Ana içeriğe atla

İki Ayaklı Maç Olduğunu Unutmayalım

Yarınki Manisaspor maçı, bundan önceki play-off maçlarından farklı bir duruma sahip. Daha öncekilerde her şey tek maçta belirlenirken, şimdi iki ayaklı bir sürece çıkıyoruz. Ne ilk maç ne ikinci maç tek başına önemli; ikisini birlikte düşünmeliyiz.

Uzun süredir böyle çift maçlı eleminasyona girmemiştik; en son Gençlerbirliği ile oynadığımız çeyrek final maçı bu şekildeydi. Kendi sahamızda 1-0 kaybedince her şey bitti sanmıştık ama ikinci maçta durumu 2-1 öne geçtiğimizde işler birden değişti; skor 2-2 olana dek.

Aynı şekilde ilk maçtaki bir yenilgi her şeyin sonu olmayacak. Şimdi durum daha ciddi. İki maça da aynı ciddiyetle çıkmak gerekli. Bu saatten sonra teknik taktikten daha çok, disiplin ve maçı isteme gibi kavramlar daha önemli gibi görünüyor. Sezon boyu bir iki maç hariç hemen hemen aynı şekilde sahaya çıktık. Yarın da aynı dar kadro, elinden geleni yapacak. Kimin oynadığı, hangi dizilişle oynadığımız o kadar da önemli değil. Sahaya çıkan tüm futbolcuların aynı şekilde mücadele etmesi gerekli. Sezon boyu futbolcuların isteği, bizi bu noktaya getirdi; şimdi "biraz daha gayret" isteğimizi yinelemek gerekli.

Çok gol atan ve çok gol yiyen bir takımız. Büyük ihtimalle bu iki maç için de geçerli olacak, yine gol atıp gol yiyeceğiz ama iki maç sonunda bizim daha çok atmış olmamız yetecek.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Nesrin'in Hikayesi : "15 Saat 47 Dakika…Ve Toprak…"

Ön-Not: Nesrin Olgun Aslan’ın hikayesini yazmaya başladığımda kimi zaman soğuk bir suyun ve karanlığın içinde, kimi zaman sonunda varabildiğim bir kıyıda hissettim kendimi. Yazmaya devam ederken önce zor tutuyordum gözyaşlarımı, bir noktadan sonra akmaya başladı hepsi. Yazımı, ağlayarak bitirebildim ancak…Kendisinin web sitesinden (http://www.nesrinolgun.com) ve dönemin Hürriyet Londra Temsilcisi Faruk Zapçı’nın anılarından yararlandım, teşekkürlerimi sunuyorum…Çok uzatmadan, Nesrin’in Hikayesi’ne başlıyorum… 1964 Adana Yüzme havuzunun kenarında 7 yaşında kara kuru bir kız çocuğu duruyor. Havuzun içinde Adana Demirspor Kulübü yüzücüleri. Erkekler çoğunlukta. Küçük kız etrafına bakıyor. Sadece 4 kız çocuğu var. Nesrin, Adana Demirspor’un 4 kızından biri oluyor o gün…Giriyor havuza. 1973 – 1975 Adana Nesrin, 16 yaşında. Yüzüyor. 7 yaşında girdiği havuzdan, kısa mesafede 100’e yakın madalya ve şilt çıkartıyor. Kışları masa tenisi oynuyor, Türkiye 2.liği, Türkiye 3.lüğü var. 17 yaşında mar...

Ben Bunu Hak Ettim...

Bugüne kadar yazdığım en zor yazılardan biri bu.  Yanımda küçücük iki çocuk vardı maçta, sevdim onları öptüm. Hatta babası yorulmuştu da aldım onu omzuma maçı bir süre birlikte izledik. O esnada çocuğun nasıl heyecanlandığını gördüm. Bacakları kasılıyordu, boynumun sıkıştığını hissettim. Sonra bağırdı ve akabinde ellerini vücudunu titreme alacak kadar sıktı. Bu çocuk sanırım 4,5-5 yaşlarındaydı. Tam benim kızımın yaşlarında. İşte o anda aslında anlamalıydım hak ettiğimi bu belayı. Çünkü ben de çocuklarımı bu acıya götürüyorum. Onlar acıya doğru yürürken, ben her Demirspor deyişlerinde mutlu oluyorum. Her mavi-lacivert deyişlerinde mutlu oluyorum. Onlar da bana başarı videosu gönderiyorlar.   Ben böyle bir babayım işte. Çocuklarının bu tür videolarına bakıp, duygulanan mutlu olan bir babayım. Onlara mavili, armalı kıyafetler alıp ellerimle uçuruma götüren bir babayım. Tabi ki Allah belamı verecek.  Kendi isteğim dışında görev yerim değiştirildi. Ailem param...

Demirspor Taraftarı Ayakta

 Adana Demirspor taraftarı, kendisini küme düşürmekle tehdit eden eski Başkanlarına karşı yaptığı açıklamalarla tavrını gösterdi. Umut Düşkün'ün başlattığı açıklama silsilesi, Şimşekler Grubu 'nun diğer liderleri, Ankara Tayfası , İzmir Tayfası ve diğer oluşumların net tavırları ile güçlendi. Ortak ses, kimse Demirspor'dan üstün değildir ve Demirspor tribünüyle vardır şeklindeydi. Yıllardır alt liglerde mücadele etmiş bir camiaya bu tehdit sökmedi.