Ana içeriğe atla

Adana Demirspor:2 - Kartal:1

Bu sezon, geçmişin tüm rövanşları alınıyor. Sıra Kartal'daydı; 2-1 kazandık. Goller Juninho ve Erman'dan... Juninho, 9. golünü attı. İlk ikiyle 2 puan, zirveyle 4 puan fark kaldı...

Kimsenin beklemediği şeyler oluyor, hadi hayırlısı!

Yorumlar

Onur BİÇER dedi ki…
Ben hala en alt ile aradaki farka bakıyorum. 9 puan. Son üç maçımızda 3 galibiyet aşağı korkumuzu iyice azaltır. Zirve sözünü dillendirmiyorum. Zira ilk hedefi zirve olarak koyarsak borçların azaltılması ve mali durumun düzeltilmesi ikinci plana atılabilir. Borcun hatırı sayılır ölçüde azaltılması benim gözümde şampiyonluk kadar önemli.
yavuzy dedi ki…
Aynen, benim için de bu yıl ligte kalmak, yıl sonuna kadar daha fazla borçlanmadan, mümkünse eski borçları tüketip yeni sezona girmek daha önemli. Ama yukarıya doğru gittikçe insanın aşağı bakası gelmiyor!
coulibaly dedi ki…
Dün hiç durmayan yağmura inat stada gelen 10 bin kişiyle beraber bağıra bağıra oooo ads ads tezahüratıyla beraber o inanmışlığı gördükten sonra, Erman Özgür oyundan çıktıktan sonra, yedek kulübesinde Erçağ'ın formasını çıkarmasına yardım etmesi, o birliği beraberliği gördükten sonra, sahada KARAKTERLİ oyunu gördükten sonra, gözüm küme düşme hattına gitmiyor. Ligde izleyebildiğim maçlarda gördüğüm şey bütün takımların savunma zaafiyeti olduğu ve takım savunması oldukça kötü. Doğal olarak bunun tersine ofansif olarak birçok takım iyi düzeyde. Bundan dolayı bulduğu pozisyonları değerlendiren, 'gol atan kazanır', şampiyon olur durumu mevcut. Bu yönden bakınca olaya hayaller kurmamamız için hiç bir neden yok. Kaliteli bir ofansif gücümüz var. Kalan 3 haftalık fikstüre baktığımızda üstte oynayanların birbirleriyle yapacakları maçları düşünürsek, 6-7 puan bile ilk 2'de bitirmemize yetebilir. Bütün maçlarımız küme düşme potasındaki takımlarla olacağı içinde zor olacak. Ben devre arasında 2-3 nokta transferle hem borç batağına girmeden hem de şampiyonluk hedeflenerek hareket edilebileceğini düşünüyorum. Tabi bu noktada aklıma gelen ilk şey, yönetim böyle bir vizyona ve karaktere sahip mi?!

Bu blogdaki popüler yayınlar

Ben Bunu Hak Ettim...

Bugüne kadar yazdığım en zor yazılardan biri bu.  Yanımda küçücük iki çocuk vardı maçta, sevdim onları öptüm. Hatta babası yorulmuştu da aldım onu omzuma maçı bir süre birlikte izledik. O esnada çocuğun nasıl heyecanlandığını gördüm. Bacakları kasılıyordu, boynumun sıkıştığını hissettim. Sonra bağırdı ve akabinde ellerini vücudunu titreme alacak kadar sıktı. Bu çocuk sanırım 4,5-5 yaşlarındaydı. Tam benim kızımın yaşlarında. İşte o anda aslında anlamalıydım hak ettiğimi bu belayı. Çünkü ben de çocuklarımı bu acıya götürüyorum. Onlar acıya doğru yürürken, ben her Demirspor deyişlerinde mutlu oluyorum. Her mavi-lacivert deyişlerinde mutlu oluyorum. Onlar da bana başarı videosu gönderiyorlar.   Ben böyle bir babayım işte. Çocuklarının bu tür videolarına bakıp, duygulanan mutlu olan bir babayım. Onlara mavili, armalı kıyafetler alıp ellerimle uçuruma götüren bir babayım. Tabi ki Allah belamı verecek.  Kendi isteğim dışında görev yerim değiştirildi. Ailem param...

Başkan Krizi

 Sahadaki kriz en tepeye de yansıdı; Murat Sancak dün akşam başkanlığı Metin Korkmaz'a devrettiğini açıkladı. Gelişmeleri görebilmek adına biraz beklemek gerekli ama şu anda birkaç neden ve ihtimal var gibi görünüyor: Birincisi, "tamam vazgeçtim" deyip geri dönmesi; daha önce yapmıştı. İkincisi, "TFF'de FETÖcüler var" yönlü açıklamaları ve hakem camiasına eleştirilerinden dolayı çeşitli hukuki ve mali sıkıştırmalara maruz kalması. O yüzden biraz geri plana çekilmek istemiş olabilir. Metin Korkmaz eliyle yönetime devam eder. Üçüncüsü, parasının bitmiş olması ve Adana Demirspor'dan tamamen uzaklaşması. Başkan'ın en büyük sorunlarından biri iletişim stratejisinin düzgün olmaması. Attığı twitler ve açıklamalar fazla öfkeli. Çoğu zaman kötü Türkçe ile karman çorman açıklamalar yapıyor. Twitter (X) infosundaki yazılar/iddialar bile kötü yazılmış. En basitinden, Adanademirspor değil, Adana Demirspor yazması gerekli. Kulübün sosyal medya hesapları iyi yöneti...

Nesrin'in Hikayesi : "15 Saat 47 Dakika…Ve Toprak…"

Ön-Not: Nesrin Olgun Aslan’ın hikayesini yazmaya başladığımda kimi zaman soğuk bir suyun ve karanlığın içinde, kimi zaman sonunda varabildiğim bir kıyıda hissettim kendimi. Yazmaya devam ederken önce zor tutuyordum gözyaşlarımı, bir noktadan sonra akmaya başladı hepsi. Yazımı, ağlayarak bitirebildim ancak…Kendisinin web sitesinden (http://www.nesrinolgun.com) ve dönemin Hürriyet Londra Temsilcisi Faruk Zapçı’nın anılarından yararlandım, teşekkürlerimi sunuyorum…Çok uzatmadan, Nesrin’in Hikayesi’ne başlıyorum… 1964 Adana Yüzme havuzunun kenarında 7 yaşında kara kuru bir kız çocuğu duruyor. Havuzun içinde Adana Demirspor Kulübü yüzücüleri. Erkekler çoğunlukta. Küçük kız etrafına bakıyor. Sadece 4 kız çocuğu var. Nesrin, Adana Demirspor’un 4 kızından biri oluyor o gün…Giriyor havuza. 1973 – 1975 Adana Nesrin, 16 yaşında. Yüzüyor. 7 yaşında girdiği havuzdan, kısa mesafede 100’e yakın madalya ve şilt çıkartıyor. Kışları masa tenisi oynuyor, Türkiye 2.liği, Türkiye 3.lüğü var. 17 yaşında mar...