Ana içeriğe atla

"Adana Erkeğe ve Küfre Kesmiştir"

Pazar pasajı, 2006 yılında çıkan ve yakın zamanda 4. baskısını da yapan Behçet Çelik'in derlediği Adana'ya Kar Yağmış kitabından... Hazır 5 Ocak'ı anarken, Adana'ya dair hissiyatımızı yoklamak adına; kentin kadın hallerinden satırlar; Neslihan Cangöz'ün "Adana Erkeğe ve Küfre Kesmiştir" yazısından:

"Mayıs'tan itibaren başlayan sıcaklarda, bir şehir efsanesi gibi gerçek sıcaklığın aslında 45'in üzerinde olduğu ama infial (!) yaratmamak için anons edilmediği söylenirdi. Sanki spiker 50 derece dese Adanalılar o sıcakta yerinden kalkacak da panik yaşayacak! Bu sıcaklar üstümüze sine, hareketlerimizi yavaşlatır. Ben de dahil hiçbir Adanalı çok hızlı konuşmaz mesela. Veya caddelerde insanlar, arabalara meydan okuyarak, yavaş yavaş yürüyerek karşıya geçer.

Kadınların kılık kıyafeti de diğer sıcak taşra şehirlerinden farklıydı Şehir merkezinde kadınlar sütyenlerinin belli olmasına aldırmaksızın, kolsuz askılı elbiselerle, çorapsız, açık ayakkabılarla Kilis Pazarı'na, serin Taş Mağaza'ya, Büyüksaat yakınındaki Zaimoğlu'na alışverişe giderlerdi. "İzmirli kızlar" kıvamında genellemelerden korkarım ama bizlere "açık saçık" giyinmek doğal gelir.  (...) Aklımda kalan esmer, tombul kollu, göğüs çatalı terlemiş Adanalı kadınlar görüntüsündeki açık saçıklık, hafifmeşreplikten çok o meşhur Adana sıcağının dayatmasıydı. (...)

Burma bilezik ve altın zincir kadınların ziynetinden çok kollarından eksik olmayan benle gibiydi. Mutlaka 22 ayar, kıpkırmızı olacak ve düşük ayarlı olanlar bakır muamelesi görecekti. Düğünlerde altın takılması bir zorunluluk ama ev görmeye giderken veya hasta ziyaretlerinde kolonya-havlu ikilisi yerine zavallı hastanın geceliğine Reşad, sonraki yıllarda Cumhuriyet altını takılması başka hangi şehirde normal karşılanır? (...)

Kadınlar her yerde küfrün doğal nesnesidir de, Adana'daki bu kendiliğindenlik, bu her cümlenin içine serpiştirme, bu yaratıcılık, canlı cansız, kıpırdayan, kıpırdamayan her şeye küfretme hali her yerde bulunmaz! (...) Erkekler küfrederken adeta herkesin kendine ait farklı bir dini, imanı, kitabı hatta Allah'ı varmışcasına 'Allaana kadar' işi uzatır. (...) Asana aslında erkeğe ve küfre kesmiştir. Çabuk öfkelenen ve küfrü basan erkeklere karşılık kadınlar da alttan almak, bazen görünmez olmak, erkekleri sinirlendirmemenin yollarını bulmak gibi hayat kurtaran bilgileri pek erken öğrenirler"
(syf, 373-3745)

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Nesrin'in Hikayesi : "15 Saat 47 Dakika…Ve Toprak…"

Ön-Not: Nesrin Olgun Aslan’ın hikayesini yazmaya başladığımda kimi zaman soğuk bir suyun ve karanlığın içinde, kimi zaman sonunda varabildiğim bir kıyıda hissettim kendimi. Yazmaya devam ederken önce zor tutuyordum gözyaşlarımı, bir noktadan sonra akmaya başladı hepsi. Yazımı, ağlayarak bitirebildim ancak…Kendisinin web sitesinden (http://www.nesrinolgun.com) ve dönemin Hürriyet Londra Temsilcisi Faruk Zapçı’nın anılarından yararlandım, teşekkürlerimi sunuyorum…Çok uzatmadan, Nesrin’in Hikayesi’ne başlıyorum… 1964 Adana Yüzme havuzunun kenarında 7 yaşında kara kuru bir kız çocuğu duruyor. Havuzun içinde Adana Demirspor Kulübü yüzücüleri. Erkekler çoğunlukta. Küçük kız etrafına bakıyor. Sadece 4 kız çocuğu var. Nesrin, Adana Demirspor’un 4 kızından biri oluyor o gün…Giriyor havuza. 1973 – 1975 Adana Nesrin, 16 yaşında. Yüzüyor. 7 yaşında girdiği havuzdan, kısa mesafede 100’e yakın madalya ve şilt çıkartıyor. Kışları masa tenisi oynuyor, Türkiye 2.liği, Türkiye 3.lüğü var. 17 yaşında mar...

Sahadan Çekildik

 Ligden düşerken bile şeklimiz belli, çünkü Alemin Delikanlısı Adana Demir... Galatasaray maçındaki kör göze parmak penaltı kararı rezaletine karşı, yönetim takımı sahadan çekti. Son 2 sezondur rezalet yönetimimiz, aleyhimize hakem hatalarını kolaylaştırıyordu. İki yanlış bir doğru etti. Türk futbolunun her yerden dökülen imajına, yıkılan bir Demirspor karşı çıkabilirdi sadece. O da oldu, biz yaptık! Bundan sonra İstanbul takımlarınızla size iyi eğlenceler...

Sezon Değerlendirmesi

 Bu sezon için saha içini konuşmak anlamsızdı ama yine de söylemek gerekir ki sahadaki mücadele o kadar da kötü değildi. Geçen sezon 2. ve 3. lig takımlarında kiralık oynayan oyuncularımızla idare ettik. Son haftalarda sahaya çıkacak kadroyu zor tutturduk. Sezon başıyla sonu arasında kadroda büyük değişimler oldu. Bütün bunların sorumlusu, paraları ödemeyen Murat Sancak ve yönetimiydi. Bir yerde patlama yapar diye umut bağlamadığımız genç oyuncular maçların belli anlarına kadar direnci ayakta tuttular. Ancak son bölümlerde oyundan düştük; kadro derinliği olmadığı için de en ufak kişisel hata, sakatlık ya da kart cezaları sonuca direkt etki etti. 2-0'dan öndeyken kaybettiğimiz maçlar oldu. Tabii rakiplerin bizim maçı çeviremeyeceğimizin farkında olmaları, her halükarda kazanırız düşünceleri kendi adlarına tempoyu yükseltmelerini engellemiş olabilir. Yine de şans faktörü yanımızda olsa puan alacağımız bir kaç maç daha vardı diye düşünüyorum. Sezon başında yazdığım gibi, şerefli mağlu...