Ana içeriğe atla

Trabzon

Sene başında Türkiye Cumhuriyeti (evet varken kıymetini bilmediğimiz “T.C.” oluyor bu) haritasını açıp baktığımda “yahu şu Rize ve Trabzon deplasmanları ne güzel görünüyor gözüme” dediğim olmuştur. Oralara daha önce hiç gitmemiş olmak da gezgin ruhumu coşturan bir neden.

Timur, Abdullah, Nazife ve ben maçtan bir gün önce gidip aç ruhumuzu doyurmaya karar verdik. Karnımızın da böyle doyacağını bilebilir miydik? Sanmıyorum. Yöresel kahvaltılıklardan olan muhlama ve kuyumak tam puan aldı. Domates salçalı, soğanlı kavrulmuş patates de neydi öyle? Ya Çayeli’nin kendine özgü pişirme tekniğiyle lokum kıvamına getirdiği meşhur İspir fasulyesi… Tamam, bunlar yediklerimizin çok küçük bir kısmı. Dahası da var ama “yediğin içtiğin senin olsun, gördüklerini anlat” diyen ataların çocuklarıyız. Neler gördük? Uzungöl’ün kartpostal tadındaki güzelliğini; Sümela Manastırı’nın ‘imkansız’ kelimesini derdest edişini; Rize, Trabzon, Akçaabat sahillerinde durup izlediğimiz Karadeniz’in tesadüfi olarak sakin, kıpırtısız duruşunu; gemileri, takaları, martıları, birden bire başlayan ve yükseliveren dağları, bu dağlarda bin bir emekle yetiştirilen fındığı, hele ki çayı… Gördük ve akıllarımıza şunu not ettik: Gidilip görülmesi gereken yerler buralar, henüz yaşıyorken ve fırsat yaratabiliyorsa insan. Artvin ve devamında Batum, aklımızda kaldı. Ama zaten bize bir daha gelmek için bir bahane lazımdı.

Demirspor bu sene bizi ilçe takımlarından kurtardı diye sevinenlere uyarı: 1461 Trabzon maçlarını Akçaabat’ta oynuyor! Karadeniz’in bu bölümünde şehir merkezleri ilçelerle, ilçeler köylerle iç içe geçtiğinden bir anda kendinizi Gürcistan sınırında bulma ihtimaliniz yüksek. “Nasıl geçti habersiz” diye mırıldanabilirsiniz, ya da benim gibi sürekli olarak “Çayeli’nden öteye”, “Maçka yolları taşlı” ya da “ha bu Rizeli uşak, inan sensiz yaşar mı?” gibi eserleri terennüm edebilirsiniz.

İlçe stadı diyordum. Akçaabat Fatih stadyumu, UEFA kriterlerine sahip bir stadyummuş, Tayfa’dan Aras Tatar’ın yalancısıyım. O da atlamış otobüse gelmiş. Biz çok erken tarihte uçak bileti almıştık. Başka işler çıkarsa gidemeyiz, en kötü paramız yanar demiştik. Paramız yanmadı çok şükür. Aras stadyum hakkında böyle söyleyince daha bir alıcı gözle inceledim etrafı. Böyle kutu gibi, sahaya yakın, ferah bir yapı. Kapasitesi az, zemini düzgün, memleketin yağmur gerçeğinin gereği olarak dört tribününün üstü kapalı. Sempatik geldi bana. Özellikle ikinci yarı rakip takımın kalecisi Fatih dibime kadar gelince kendi maç ritüelimi yapma fırsatım oldu: “Fatiiiih, yiyiecen gardaş, rahat ol, anlaştığımız gibi Fatiiih!”

Sağolsun beni yanıltmadı ve biz pozisyon vermeden maçı tamamladık. Oyunu analiz etme şansım yok, kale arkasından hemen hemen hiçbir şey anlaşılmıyor. Yalnız çıplak gözle bu kadar yakından izlediğim Demirspor gözüme çok ağır göründü. Sağ kanatta Ufukhan ilk yarı çok bocaladı, karşısında çok pırpır iki kanat oyuncusu vardı. İyi niyetli, her şeyinin ortaya koyan bir adam Ufukhan. İkinci yarı toparladı sanıyorum. Burak Keskin’in çabukluğu ortayı toparlıyor, diğer Burak’ın ağırlığını kapatıyor. Roger ve Hüseyin Çimşir oldukça kalıplı, ağır ancak bilekleri yumuşak adamlar. Topu oyuna hiç süslemeden aktarıyorlar. Roger sakin sessiz işini yapıyor. Oyun zekasının iyi olduğunu düşünüyorum. Sezon başında Çimşir’i bu denli sahipleneceğimi söyleseler …. derdim. Boşluğu tahmin ettiğiniz şekilde doldurun. Kerem ilk yarı ileri hiç çıkmadı neredeyse. Hocanın talimatı bu şekilde olabilir. Biz bir şekilde gol buluyoruz, o bakımdan yememek önemliydi. Bunu özellikle bu deplasmanda başarmak mutluluk verici.

