırım kutsal kasemiz bu kadim şehirde bulunan bu meydanlık alanda. tabii o zamanlar oralar hep bağ-bahçeymiş, dutlukmuş. şimdi allah bilir ne diktiler oralara?

kutsal kase işte orada kardeşim, gidip onu almamızı bekliyor. bunca kardeşin tek dileği var: "Rambla pa'qui rambla pa'llá esa es la rumba de..."
yavuzy dedi ki…
Semih Bey, tshirtleri biz yaptırmadık; bildiğim kadarıyla gelen talebe göre sayılı olarak üretildi, ellerinde olmayabilir ama yine de tebevolimo.blogspot.com üzerinden İstanbul'daki arkadaşlara ulaşabilirsiniz.
Mavi Şimşekler dedi ki…
Merhaba sevgili dostum, o an içinde bulunduğumuz karmaşada kendimi tanıtmayı unutmuşum. ama o hergeleyi kayda almıştım :) hatırlayıp ve gülmek için...

http://youtu.be/tPyzwwgZ4nE



Doğan
mavisimsekler.com
mustava dedi ki…
hahaha! evet ya, dingil arkadaşımız bu! teşekkürler...

manisada yine denk geliriz sanıyorum sizinle. görüşmek üzere :)
SECKOW dedi ki…
S.aleyküm. Tribünleri uzaktan blogları sürekli okuyan bi kardeşin olarak... Söylemeden edemicem abi. Muhahahaaaa...

Beyaz'ın bi tipi vardı tuhaf şeylerden anlam cıkarır sonrada anladın sen onu anladın derdi. Ama hep bit yeniği arama çalışması halindeydi. Etrafta okadar çok anlam cıkarması heveslisi varken Adam uzak yoldan ne diye geldi arkadaş buralara sorusunun anlamını görememiş Secrutiler:D:D

Abicim geçmiş olsun...
Yazmaya , Yollara , Sabıra devam

(Şanlıurfa'dan Balkesli Seçkin Öğretmen)
mustava dedi ki…
Eyvallah öğretmenim, teşekkürler yorumun için. Daha neler göreceğiz bakalım yollarda :)

Size de tebrikler, nihayet kırdınız şeytanın bacağını. Biz seneye Balıkesir deplasmanı yapmasak olur mu? :)

Görüşmek üzere...

Unknown dedi ki…
polisimizin ruh halini göstermesi açısından hani derler ya trajikkomik yazık gerçekten bu adamlar müdahale ediyor toplumsal olaylara.
Alpaslan KUŞVURAN dedi ki…
Her işte hayır vardır demişler. İyi ki gidememişim maça çünkü o adama dalma ihtimalim maçın stresi ve yorgunluğun verdiği sinir sistemi zayıflaması ile en az %90-95'ti...:)
Flankes dedi ki…
normalde bu tür uygulamaları polis abilerden görürdük. ancak bu sefer bi özel güvenlikten görmek epey şaşırttı beni.
fotoğraf makinelerini kulüp müdürü mustafa türk'ün yardımları ile içeriye aldık. sağolsun emniyet müdür muavinini aradı ve ismimizi güvenlik görevlisine vererek içeriye alabileceğimizi söyledi ama eleman hala emniyet müdür muavini geldin bilmem ne imzalasın öyle sokarım içeri gibisinden birşeyler söyledi :)
2 dakika sonra gelen 3 yıldızlı bir abiden fırçayı yiyince aklı başına geldi. sonra köşeye çekildi keşke grubuda o arasaydı da güzelinden bir sopa yeseydi fazlasıyla haketmişti çünkü :)

Bu blogdaki popüler yayınlar

Ben Bunu Hak Ettim...

Bugüne kadar yazdığım en zor yazılardan biri bu.  Yanımda küçücük iki çocuk vardı maçta, sevdim onları öptüm. Hatta babası yorulmuştu da aldım onu omzuma maçı bir süre birlikte izledik. O esnada çocuğun nasıl heyecanlandığını gördüm. Bacakları kasılıyordu, boynumun sıkıştığını hissettim. Sonra bağırdı ve akabinde ellerini vücudunu titreme alacak kadar sıktı. Bu çocuk sanırım 4,5-5 yaşlarındaydı. Tam benim kızımın yaşlarında. İşte o anda aslında anlamalıydım hak ettiğimi bu belayı. Çünkü ben de çocuklarımı bu acıya götürüyorum. Onlar acıya doğru yürürken, ben her Demirspor deyişlerinde mutlu oluyorum. Her mavi-lacivert deyişlerinde mutlu oluyorum. Onlar da bana başarı videosu gönderiyorlar.   Ben böyle bir babayım işte. Çocuklarının bu tür videolarına bakıp, duygulanan mutlu olan bir babayım. Onlara mavili, armalı kıyafetler alıp ellerimle uçuruma götüren bir babayım. Tabi ki Allah belamı verecek.  Kendi isteğim dışında görev yerim değiştirildi. Ailem paramparça oldu. Ta

NE OLDU SİZE?

En sonda söyleyeceğimi en başta söyleyeyim. Bu bir tribün yazısıdır. Tribünlere yazılmıştır. Demirspor tribünlerine.  Sasa Polyester Sanayi A.Ş.  Baştuğ Metalürji San. A.Ş.  Beyteks Tekstil San. Tic. A.Ş.  Elita Gıda San. Tic. A.Ş.  Abdioğulları Plastik Ambalaj San. A.Ş.  Dioki Petrokimya San. A.Ş.  Güney Çelik Hasır ve Demir Mamulleri San. Tic. A.Ş. Bu şirketler ISO kayıtlarına göre Türkiye’nin en büyük 300 firması içinde Adana’da faaliyet göstermekte olanlar.  Bu şirketlerden bir tane forma reklamı aldık mı?  Stad sponsorluğu?  Ne bileyim altyapı desteği?  Kim takımı fonluyor?  Murat Sancak ve ilişkili şirketleri, çevresi vesilesi ile kulübe kazandırdığı sponsorlar.  Adana bu, Demirspor bu. Bunu unutmamak gerekir. Ben Murat Sancak’ı bir başkan, bir ağabey olarak çok seviyorum ve çok takdir ediyorum. Kulübümüz üzerindeki emeklerini asla yok sayamam. Benim diyen Adanalıdan, benim diyen Demirsporludan daha fazla katkısı var kulübe.  Bugün dünya yıldızı futbolcu alırız almayız ama bekley

Adana Demirspor: 4 - Beşiktaş: 2

 Adana Demirspor varsa umut vardır. 3. kalecisi, yedek oyuncusu, sahası, tribünü fark etmez; Demirsporlu devam eder! Bugün 4-0'a getirdiğimiz maçtan iki farklı galip ayrıldık. İç sahadaki kayıpsız gidişat devam etti. 3. haftanın erteleme maçında, öncesinde hafta sonunun kaleci ve kırmız kart krizlerinin damga vurduğu, maç içinde ilk golü atan Belhanda'nın da fenalaşıp oyuna devam edemediği, 2008'li yedek kaleci, 2005'li yedek oyuncularla kadroyu tamamladığımız günde yine skor üretmeyi bildik; yediğimizden fazlasını attık. İşte kazanmanın yolu bu! Belhanda, Niang, Emre Akbaba ve Yusuf Erdoğan'la fileleri sarstık. Niang'ın dördüncü, Yusuf Erdoğan'ın üçüncü golleri oldu. Bu lige damga vuracağımızı biliyorduk; öyle olmaya devam ediyor.