Ana içeriğe atla

Kerem Can Akyüz

Geçen hafta Onur Biçer, maç yazısına yaptığı yorumda Kerem Can'ın  da ayrı bir yazıyı hak ettiğini hatırlatmıştı; bugünkü golüyle bu yazı zorunlu oldu... (Aslında çok gol atan bir oyuncu da değil, bizde geçen yıl gol atamamıştı, daha önce Telekom formasıyla bir golü var)

Heme hatırlatalım ve hatırlayalım; futbolculara güvenmeyi, onlara samimi duygular beslemeyi bilmeyen, buna alışık olmayan, çünkü bunu yaptığı için hep hayalkırıklığına oynamış bir taraftar grubunun yeniden oyunculara güvenmek isteği bu tür yazılar.

Şener ve Erçağ gibi, Kerem Can da bize geçen yılın şampiyonluğundan kalan en güzel miraslar ve u yılki performansıyla Kerem Can'ın kalbimizdeki yeri sağlamlaşıyor.

Genelde savunmacıların kaderidir; pek ön plana çıkamazlar forvetler gibi ama Demirspor tarihine bakınca, yakın zamanda sembol olmuş iki ismin - Bombacı İbo ve Tekin'in- savunma ve ortasaha oyuncuları olduğunu görüyoruz.


Kerem Can, 2006'da Karşıyaka'da profesyonel olmuş ve oradan Mardin'e geçmiş; ardından Diyarbakır Diski, Telekom ve Konya Şeker formaları giymiş. Yaşına göre çok takım dolaştığı söylenebilir. Ama oynadığı takımlarda 30 maç ortalamasını tutturmuş.  Demirspor'a karşı Diski ve Telekom maçlarında oynamış. 

Bize geçen sezon ortasında gelmişti. İlk zamanlarda, yeni gelen her oyuncu gibi, ona karşı da tedirgindik ve kimi zaman şüpheli yaklaştık; performansını bazı zamanlar beğenmedik. Ama o yarım sezonda kadronun güvenilen isimlerinden oldu. Özellikle şampiyonluk rotasına girildiğinde ve Denizli'deki finallerde görevini layıkıyla yaptı.

Bu sezon başında Osman Özdemir'in en büyük hatası olan geçen yılki kadroyu bozmak işinden o da nasiplendi. İlk maçlarda sahada yer bulamadı. Ama Mustafa Uğur'la birlikte o da yeniden doğdu. 

Henüz 1,5 yıllık Demirsporlu olmasına rağmen biz onu seviyoruz. Hata yapabilir ama biz onun iyi niyetli olduğunu seziyoruz.

Onun temiz yüzünü, Demirspor'un umutlu geleceği ile eşleştiriyorum ben. Onun güler yüzünde, gelecek başarıları görüyorum.

Umarım mücadelesini bozmaz ve Demirspor'un unutulmaz isimlerinden biri olabilir...

Yorumlar

Unknown dedi ki…
çok güzel çok hisli bir yazı olmuş tebrikler
Unknown dedi ki…
keremcan'a sahip çıkmalıyız yıllarca demirspor formasını giymeli görevini iyi yapan edepli oyuncu bulmak zor.

Bu blogdaki popüler yayınlar

Nesrin'in Hikayesi : "15 Saat 47 Dakika…Ve Toprak…"

Ön-Not: Nesrin Olgun Aslan’ın hikayesini yazmaya başladığımda kimi zaman soğuk bir suyun ve karanlığın içinde, kimi zaman sonunda varabildiğim bir kıyıda hissettim kendimi. Yazmaya devam ederken önce zor tutuyordum gözyaşlarımı, bir noktadan sonra akmaya başladı hepsi. Yazımı, ağlayarak bitirebildim ancak…Kendisinin web sitesinden (http://www.nesrinolgun.com) ve dönemin Hürriyet Londra Temsilcisi Faruk Zapçı’nın anılarından yararlandım, teşekkürlerimi sunuyorum…Çok uzatmadan, Nesrin’in Hikayesi’ne başlıyorum… 1964 Adana Yüzme havuzunun kenarında 7 yaşında kara kuru bir kız çocuğu duruyor. Havuzun içinde Adana Demirspor Kulübü yüzücüleri. Erkekler çoğunlukta. Küçük kız etrafına bakıyor. Sadece 4 kız çocuğu var. Nesrin, Adana Demirspor’un 4 kızından biri oluyor o gün…Giriyor havuza. 1973 – 1975 Adana Nesrin, 16 yaşında. Yüzüyor. 7 yaşında girdiği havuzdan, kısa mesafede 100’e yakın madalya ve şilt çıkartıyor. Kışları masa tenisi oynuyor, Türkiye 2.liği, Türkiye 3.lüğü var. 17 yaşında mar...

Sahadan Çekildik

 Ligden düşerken bile şeklimiz belli, çünkü Alemin Delikanlısı Adana Demir... Galatasaray maçındaki kör göze parmak penaltı kararı rezaletine karşı, yönetim takımı sahadan çekti. Son 2 sezondur rezalet yönetimimiz, aleyhimize hakem hatalarını kolaylaştırıyordu. İki yanlış bir doğru etti. Türk futbolunun her yerden dökülen imajına, yıkılan bir Demirspor karşı çıkabilirdi sadece. O da oldu, biz yaptık! Bundan sonra İstanbul takımlarınızla size iyi eğlenceler...

Sezon Değerlendirmesi

 Bu sezon için saha içini konuşmak anlamsızdı ama yine de söylemek gerekir ki sahadaki mücadele o kadar da kötü değildi. Geçen sezon 2. ve 3. lig takımlarında kiralık oynayan oyuncularımızla idare ettik. Son haftalarda sahaya çıkacak kadroyu zor tutturduk. Sezon başıyla sonu arasında kadroda büyük değişimler oldu. Bütün bunların sorumlusu, paraları ödemeyen Murat Sancak ve yönetimiydi. Bir yerde patlama yapar diye umut bağlamadığımız genç oyuncular maçların belli anlarına kadar direnci ayakta tuttular. Ancak son bölümlerde oyundan düştük; kadro derinliği olmadığı için de en ufak kişisel hata, sakatlık ya da kart cezaları sonuca direkt etki etti. 2-0'dan öndeyken kaybettiğimiz maçlar oldu. Tabii rakiplerin bizim maçı çeviremeyeceğimizin farkında olmaları, her halükarda kazanırız düşünceleri kendi adlarına tempoyu yükseltmelerini engellemiş olabilir. Yine de şans faktörü yanımızda olsa puan alacağımız bir kaç maç daha vardı diye düşünüyorum. Sezon başında yazdığım gibi, şerefli mağlu...