Bu hafta 46 gol yiyen Ankaragücü ile 40 yiyen Adana Demirspor karşılaşıyor. Ligin en çok yiyen iki takımı... Biri geçen yıl şampiyon olan kadrosunu bozma eğilimine girmiş, defans hattını yeniden kurmuş bir takım diğeri ise transfer yasağı nedeniyle gençlerini sahada kullanan bir takım. Çıkış noktası farklı iki takımın ulaştığı nokta hemen hemen aynı. İlk 5 hafta zaten onlarla sıralamada da yan yanaydık. Sonrasındaki 5 hafta aramızdaki farkı açtı. Bugün gelinen noktada aramızdaki 16 puan farka rağmen, yenen gollerde bu kadar yakın olmamız manidar...
Bugüne kadar yazdığım en zor yazılardan biri bu. Yanımda küçücük iki çocuk vardı maçta, sevdim onları öptüm. Hatta babası yorulmuştu da aldım onu omzuma maçı bir süre birlikte izledik. O esnada çocuğun nasıl heyecanlandığını gördüm. Bacakları kasılıyordu, boynumun sıkıştığını hissettim. Sonra bağırdı ve akabinde ellerini vücudunu titreme alacak kadar sıktı. Bu çocuk sanırım 4,5-5 yaşlarındaydı. Tam benim kızımın yaşlarında. İşte o anda aslında anlamalıydım hak ettiğimi bu belayı. Çünkü ben de çocuklarımı bu acıya götürüyorum. Onlar acıya doğru yürürken, ben her Demirspor deyişlerinde mutlu oluyorum. Her mavi-lacivert deyişlerinde mutlu oluyorum. Onlar da bana başarı videosu gönderiyorlar. Ben böyle bir babayım işte. Çocuklarının bu tür videolarına bakıp, duygulanan mutlu olan bir babayım. Onlara mavili, armalı kıyafetler alıp ellerimle uçuruma götüren bir babayım. Tabi ki Allah belamı verecek. Kendi isteğim dışında görev yerim değiştirildi. Ailem paramparça oldu. Ta
Yorumlar