Ana içeriğe atla

Demirsporlu Gözüyle Okumak - 5

Baktım konu Demirspor olunca yetişmemizin gereği hep karamsar şeyler paylaşmışım okuduklarımdan. Her okuduğumu hüzne ve mücadeleye yormuşum. Şimdi paylaşacaklarım da aslında mutluluk ifade etmiyor ama bende var olan bir umudu dile getiriyor. Demirspor artık sadece inadıyla, taraftarıyla, duruşuyla umut veren bir takım olmaktan çıksın, başarılarıyla da ses getirsin istiyoruz nitekim.

Bu yazımda Rıfat Ilgaz'dan bir şiiri alıntılayacağım. Şiir başlıksız. Alıntı "Rıfat Ilgaz'ın Tüm Şiirleri 1927-1991" isimli kitaptan. Kitap Çınar Yayınları tarafından 2002 yılında basılmış. Hababam Sınıfı'nın yazarı olarak bilinen Ilgaz'ın o sınıfı nasıl bizlerin parçası gibi günümüze kadar taşıdığını şiir kitabını okuyunca daha rahat anlıyor insan. Halkın gündelik sorunlarını dökmüş mısralara. Kimi zaman bir öğretmen, kimi zaman bir doktor, kimi zaman hasta gözüyle bakmış dünyaya. Güçlü tasvirlerle etkileyici bir kitap ortaya çıkarmış. Ayrıntılardan sonra şiire geçeyim. Kendi okuduklarını Demirsporlu gözüyle yorumlayanların duygularını demirgibiyiz@gmail.com vesilesi ile bizlerle paylaşmasını isteriz.

"Bizim de bir çift sözümüz vardı
Nar çiçeği, gül dalı üstüne,
Dudaklarımızda kaldı.
Göremedik sıkıntısız yaşandığını,
Rahatın şiirini yazamadık.
Ne kadar uzak
Heveslerimle içli dışlı yaşamak,
... ... ... ...
Teker teker sökülmüşüz toprağımızdan,
Havamızdan, suyumuzdan olmuşuz.
Yaşamaktayız aynı çatının altında
Daha mahzun, daha hesaplı.
Rahat günlerin işçisi olacaktık,
Rahat günlerin şairi:
Bir çift sözümüz vardı
Nar çiçeği, gül dalı üstüne,
Dudaklarımızda kaldı!"

Sanki artık söyleyeceklerimizin dudaklarda kalmayacağı günlere doğru ilerliyoruz. Sanki Çukurova'ya gelen bahar ta iliklerimize işleyecek. Sanki Çukurova'ya baharı biz getireceğiz. Ben umutluyum. Sanki artık olmakta...  

Yorumlar

yavuzy dedi ki…
Şiirlerle şarkılarla...
Metin Yılmaz dedi ki…
dağlarına bahar gelmiş memleketimin...

Bu blogdaki popüler yayınlar

Nesrin'in Hikayesi : "15 Saat 47 Dakika…Ve Toprak…"

Ön-Not: Nesrin Olgun Aslan’ın hikayesini yazmaya başladığımda kimi zaman soğuk bir suyun ve karanlığın içinde, kimi zaman sonunda varabildiğim bir kıyıda hissettim kendimi. Yazmaya devam ederken önce zor tutuyordum gözyaşlarımı, bir noktadan sonra akmaya başladı hepsi. Yazımı, ağlayarak bitirebildim ancak…Kendisinin web sitesinden (http://www.nesrinolgun.com) ve dönemin Hürriyet Londra Temsilcisi Faruk Zapçı’nın anılarından yararlandım, teşekkürlerimi sunuyorum…Çok uzatmadan, Nesrin’in Hikayesi’ne başlıyorum… 1964 Adana Yüzme havuzunun kenarında 7 yaşında kara kuru bir kız çocuğu duruyor. Havuzun içinde Adana Demirspor Kulübü yüzücüleri. Erkekler çoğunlukta. Küçük kız etrafına bakıyor. Sadece 4 kız çocuğu var. Nesrin, Adana Demirspor’un 4 kızından biri oluyor o gün…Giriyor havuza. 1973 – 1975 Adana Nesrin, 16 yaşında. Yüzüyor. 7 yaşında girdiği havuzdan, kısa mesafede 100’e yakın madalya ve şilt çıkartıyor. Kışları masa tenisi oynuyor, Türkiye 2.liği, Türkiye 3.lüğü var. 17 yaşında mar...

Ben Bunu Hak Ettim...

Bugüne kadar yazdığım en zor yazılardan biri bu.  Yanımda küçücük iki çocuk vardı maçta, sevdim onları öptüm. Hatta babası yorulmuştu da aldım onu omzuma maçı bir süre birlikte izledik. O esnada çocuğun nasıl heyecanlandığını gördüm. Bacakları kasılıyordu, boynumun sıkıştığını hissettim. Sonra bağırdı ve akabinde ellerini vücudunu titreme alacak kadar sıktı. Bu çocuk sanırım 4,5-5 yaşlarındaydı. Tam benim kızımın yaşlarında. İşte o anda aslında anlamalıydım hak ettiğimi bu belayı. Çünkü ben de çocuklarımı bu acıya götürüyorum. Onlar acıya doğru yürürken, ben her Demirspor deyişlerinde mutlu oluyorum. Her mavi-lacivert deyişlerinde mutlu oluyorum. Onlar da bana başarı videosu gönderiyorlar.   Ben böyle bir babayım işte. Çocuklarının bu tür videolarına bakıp, duygulanan mutlu olan bir babayım. Onlara mavili, armalı kıyafetler alıp ellerimle uçuruma götüren bir babayım. Tabi ki Allah belamı verecek.  Kendi isteğim dışında görev yerim değiştirildi. Ailem param...

Başkan Krizi

 Sahadaki kriz en tepeye de yansıdı; Murat Sancak dün akşam başkanlığı Metin Korkmaz'a devrettiğini açıkladı. Gelişmeleri görebilmek adına biraz beklemek gerekli ama şu anda birkaç neden ve ihtimal var gibi görünüyor: Birincisi, "tamam vazgeçtim" deyip geri dönmesi; daha önce yapmıştı. İkincisi, "TFF'de FETÖcüler var" yönlü açıklamaları ve hakem camiasına eleştirilerinden dolayı çeşitli hukuki ve mali sıkıştırmalara maruz kalması. O yüzden biraz geri plana çekilmek istemiş olabilir. Metin Korkmaz eliyle yönetime devam eder. Üçüncüsü, parasının bitmiş olması ve Adana Demirspor'dan tamamen uzaklaşması. Başkan'ın en büyük sorunlarından biri iletişim stratejisinin düzgün olmaması. Attığı twitler ve açıklamalar fazla öfkeli. Çoğu zaman kötü Türkçe ile karman çorman açıklamalar yapıyor. Twitter (X) infosundaki yazılar/iddialar bile kötü yazılmış. En basitinden, Adanademirspor değil, Adana Demirspor yazması gerekli. Kulübün sosyal medya hesapları iyi yöneti...