Ana içeriğe atla

Önder Serin'in Açıklamaları

Önder Serin, Samsunspor maçı öncesi açıklamalar yaptı. Detaylı bir değerlendirme yapacak kadar yeni konulara girmedi; bildiğimiz sözler tekrarlandı. Ön plana çıkarmak istediğim birkaç başlık var. Birincisi, Serin 3 taraftar oluşumunu da görüşmeye çağırdığından bahsetmiş. Bu üçüncü taraftar oluşumu kimdir, nedir; bilgim yok. 1940 taraftarlar derneği mi? Kendileri ile Bekir Çınar Turnuvası'nda rastlaşmıştık ama taraftar derneği olarak ne yaparlar, ne katkı sunarlar, bun konuda hiçbir bilgi yok. Başkan'ın, görüşmeye çağıracağı kadar önemleri nedir, ben çözemedim. yoksa amaç, yönetim destek konusunda 2'ye 1 yapıp, Şimşekler Grubu'nu mu kıstırmaktı? Sanırım Şimşekler'den kimse gitmedi; böyle bir tezgaha gelmediler.

İkincisi, Başkan'ın "yanlış" borç meblağı belirtenleri mahkemeye vermekle tehdit etmesi. Bu açık bir tehditttir ve kamuoyu üzerinde susma baskısıdır. Başkan, 20 milyon değil 11 milyon borç var demiş. 11 milyonun kaynağı nedir; sizin açıklamanızın yanlış olmadığını neye istinaden kabul edeceğiz?  Açıklanan borç meblağı, diğer tutarlar, ödemeler vs. bunların hepsi tek yanlı açıklamalardır. Üçüncü husus da tam olarak bu; bu sayıların hiçbiri denetime tabi tutulmuş değildlr. Örneğin, Demirspor Mali Kongre yapıyor mu? Bu hesapları Demirspor camiasına açık bir şekilde sunup, onay istiyor mu? Hayır. Bu açıklanan paraları kim denetliyor? Hiç kimse.

Mali konularda uzman üyemiz Onur Biçer bu meselelere daha hakimdir; zaman bulabilirse detaylara girer, kendisinin bu konudaki sözleri "en azından ortaya bir tablo konsaydı analiz edebileceğimiz birşey olurdu" şeklinde.

Başkan'ın açıklamalarında gerek metot gerekse tavır çok yavan. "Açıklama yapıldı mı yapıldı" hesabı, "dostlar alışverişte görsün" mantığıyla yapılmış bir açıklık gösterisi! Gökoğlu döneminde baskılarımız sonucu başlayan şeffaflık adımının bir devamı ancak ileriye dönük bir adım değil; yerinde sayma diyebiliriz en fazla...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Nesrin'in Hikayesi : "15 Saat 47 Dakika…Ve Toprak…"

Ön-Not: Nesrin Olgun Aslan’ın hikayesini yazmaya başladığımda kimi zaman soğuk bir suyun ve karanlığın içinde, kimi zaman sonunda varabildiğim bir kıyıda hissettim kendimi. Yazmaya devam ederken önce zor tutuyordum gözyaşlarımı, bir noktadan sonra akmaya başladı hepsi. Yazımı, ağlayarak bitirebildim ancak…Kendisinin web sitesinden (http://www.nesrinolgun.com) ve dönemin Hürriyet Londra Temsilcisi Faruk Zapçı’nın anılarından yararlandım, teşekkürlerimi sunuyorum…Çok uzatmadan, Nesrin’in Hikayesi’ne başlıyorum… 1964 Adana Yüzme havuzunun kenarında 7 yaşında kara kuru bir kız çocuğu duruyor. Havuzun içinde Adana Demirspor Kulübü yüzücüleri. Erkekler çoğunlukta. Küçük kız etrafına bakıyor. Sadece 4 kız çocuğu var. Nesrin, Adana Demirspor’un 4 kızından biri oluyor o gün…Giriyor havuza. 1973 – 1975 Adana Nesrin, 16 yaşında. Yüzüyor. 7 yaşında girdiği havuzdan, kısa mesafede 100’e yakın madalya ve şilt çıkartıyor. Kışları masa tenisi oynuyor, Türkiye 2.liği, Türkiye 3.lüğü var. 17 yaşında mar...

Sahadan Çekildik

 Ligden düşerken bile şeklimiz belli, çünkü Alemin Delikanlısı Adana Demir... Galatasaray maçındaki kör göze parmak penaltı kararı rezaletine karşı, yönetim takımı sahadan çekti. Son 2 sezondur rezalet yönetimimiz, aleyhimize hakem hatalarını kolaylaştırıyordu. İki yanlış bir doğru etti. Türk futbolunun her yerden dökülen imajına, yıkılan bir Demirspor karşı çıkabilirdi sadece. O da oldu, biz yaptık! Bundan sonra İstanbul takımlarınızla size iyi eğlenceler...

Sezon Değerlendirmesi

 Bu sezon için saha içini konuşmak anlamsızdı ama yine de söylemek gerekir ki sahadaki mücadele o kadar da kötü değildi. Geçen sezon 2. ve 3. lig takımlarında kiralık oynayan oyuncularımızla idare ettik. Son haftalarda sahaya çıkacak kadroyu zor tutturduk. Sezon başıyla sonu arasında kadroda büyük değişimler oldu. Bütün bunların sorumlusu, paraları ödemeyen Murat Sancak ve yönetimiydi. Bir yerde patlama yapar diye umut bağlamadığımız genç oyuncular maçların belli anlarına kadar direnci ayakta tuttular. Ancak son bölümlerde oyundan düştük; kadro derinliği olmadığı için de en ufak kişisel hata, sakatlık ya da kart cezaları sonuca direkt etki etti. 2-0'dan öndeyken kaybettiğimiz maçlar oldu. Tabii rakiplerin bizim maçı çeviremeyeceğimizin farkında olmaları, her halükarda kazanırız düşünceleri kendi adlarına tempoyu yükseltmelerini engellemiş olabilir. Yine de şans faktörü yanımızda olsa puan alacağımız bir kaç maç daha vardı diye düşünüyorum. Sezon başında yazdığım gibi, şerefli mağlu...