Dünkü Ankaragücü maçıyla ilgili de olsa, aslında bir süredir aklımdaydı bu mesele; Adana'ya deplasman yapanlara çok da iyi davranmadığımız yönünde bir fikrim var. Sadece taraftar olarak değil, Adana Emniyeti de bu konuda başarısız.
Kabul, herkes bizim gibi gitmiyor deplasmana, sadece takıma destek ver-karşı taraftan gelen tahriklere kapılma güdülenmesiyle gelmiyor olabilirler. Ama biz çuvaldızını kendimize batıralım.
Adana Demirspor maçlarında, deplasman tarafı güney kale arkasıdır (Yeni skorbordun olduğu kısım, tvden izlerken sağ taraf..). Buraya en yakın iki bölüm güney kale arkasının bizim taraftara açık kısmı ve kapalı A Üst'tür. Kapalı A Üst'te birkaç yıldır ADS-DER ekibi oturur, ondan öncesinde de genelde gruba mesafeli kesimler otururdu; grubun engellemesine takılmadan sahaya futbolculara rahat tepki vermek için.
Güney kale arkası ise gerek sahaya uzaklığı gerekse Adanaspor tarafı olmasıyla, Demirsporlular tarafından mümkünse tercih edilmeyen bir yerdir. Demirspor taraftarı maç öncesinde de stadın kuzeyinde toplanır. Maraton tribünde de Demirsporlular için öncelikli olan kuzey tarafıdır; orada yer bulunamazsa güney tarafına bakılır. Güneye giren taraftarların tribün kültürüyle de deplasman yapma geleneğiyle de pek ilişki olmadığı açıktır. Maça gidip sayıp söven,eğlenen sonra çıkıp işine gücüne bakan abilerdir çoğunlukla.
Ama işte o eğlence anlayışı, yaşı küçük gençlerin heyecanıyla da birleşip deplasman tarafına "salça" olmaya dönünce işler karışıyor. Buna kimi zaman deplasman tribününe göre fiziksel olarak yukarıda olan Kapalı A Üst de eklenince, işler içinden çıkılmaz bir hal alıyor. Deplasman taraftarının ruh hali açık; galeyana gelmeye kolay durumdalar. Biz de buna imkan verdikçe, taraftar olaylarıyla bizim zararlı çıkacağımız durumlara geliniyor.
Güney kaledeki abilerin, güney maratondaki abilerin deplasman yapmadığı açık. Biz gidiyoruz deplasmanlara, biz muhatap oluyoruz başka takım taraftarıyla. O zaman bize nasıl davranılmasını istiyorsak biz de öyle davranalım. Söylediğim gibi, onların tahriki vs. onları bir tarafa bırakıyorum. Biz kendimize bakalım.
Mesela, bu yıl çıkan bir moda olarak; her golden sonra "koyduk mu?" tezahüratını yapmasak olmaz mı? Durun bakalım, daha maç bitmedi. Güney tarafını, maratonu kontrol edebilen Şimşekler Grubu'nun bu tip tahrik durumlarında da devreye girmesini bekliyorum.
Ayrıca Emniyet'in deplasman taraftarına davranışı da ayrı bir konu. Uzun yıllardır Adana'ya kalabalık deplasman tribünleri gelmediği için, onlar da bu konuda deneyimsizler. Taraftarı stattan çıkarmak, biz sizin güvenliğinizi sağlayamıyoruz demektir ki bu da işlerini yapamadıklarını gösterir. Polisin bakış açısının tribüncülere düşman olduğunu hepimiz biliyoruz. Tribün ahalisi, polise karşı yine taraftarı savunmalı; deplasmandakilerin kötü muamele görmesine engel olmalı.
Bunları Türkiye'de yapabilen kim var bilmiyorum; ama biz en azından bir adım atalım.
Kabul, herkes bizim gibi gitmiyor deplasmana, sadece takıma destek ver-karşı taraftan gelen tahriklere kapılma güdülenmesiyle gelmiyor olabilirler. Ama biz çuvaldızını kendimize batıralım.
