Bu kez Halil Cibran'ın Ermiş isimli kitabını okurken Demirspor'u düşündürenleri paylaşacağım. Halil Cibran Lübnanlı şair, filizof, ressam. Kitapta Orphalese isimli bir kentte yaşayan ve gelen bir gemiyle kendi
topraklarına dönecek olan bir ermişin, kent halkına verdiği son öğütler konu
ediliyor.
Belki de ısıtılıp ısıtılıp önümüze konulan kongre gündemleri, futbolculara emeklerinin karşılığının verilmemesi, şeffaf bir mali yapıya kavuşulmaması, çiftlikvari kulüp yönetimi bu satırlarda anlatılanı özletiyor bize:
"Sizlere hayatın karanlık olduğu da söylendi ve sizler bezginlik içinde bezginlerin söylediklerini tekrarlıyorsunuz.
Ve ben diyorum ki hayat gerçekten karanlıktır, dürtü olmadığı zaman,
Ve tüm dürtüler kördür, bilgi olmadığı zaman,
Ve tüm bilgiler boşunadır, iş olmadığı zaman,
Ve tüm işler boştur, aşk olmadığı zaman;
Ve aşk ile çalışınca kendinizi nefsinize ve birbirinize ve Tanrı'ya bağlarsınız."
İşte Demirspor'u da böyle bir aşk ile çalışmak kurtarır ancak.
Yine duygusal bir anımda ve yine Demirspor'u düşünürken aşağıdaki satırları okuduktan sonra kitaba bir şeyler karalamıştım:
"Kederin varlığında açtığı oyuk ne kadar derin olursa, taşıyabileceğiniz sevinç o kadar çok olur.
Şarabınızı koyduğunuz şu tas, çömlekçinin fırınında kavrulup pişmedi mi?
Ruhunuzu yansıtan şu lavta, bıçaklarla oyulmuş ağacın ta kendisi değil midir?
Sevinçliyken yüreğinizin derinliklerine bakın, sizi şimdi sevindirenin, sizi bir zamanlar üzenden başka bir şey olmadığını göreceksiniz.
Kederli olduğunuz zaman yine yüreğinize bakın, aslında, bir zamanlar mutluluk kaynağınız olan için ağladığınızı göreceksiniz."
Gerçekten de öyle değil mi? Şimdi bir galibiyetle güzel geçiyor haftamız. O zamanlar Giresun'a, Güngören'e ağlatan, ruhumuzda kalıcı yaralar bırakan Demirspordu yine.
Tam tersinden bakacak olursak; Güngören'de, Giresun'da neden ağlıyorduk? Çünkü Süper Lig'li dönemlerimiz oldu, mutluluklarımız oldu, emeklerimizin karşılığını almak istiyorduk taraftarlar olarak, çok çalışmış çabalamıştık çünkü. Eski günler için yarınları vermeye hazırdık çünkü.
Sıkıntılarla piştik ama pişerken mutluluğun ne olduğunu bilerek pişmeye dayandık, acıyı zor da olsa göğüsledik. Sevinci kederimizden dolayı hak ediyoruz.
"Nasıl meyvanın çekirdeği kırılmak zorundaysa canevinin güneşi görmesi için, siz de acıyı tanımak zorundasınız."
İşte içinden geçtiğimiz, geçmekte olduğumuz süreç de aynen bu şekilde. Zorla, acı çeke çeke kırıyoruz çekirdeğimizi. Kır kır bitmiyor ama kırıyoruz.
Bu alıntıyla bitiriyorum Cibran'dan paylaşacaklarımı. Yılmadan mücadeleye devam, güzel günler görmek ümidiyle.
"Her şeyin başlangıcı belirsiz ve pusludur, ama sonu değil,
... ... ... ...
İçinizde en zayıf ve şaşkın görünen, en güçlü ve en kararlı olandır.
Soluğunuz değil midir kemiklerinizin yapısını ayağa diken ve sertleştiren?
Ve hiçbirinizin gördüğünü hatırlamadığı bir düş değil midir, kentinizi kuran ve içindeki her şeyi yapan?"
Okurken Demirspor'u düşünüp de paylaşmak isteyenler demirgibiyiz@gmail.com adresinden bize ulaşabilirler.
Yorumlar