Kazandık. Galip gelmenin, güzel bir tatil yapmanın sevinci, rahatlığı kaslarımızı gevşetti. İşi abartıp Akçaabat’ın en sosyetik mekanlarından birisinde köfte yemeyi kendimize hak gördük. İçeri girdiğimizde hazır bekleyen U masa bizde ilk başta bir şüphe uyandırmadı. Abdullah biraz işkillenmiş, garsona masanın esrarını sormuş. Haberi gülümseyerek verdi bize: Demirspor gelecek yemeğe! Az önce sahada alkışladığımız ekiple (gerçi bir kısmı izin alıp ayrılmıştı) yan yana yemek de nasip oldu, teşekkürler Allah’ım. Biz bu kadar mutlu olmak için ne yaptık? Ya da ne yapmamız lazım bundan sonrası için. Demirspor’u böyle sevmeye devam etmemiz yeterli mi?

Güle eğlene geldik, aynı şekilde döndük. Hayallerimizde fikstür çekildikten sonra deplasman ihtimallerini değerlendirmek için masaya açtığımız bir Avrupa haritası olduğu halde Ankara’ya vardık…

Yorumlar

yavuzy dedi ki…
Uzak deplasman gibisi yok! En güzel günlerini demek bensiz yaşadın ya da en güzel muhlamanı demek bensiz yedin Mustava Bey. :) Akçaabat Stadı, Sebat'ın Süper Lig maçlarına ev sahipliği yapıyordu bir ara. UEFA kriterleri çok esnetilmiş olabilir... :)

Bu blogdaki popüler yayınlar

Ben Bunu Hak Ettim...

Bugüne kadar yazdığım en zor yazılardan biri bu.  Yanımda küçücük iki çocuk vardı maçta, sevdim onları öptüm. Hatta babası yorulmuştu da aldım onu omzuma maçı bir süre birlikte izledik. O esnada çocuğun nasıl heyecanlandığını gördüm. Bacakları kasılıyordu, boynumun sıkıştığını hissettim. Sonra bağırdı ve akabinde ellerini vücudunu titreme alacak kadar sıktı. Bu çocuk sanırım 4,5-5 yaşlarındaydı. Tam benim kızımın yaşlarında. İşte o anda aslında anlamalıydım hak ettiğimi bu belayı. Çünkü ben de çocuklarımı bu acıya götürüyorum. Onlar acıya doğru yürürken, ben her Demirspor deyişlerinde mutlu oluyorum. Her mavi-lacivert deyişlerinde mutlu oluyorum. Onlar da bana başarı videosu gönderiyorlar.   Ben böyle bir babayım işte. Çocuklarının bu tür videolarına bakıp, duygulanan mutlu olan bir babayım. Onlara mavili, armalı kıyafetler alıp ellerimle uçuruma götüren bir babayım. Tabi ki Allah belamı verecek.  Kendi isteğim dışında görev yerim değiştirildi. Ailem paramparça oldu. Ta

NE OLDU SİZE?

En sonda söyleyeceğimi en başta söyleyeyim. Bu bir tribün yazısıdır. Tribünlere yazılmıştır. Demirspor tribünlerine.  Sasa Polyester Sanayi A.Ş.  Baştuğ Metalürji San. A.Ş.  Beyteks Tekstil San. Tic. A.Ş.  Elita Gıda San. Tic. A.Ş.  Abdioğulları Plastik Ambalaj San. A.Ş.  Dioki Petrokimya San. A.Ş.  Güney Çelik Hasır ve Demir Mamulleri San. Tic. A.Ş. Bu şirketler ISO kayıtlarına göre Türkiye’nin en büyük 300 firması içinde Adana’da faaliyet göstermekte olanlar.  Bu şirketlerden bir tane forma reklamı aldık mı?  Stad sponsorluğu?  Ne bileyim altyapı desteği?  Kim takımı fonluyor?  Murat Sancak ve ilişkili şirketleri, çevresi vesilesi ile kulübe kazandırdığı sponsorlar.  Adana bu, Demirspor bu. Bunu unutmamak gerekir. Ben Murat Sancak’ı bir başkan, bir ağabey olarak çok seviyorum ve çok takdir ediyorum. Kulübümüz üzerindeki emeklerini asla yok sayamam. Benim diyen Adanalıdan, benim diyen Demirsporludan daha fazla katkısı var kulübe.  Bugün dünya yıldızı futbolcu alırız almayız ama bekley

Adana Demirspor: 4 - Beşiktaş: 2

 Adana Demirspor varsa umut vardır. 3. kalecisi, yedek oyuncusu, sahası, tribünü fark etmez; Demirsporlu devam eder! Bugün 4-0'a getirdiğimiz maçtan iki farklı galip ayrıldık. İç sahadaki kayıpsız gidişat devam etti. 3. haftanın erteleme maçında, öncesinde hafta sonunun kaleci ve kırmız kart krizlerinin damga vurduğu, maç içinde ilk golü atan Belhanda'nın da fenalaşıp oyuna devam edemediği, 2008'li yedek kaleci, 2005'li yedek oyuncularla kadroyu tamamladığımız günde yine skor üretmeyi bildik; yediğimizden fazlasını attık. İşte kazanmanın yolu bu! Belhanda, Niang, Emre Akbaba ve Yusuf Erdoğan'la fileleri sarstık. Niang'ın dördüncü, Yusuf Erdoğan'ın üçüncü golleri oldu. Bu lige damga vuracağımızı biliyorduk; öyle olmaya devam ediyor.