Adana Demirspor maçlarında, deplasman tarafı güney kale arkasıdır (Yeni skorbordun olduğu kısım, tvden izlerken sağ taraf..). Buraya en yakın iki bölüm güney kale arkasının bizim taraftara açık kısmı ve kapalı A Üst'tür. Kapalı A Üst'te birkaç yıldır ADS-DER ekibi oturur, ondan öncesinde de genelde gruba mesafeli kesimler otururdu; grubun engellemesine takılmadan sahaya futbolculara rahat tepki vermek için.
Güney kale arkası ise gerek sahaya uzaklığı gerekse Adanaspor tarafı olmasıyla, Demirsporlular tarafından mümkünse tercih edilmeyen bir yerdir. Demirspor taraftarı maç öncesinde de stadın kuzeyinde toplanır. Maraton tribünde de Demirsporlular için öncelikli olan kuzey tarafıdır; orada yer bulunamazsa güney tarafına bakılır. Güneye giren taraftarların tribün kültürüyle de deplasman yapma geleneğiyle de pek ilişki olmadığı açıktır. Maça gidip sayıp söven,eğlenen sonra çıkıp işine gücüne bakan abilerdir çoğunlukla.
Ama işte o eğlence anlayışı, yaşı küçük gençlerin heyecanıyla da birleşip deplasman tarafına "salça" olmaya dönünce işler karışıyor. Buna kimi zaman deplasman tribününe göre fiziksel olarak yukarıda olan Kapalı A Üst de eklenince, işler içinden çıkılmaz bir hal alıyor. Deplasman taraftarının ruh hali açık; galeyana gelmeye kolay durumdalar. Biz de buna imkan verdikçe, taraftar olaylarıyla bizim zararlı çıkacağımız durumlara geliniyor.
Güney kaledeki abilerin, güney maratondaki abilerin deplasman yapmadığı açık. Biz gidiyoruz deplasmanlara, biz muhatap oluyoruz başka takım taraftarıyla. O zaman bize nasıl davranılmasını istiyorsak biz de öyle davranalım. Söylediğim gibi, onların tahriki vs. onları bir tarafa bırakıyorum. Biz kendimize bakalım.
Mesela, bu yıl çıkan bir moda olarak; her golden sonra "koyduk mu?" tezahüratını yapmasak olmaz mı? Durun bakalım, daha maç bitmedi. Güney tarafını, maratonu kontrol edebilen Şimşekler Grubu'nun bu tip tahrik durumlarında da devreye girmesini bekliyorum.
Ayrıca Emniyet'in deplasman taraftarına davranışı da ayrı bir konu. Uzun yıllardır Adana'ya kalabalık deplasman tribünleri gelmediği için, onlar da bu konuda deneyimsizler. Taraftarı stattan çıkarmak, biz sizin güvenliğinizi sağlayamıyoruz demektir ki bu da işlerini yapamadıklarını gösterir. Polisin bakış açısının tribüncülere düşman olduğunu hepimiz biliyoruz. Tribün ahalisi, polise karşı yine taraftarı savunmalı; deplasmandakilerin kötü muamele görmesine engel olmalı.
Bunları Türkiye'de yapabilen kim var bilmiyorum; ama biz en azından bir adım atalım.
Yorumlar
Yazıda belirtmemişsin ama Ankaragücü taraftarlarını dışarıya atan çevik kuvvet ekibini tüm Adana Demirspor taraftarları alkışladı, o anda galeyana gelerek ben de bir ara alkışlamış olabilirim.
Koyduk mu tezahüratı, yazıldığı gibi modadır. İlk golü attık, biz yaptık, onlar attı onlar yaptı. Kimse de bir demedi. Ne olduysa üstlerini çıkarıp koltukları söküp atmaya başladılar, son olarak da patlayıcı madde attılar bu da sakin duran kale arkası taraftarına gelince film koptu.
Yoksa polis stada girerken çok güzel davrandı onlara. 3. golü yeyince de toplanıp gittiler.
Kimse kusura bakmasın, deplasman taraftarı da ne yapacağını bilecek. Olay çıkarmaya gelmişlerdi, 'biz çok çılgınız' modunda bıçkın taraftar olarak dönünce anlatacak hikaye istiyorlardı. Aldılar hikayelerini, takımlarını bırakıp döndüler.