Ana içeriğe atla

Lawalsız ve Taraftarsız

1461Trabzon'a 3-0 yenildik. Lawal'sız ve taraftarsız, Alhassan ve
Hüseyin Cimşir'le bu kadar...

3golü de sahaya atlayan taraftara
gönderiyorum!

Yedek kulübemiz yok. İrfan'ın neden oynamadığını Mustafa
Hoca açıklamalı,takımın havasını neden kaybettiğini de...

Sezon başına
mı dönüyoruz yoksa?

Yorumlar

Kutal dedi ki…
Lawal'in olmadigini duydum, 2 haftadir Bayram Akgul'un Lawal'i almak icin cok caba sarfettigini duyuyorum. Bu disiplinsizlik onla ilgili olabilir.
coulibaly dedi ki…
Lawal kadar olmasa da, Yusuf Kurtuluş'un da orta sahada sağladığı dinamizm eksikliği de hissediliyor. Urfa maçından itibaren oyun anlamında düşüş içerisindeyiz. Mustafa hocanın 1461 Trabzon maçına da yeterince konsantre olmadığı düşünüyorum zira rakibin en büyük silahı boş alan olmasına rağmen, bol bol boş alan bıraktık. 11 as oyuncumuz oynamasa da yedekten, altyapıdan, sokaktan birileri oynasın ama şu Hüseyin oynamasın artık yeter kanser olma nedeni. Takımın genelinde 2-3 haftadır bir konsantrasyon eksikliği, isteksizlik var. Önce bu sorunu çözmek lazım. Bir parantez E.Hasan Balcı'ya açmak gerekiyor. Dün çok kötüydü. Lig başladığından beri kötü performans gösteriyor. Orta sahada herhangi bir cezalı oyuncu ya da sakatlık durumunda yedekten gelebilecek ilk adam ama o kaliteyi gösteremiyor. Geçen seneki şampiyonlukta emeği büyük, sevdiğimiz futbolcuların başında geliyor ama kendini toparlamalı yoksa bu performansla kadroda kalması zor, dilerim düzelir. Seri terse dönmeden toparlanmak lazım. Dün, o sahaya atlayan arkadaşa 3 golden fazlasını da ben gönderdim !
yavuzy dedi ki…
Yusuf Kurtuluş'un yokluğu da evet kesinlikle önemli. Konsantrasyon eksikliğini de 5te 5'in etkisi olduğunu düşünüyorum. Arada bir beraberlik ya da mağlubiyet alınmış olsaydı bu son iki maça daha konsantre çıkabilirlerdi.

Bu blogdaki popüler yayınlar

Ben Bunu Hak Ettim...

Bugüne kadar yazdığım en zor yazılardan biri bu.  Yanımda küçücük iki çocuk vardı maçta, sevdim onları öptüm. Hatta babası yorulmuştu da aldım onu omzuma maçı bir süre birlikte izledik. O esnada çocuğun nasıl heyecanlandığını gördüm. Bacakları kasılıyordu, boynumun sıkıştığını hissettim. Sonra bağırdı ve akabinde ellerini vücudunu titreme alacak kadar sıktı. Bu çocuk sanırım 4,5-5 yaşlarındaydı. Tam benim kızımın yaşlarında. İşte o anda aslında anlamalıydım hak ettiğimi bu belayı. Çünkü ben de çocuklarımı bu acıya götürüyorum. Onlar acıya doğru yürürken, ben her Demirspor deyişlerinde mutlu oluyorum. Her mavi-lacivert deyişlerinde mutlu oluyorum. Onlar da bana başarı videosu gönderiyorlar.   Ben böyle bir babayım işte. Çocuklarının bu tür videolarına bakıp, duygulanan mutlu olan bir babayım. Onlara mavili, armalı kıyafetler alıp ellerimle uçuruma götüren bir babayım. Tabi ki Allah belamı verecek.  Kendi isteğim dışında görev yerim değiştirildi. Ailem param...

Nesrin'in Hikayesi : "15 Saat 47 Dakika…Ve Toprak…"

Ön-Not: Nesrin Olgun Aslan’ın hikayesini yazmaya başladığımda kimi zaman soğuk bir suyun ve karanlığın içinde, kimi zaman sonunda varabildiğim bir kıyıda hissettim kendimi. Yazmaya devam ederken önce zor tutuyordum gözyaşlarımı, bir noktadan sonra akmaya başladı hepsi. Yazımı, ağlayarak bitirebildim ancak…Kendisinin web sitesinden (http://www.nesrinolgun.com) ve dönemin Hürriyet Londra Temsilcisi Faruk Zapçı’nın anılarından yararlandım, teşekkürlerimi sunuyorum…Çok uzatmadan, Nesrin’in Hikayesi’ne başlıyorum… 1964 Adana Yüzme havuzunun kenarında 7 yaşında kara kuru bir kız çocuğu duruyor. Havuzun içinde Adana Demirspor Kulübü yüzücüleri. Erkekler çoğunlukta. Küçük kız etrafına bakıyor. Sadece 4 kız çocuğu var. Nesrin, Adana Demirspor’un 4 kızından biri oluyor o gün…Giriyor havuza. 1973 – 1975 Adana Nesrin, 16 yaşında. Yüzüyor. 7 yaşında girdiği havuzdan, kısa mesafede 100’e yakın madalya ve şilt çıkartıyor. Kışları masa tenisi oynuyor, Türkiye 2.liği, Türkiye 3.lüğü var. 17 yaşında mar...

Başkan Krizi

 Sahadaki kriz en tepeye de yansıdı; Murat Sancak dün akşam başkanlığı Metin Korkmaz'a devrettiğini açıkladı. Gelişmeleri görebilmek adına biraz beklemek gerekli ama şu anda birkaç neden ve ihtimal var gibi görünüyor: Birincisi, "tamam vazgeçtim" deyip geri dönmesi; daha önce yapmıştı. İkincisi, "TFF'de FETÖcüler var" yönlü açıklamaları ve hakem camiasına eleştirilerinden dolayı çeşitli hukuki ve mali sıkıştırmalara maruz kalması. O yüzden biraz geri plana çekilmek istemiş olabilir. Metin Korkmaz eliyle yönetime devam eder. Üçüncüsü, parasının bitmiş olması ve Adana Demirspor'dan tamamen uzaklaşması. Başkan'ın en büyük sorunlarından biri iletişim stratejisinin düzgün olmaması. Attığı twitler ve açıklamalar fazla öfkeli. Çoğu zaman kötü Türkçe ile karman çorman açıklamalar yapıyor. Twitter (X) infosundaki yazılar/iddialar bile kötü yazılmış. En basitinden, Adanademirspor değil, Adana Demirspor yazması gerekli. Kulübün sosyal medya hesapları iyi yöneti...