Ana içeriğe atla

Rize Maçı Öncesi

Rize maçı öncesi yine eksik bir kadro ve kimsenin olmadığı bir yedek kulübesiyle başbaşayız. Karşımızda ise teknik direktör değişikliği ve yeni transferlerle havaya girmiş, geçen hafta farklı kazanmış bir rakip var.

Aslında bu tip tezat durumları Demirspor sever. Yukarıya oynayan takımlara çelme "çakmayı", aynı durumdayken aşağıdakileri sevindirmeyi bir alışkanlık edinmiştir. Umudumuz yine bu romantik, belirsiz, geçmişten gelen hissi duygular...

Gerçekte ise, imza attırdığı bir oyuncuyu diğer yabancısı gönderemediği için kadroya alamayan bir yönetim zihniyeti var. Teknik ekibin de, bugüne kadar yedekteki oyuncuları bir türlü hazırlayamaması ve herkesin aynı ortalamada devam etmesi...

TFF zorunlu kıldığı altyapıdan alınan oyuncular, sadece göstermelik. Erçağ'ın yokluğunda takımı ileri taşıyabilecek oyuncu eksikliğini yine hissedeceğiz. (İrfan, Emre Hasan bu yoklukta gönderilecek futbolcular mıydı?) Erman'ın geçen haftaki tutukluğunu atmasını, Özgür'ün allah rızası için iyi ortalar yapmasını bekleyeceğiz.

Bu karamsar tabloda, takımın kapanıp Rize defansının arkasına atacağı uzun toplar, tek çıkar yolumuz. Juninho-Luis uyumu da bu açıdan önemli olacak.


Yorumlar

göktuğ dedi ki…
Liderin 4 puan gerisinde ilk yarıyı tamamlayıp fikstür avantajına sahip bir takım devre arasında ancak bu kadar sekteye uğratılabilirdi.

Daha fazla şevk duyup transferler ile kati hedef olarak şampiyonluk hedefi konulması gerekirken takımın oyuncuları gönderiliyor yerine kimse alınmıyor.

İlk yarı geldiğimiz yer oyuncuların eseriydi ama bu yönetim politikası onları da tekrardan düşünmeye itecektir. Eğer sen yönetim olarak fedakarlık yapmıyorsan , istemiyorsan oyunculardan da fedakarca oynamalarını şampiyon olmalarını bekleyemezsin.
yavuzy dedi ki…
Başkan'ın Samsun maçı öncesinde, dikkat edin "öncesi", "yeterli puanı topladık" açıklaması takımın frenini çekmek için yapılan ilk adımdı bence. Devre arası transfer yapmayarak da bu rölantide devam edileceği ortaya kondu.

Bu blogdaki popüler yayınlar

Nesrin'in Hikayesi : "15 Saat 47 Dakika…Ve Toprak…"

Ön-Not: Nesrin Olgun Aslan’ın hikayesini yazmaya başladığımda kimi zaman soğuk bir suyun ve karanlığın içinde, kimi zaman sonunda varabildiğim bir kıyıda hissettim kendimi. Yazmaya devam ederken önce zor tutuyordum gözyaşlarımı, bir noktadan sonra akmaya başladı hepsi. Yazımı, ağlayarak bitirebildim ancak…Kendisinin web sitesinden (http://www.nesrinolgun.com) ve dönemin Hürriyet Londra Temsilcisi Faruk Zapçı’nın anılarından yararlandım, teşekkürlerimi sunuyorum…Çok uzatmadan, Nesrin’in Hikayesi’ne başlıyorum… 1964 Adana Yüzme havuzunun kenarında 7 yaşında kara kuru bir kız çocuğu duruyor. Havuzun içinde Adana Demirspor Kulübü yüzücüleri. Erkekler çoğunlukta. Küçük kız etrafına bakıyor. Sadece 4 kız çocuğu var. Nesrin, Adana Demirspor’un 4 kızından biri oluyor o gün…Giriyor havuza. 1973 – 1975 Adana Nesrin, 16 yaşında. Yüzüyor. 7 yaşında girdiği havuzdan, kısa mesafede 100’e yakın madalya ve şilt çıkartıyor. Kışları masa tenisi oynuyor, Türkiye 2.liği, Türkiye 3.lüğü var. 17 yaşında mar...

Sahadan Çekildik

 Ligden düşerken bile şeklimiz belli, çünkü Alemin Delikanlısı Adana Demir... Galatasaray maçındaki kör göze parmak penaltı kararı rezaletine karşı, yönetim takımı sahadan çekti. Son 2 sezondur rezalet yönetimimiz, aleyhimize hakem hatalarını kolaylaştırıyordu. İki yanlış bir doğru etti. Türk futbolunun her yerden dökülen imajına, yıkılan bir Demirspor karşı çıkabilirdi sadece. O da oldu, biz yaptık! Bundan sonra İstanbul takımlarınızla size iyi eğlenceler...

Sezon Değerlendirmesi

 Bu sezon için saha içini konuşmak anlamsızdı ama yine de söylemek gerekir ki sahadaki mücadele o kadar da kötü değildi. Geçen sezon 2. ve 3. lig takımlarında kiralık oynayan oyuncularımızla idare ettik. Son haftalarda sahaya çıkacak kadroyu zor tutturduk. Sezon başıyla sonu arasında kadroda büyük değişimler oldu. Bütün bunların sorumlusu, paraları ödemeyen Murat Sancak ve yönetimiydi. Bir yerde patlama yapar diye umut bağlamadığımız genç oyuncular maçların belli anlarına kadar direnci ayakta tuttular. Ancak son bölümlerde oyundan düştük; kadro derinliği olmadığı için de en ufak kişisel hata, sakatlık ya da kart cezaları sonuca direkt etki etti. 2-0'dan öndeyken kaybettiğimiz maçlar oldu. Tabii rakiplerin bizim maçı çeviremeyeceğimizin farkında olmaları, her halükarda kazanırız düşünceleri kendi adlarına tempoyu yükseltmelerini engellemiş olabilir. Yine de şans faktörü yanımızda olsa puan alacağımız bir kaç maç daha vardı diye düşünüyorum. Sezon başında yazdığım gibi, şerefli mağlu...