Ana içeriğe atla

Göztepe: 0 - Adana Demirspor: 2

Bir kez daha İzmir'in dağlarında çiçekler açtı. KSK deplasmanından sonra Göztepe'den de galibiyetle dönüyoruz. Juninho-Erçağ makinesi çalışmaya devam ediyor!

İlk yarıda top çoğunlukla bizdeydi ama düşük tempoda oynandı maç; Erçağ'ı biri direkten dönen iki net pozisyonu vardı. Onların da bir şutu direkten döndü. İlk yarıda İrfan hareketli ama etkisizdi, Juninho'yu kaçırmayı başaramadık, Erçağ pek görünmedi.

İkinci yarı daha hareketli başladı, Juninho'nun şutlarıyla gole yaklaşktık. Göztepe'nin topa daha çok hakim olmaya başladığı sıralarda Özgür'ün iyi ortasına Erçağ bu kez daha iyi vurdu ve öne geçtik. Golden sonra kontrolü kaybetmedik, Juninho'nun arkaya kaçma denemeleri hep ofsaytla kesildi ama son saniyede bunu başardı.

Sahaya çıkan kadroda ideal kadrodan farklıydı. Lawal yokluğuna Gökhan Kaba da eklenince, Keremcan, Samet ve İrfan gibi oyuncular 11'de başladı. Alhassan ilkyarıda sakatlanınca yerine Berat girdi ve o mevkide Alhassan'dan çok daha iyi olduğunu gösterdi. Samet, uzun süre sonra 11'deydi ama etkisizdi. İrfan'ın çabaları yeterli pozisyon üretmedi. Hüseyin, Lawal'ın yokluğunu pek hissettirmedi bugün.

Yönetime iyi bir mesajdı bu maç. Bu futbolcuların parasını ödeyin ve sıkıntı yaratmayın!

Yorumlar

coulibaly dedi ki…
Her ne kadar Göztepe ofansif anlamda zayıf bir takım olsa da son haftalarda yükselen bir grafiği vardı bu yüzden gol yemeden İzmir'de kazanmak çok güzel. Geçen haftaki şansız mağlubiyetin moral bozukluğu, sakatlıklar, kadro sıkıntısı,her zaman ki gibi yönetimden kaynaklanan sıkıntılar ... Bütün bunlara rağmen çok karakterli bir oyun oynadık ve hak ettik. Kim iyi ya da kötü oynadı önemli değil bu maçta; bütün oyuncuların yüreğine sağlık. Bize güzel bir pazar günü yaşattılar, sağolsunlar.

Bu blogdaki popüler yayınlar

Nesrin'in Hikayesi : "15 Saat 47 Dakika…Ve Toprak…"

Ön-Not: Nesrin Olgun Aslan’ın hikayesini yazmaya başladığımda kimi zaman soğuk bir suyun ve karanlığın içinde, kimi zaman sonunda varabildiğim bir kıyıda hissettim kendimi. Yazmaya devam ederken önce zor tutuyordum gözyaşlarımı, bir noktadan sonra akmaya başladı hepsi. Yazımı, ağlayarak bitirebildim ancak…Kendisinin web sitesinden (http://www.nesrinolgun.com) ve dönemin Hürriyet Londra Temsilcisi Faruk Zapçı’nın anılarından yararlandım, teşekkürlerimi sunuyorum…Çok uzatmadan, Nesrin’in Hikayesi’ne başlıyorum… 1964 Adana Yüzme havuzunun kenarında 7 yaşında kara kuru bir kız çocuğu duruyor. Havuzun içinde Adana Demirspor Kulübü yüzücüleri. Erkekler çoğunlukta. Küçük kız etrafına bakıyor. Sadece 4 kız çocuğu var. Nesrin, Adana Demirspor’un 4 kızından biri oluyor o gün…Giriyor havuza. 1973 – 1975 Adana Nesrin, 16 yaşında. Yüzüyor. 7 yaşında girdiği havuzdan, kısa mesafede 100’e yakın madalya ve şilt çıkartıyor. Kışları masa tenisi oynuyor, Türkiye 2.liği, Türkiye 3.lüğü var. 17 yaşında mar...

Sahadan Çekildik

 Ligden düşerken bile şeklimiz belli, çünkü Alemin Delikanlısı Adana Demir... Galatasaray maçındaki kör göze parmak penaltı kararı rezaletine karşı, yönetim takımı sahadan çekti. Son 2 sezondur rezalet yönetimimiz, aleyhimize hakem hatalarını kolaylaştırıyordu. İki yanlış bir doğru etti. Türk futbolunun her yerden dökülen imajına, yıkılan bir Demirspor karşı çıkabilirdi sadece. O da oldu, biz yaptık! Bundan sonra İstanbul takımlarınızla size iyi eğlenceler...

Sezon Değerlendirmesi

 Bu sezon için saha içini konuşmak anlamsızdı ama yine de söylemek gerekir ki sahadaki mücadele o kadar da kötü değildi. Geçen sezon 2. ve 3. lig takımlarında kiralık oynayan oyuncularımızla idare ettik. Son haftalarda sahaya çıkacak kadroyu zor tutturduk. Sezon başıyla sonu arasında kadroda büyük değişimler oldu. Bütün bunların sorumlusu, paraları ödemeyen Murat Sancak ve yönetimiydi. Bir yerde patlama yapar diye umut bağlamadığımız genç oyuncular maçların belli anlarına kadar direnci ayakta tuttular. Ancak son bölümlerde oyundan düştük; kadro derinliği olmadığı için de en ufak kişisel hata, sakatlık ya da kart cezaları sonuca direkt etki etti. 2-0'dan öndeyken kaybettiğimiz maçlar oldu. Tabii rakiplerin bizim maçı çeviremeyeceğimizin farkında olmaları, her halükarda kazanırız düşünceleri kendi adlarına tempoyu yükseltmelerini engellemiş olabilir. Yine de şans faktörü yanımızda olsa puan alacağımız bir kaç maç daha vardı diye düşünüyorum. Sezon başında yazdığım gibi, şerefli mağlu...