Ana içeriğe atla

Mustafa Uğur

Son 5 haftadaki performansın baş mimarlarından Mustafa Uğur'un açıklamalarını okudum: http://www.sadeceadanademirspor.com/haber/adana-demirspor/5-te-5ten-sonra-galibiyet-konusulmaya-baslandi/351.html

Bence haberin başlığı yanlış atılmış, zaten hoca 5'te 5'ten sonra "galibiyet konuşulmaya başlandı" dememiş; "şampiyonluk konuşulmaya başlandı" demiş. Ayrıca açıklamalarda asıl önemli noktalar, "Enkaz değil psikolojik olarak sıkıntılı takım devraldım" ve "kazanmak için herkesten çok koşmalıyız" sözleri. Hocanın, "Barcelona sistemini 2000 yılında Kayseri'de uygulamaya çalıştım" cümlesi de ayrıca dikkate değer. Her ne kadar memleket futbolunda herkesin herşeyi Barcelona ile karşılaştırma hastalığından hoşlanmasam da, hocanın kafasındaki oyunu yansıtması açısından önemli.

Tıpkı futbolcu öğüttüğümüz gibi, teknik direktör değiştirmek de bir alışkanlık haline gelmişti Demirspor'da. Sezon başı ortalama 3 hoca geçiyordu elimizden! İstikrarın, disiplinin olmadığı yerde başarının gelmesi de zordu. Geçen yıl Ercan Albay'la yakaladığımız takım olma havasını bu yıl Mustafa Uğur ile tutturduk. Mustafa Hoca, umarım bu tarzını korur ve takımda kalıcı olur. Çünkü açıklamalarındaki sağlamlık, özgüven ve bakış açısı uzun vadede neler yapabileceğinin ipuçlarını veriyor.

Daha önce de sempati duyduğumuz hocalarımız olmuştu; Behzat Çınar, Hüseyin Özcan, Soner Tolungüç gibi... (Metin Yıldız, Abdülkerim Durmaz gibi hatırlamak istemediklerimiz de var tabii!) İyi hocalar, bu takımın keşmekeşine, kapalı kapılar ardında dönen dolaplarına, futbolcu kumpaslarına kurban gitti. Mustafa Uğur'un takıma pozitif etkisinin devamı için ona iyi bir çalışma ortamı sağlamak, yine yönetimin görevi olarak orata duruyor.

Yorumlar

Onur BİÇER dedi ki…
Sadi Tekelioğlu'nu da beğendiğimiz hocalara ekleyebiliriz.

Bu blogdaki popüler yayınlar

Adana Demirspor: 3 - Sivasspor: 0

Geçen sezonun tersine bu yıl süper bir başlangıç yaptık; üçer gollü, iki de iki. Geçen sezon Giresun'a karşı deplasmanda, Sivas'a da içeride can sıkıntısı yenilgiler almıştık. Onları da düşününce ayrı bir güzellik oldu... Böylece ilk kez Süper Lig'e iki galibiyetle başlamış olduk. Pazartesi maçlarıyla kesinleşecek olsa da yine ilk kez Süper Lig'te birinci sırayı gördük.  Takım cumartesi akşamı makine gibi çalıştı. Oyunu sürklase etti. Genelde sezon başı klişelerinden olan "henüz takım oturmadı/hazır değiliz" mazereti bu sene bize uğramamış oldu. Aynı teknik adam ve tamamen değişmemiş kadronun bunda payı büyük. Vargas'ın yokluğunda 11'e yerleşen Belhanda şansını iyi kullanıyor. Onyekuru-Akintola ile desteklenmiş hücum hattı iyi işliyor. Genelde maçlarda gol yeriz ama bu kez rakibe kaleyi kapattık, o açıdan da iyi bir performans oldu.  Geçen sezondaki çıtayı yukarı taşımak için mücadeleye devam!

Sezon Değerlendirmesi-II

 Oyuncular üzerinden bu sezona bakacak olursak, öncelikle yaz transferlerinde ses getiren Balotelli ve Belhanda ikilisinden başlamak gerekli sanırım.  Balotelli bütün tacizlere, önyargılara ve maç içinde hakemlerin veya rakip oyuncuların kışkırtmalarına rağmen verimli bir sezon geçirdi. Son haftadaki patlamasıyla beraber hem takımı hem ligin en golcü oyuncularından oldu. 18 lig ve 1 kupa golüyle iyi bir performans sergiledi. Golleri dışında da atakları yönlendirmesi, şut tehdidi ve rakip savunmayı yıpratmasıyla iyi bir forvetin yapması gerekenleri büyük oranda yaptı. Ama Malatya maçında olduğu gibi çok pozisyon kaçırdığı maçlarda da canımızı sıktı.  Belhanda ile ilgili duygularımı önceki yazılarda belirtmiştim. En son GS maçındaki yaptıklarıyla iyice gözümüzden düştü. Transfer olduğunda 10 gole ulaşsa yeter diye düşünüyordum; çok uzak kaldı o beklentiden. Onun dışında maç içindeki pas tercihleri, istikrarsızlığı ile bu sezonun en büyük hayal kırıklığı oldu diyebilirim. Benzer şekilde A

Fenerbahçe: 4 - Adana Demirspor: 2

 Yine hakemin hatalı kararlarının damga vurduğu maçta sezonun ilk yenilgisini aldık. Aleyhimize verilen yanlış penaltı, lehimize önce verilip sonra yanlış ofsayt kararı ile verilmeyen penaltı, rakip oyuncuya gösterilmeyen kartlarla birlikte iyi oynadığımız maçtan puan alamadık. Deplasman takımı gibi oynayarak hızlı hücumlarla ilk yarıda farkı ikiye çıkaran rakibe karşı ev sahibi gibi oynadık; iyi top yaptık, ilk dakikalardaki baskıyı iyi kırdık. İlk yarıda bir gol bulabilsek skor farklı olabilirdi. Yine de 3-0'dan sonra oyundan kopmayıp skoru 3-2'ye getirmek başarıydı. Tek kaleye döndürdüğümüz maç son dakikalardaki kırmızı kart ve 4. golle tamamlandı. Fenerbahçe'nin bu sene iyi yaptığı kolay skor bulma işini, zaten aksayan defansımızla durdurmamız kolay olmadı. Ligin en iyi top oynayan takımını izlemek için tribüne koşan Fenerbahçeliler, müthiş bir deplasman tribünü görerek evlerine döndüler; hafta içi maçta taraftarımız gece 1'e kadar tribünde bekletildi. Hafta içi bir