Ana içeriğe atla

Manisa Maçı Öncesi

Manisa maçı öncesi, takımın ne yapabileceğine dair çok bir fikrimiz yok. Antreman düzeyinin yükselmiş olması, takımın moralinin yerinde olması tabii ki sevindirici. Ancak bunların olduğu ya da olmadığı zamanlarda da istikrarsız sonuçları almıştık. İki haftalık 4 gollü galibiyetler bizi umutlandırmaya yetmiyor. Demirspor'u biliyoruz çünkü. Her an her şey olabilir.

Maçın, televizyondan değil TRT WEB TV'den yayınlanacağını hatırlatalım.

Camiada maç öncesi gündem, yine yerel basın ilişkileri. Abdullah Ay meselesi, kongreden bu yana tartışılıyor. Yönetim ve ona yakın çevreler, Ay'ı Aydoğdu'nun adamı olmakla suçlarken, yazdığı yazıalrdan dolayı hedef gösterildiklerini öne sürüp Ay'ı savcılığa şikayet etmişler. Benzer bir şikayet, yönetim tarafından taraftara yönelil olarak da gerçekleşmişti. Şimşekler Grubu bu konuyla ilgili açıklama yaptı. (http://www.sporcukurova.com/anasayfa/simsekler-grubundan-aciklama-4.html)

Abdullah Ay meselesi, yerel basın-yönetim ilişkilerini gözler önnüe sermesi açısından önemli. Bizim neden onlara güvenmediğimizi de ortaya koyuyor. Kendi adamları ve kendi güdümündeki kişilerden başka bir Demirspor düşüncesine tahammül edemiyorlar. Öte yandan kendi işlerini ve ne basındakiler ne yöneticiler yapabiliyor. Bir taraf özel haberler, söyleşiler, yeni bilgilerle bizi aydınlatamazken diğeri de bütçesini tutturamıyor, futbolcuya para ödeyemiyor, bizi temsil edemiyor.

Grubun açıklamasında önemli nokta, bu rezilliğin görülmesi için Ay'ın yazılarına gerek olmadığı hususudur. Abdullah Ay'ın tarzı tartışılabilir; ben bu tip yazılarla her zaman mesafeli olmuşumdur. Ne toptan destek ne cepheden muhalefet tarzı etkileyici oluyor. Ay'ın benim gözümde güvenirliği yok, çünkü henüz kongre öncesine kadar ne düşündüğünü bilmiyoruz. Ama yazdıklarının birilerinin canını sıkması, doğru şeyler yazdığını da gösteriyor. Tepkiye, muhalefete bu kadar mesafeli olan bir yönetim ve her zaman güçlünün yanında olan basının karşısında, Abdulah Ay gibi isimler kahraman olamaya devam edecek. Çünkü onu kahramanlaştıran yani ona bu fırsatı veren yönetim-basın işbiriliğinin hatası.

Yorumlar

yazardarthvenom dedi ki…
"Bizim neden onlara güvenmediğimizi de ortaya koyuyor. Kendi adamları ve kendi güdümündeki kişilerden başka bir Demirspor düşüncesine tahammül edemiyorlar."

demişsiniz. Bu sadece bir taraf için mi geçerli? Yasin Hayalvari bir şekilde istifa yürüyüşünde yazarlara "akıllı ol" denilmedi mi ya da şöyle söyleyeyim her yerde kendileri gibi düşünmeyen herkesi "satılmış" kalem ilan etmediler mi? Sosyal medya'da şunu yaparız, ederiz şeklinde konuşulmadı mı? Sanki farklı görüşe saygı duymayan sadece bir tarafmış gibi yazmışsınız. Bence değerlendirmeleriniz objektif değil ve gerçeklere çok uzaksınız.

Bu blogdaki popüler yayınlar

Ben Bunu Hak Ettim...

Bugüne kadar yazdığım en zor yazılardan biri bu.  Yanımda küçücük iki çocuk vardı maçta, sevdim onları öptüm. Hatta babası yorulmuştu da aldım onu omzuma maçı bir süre birlikte izledik. O esnada çocuğun nasıl heyecanlandığını gördüm. Bacakları kasılıyordu, boynumun sıkıştığını hissettim. Sonra bağırdı ve akabinde ellerini vücudunu titreme alacak kadar sıktı. Bu çocuk sanırım 4,5-5 yaşlarındaydı. Tam benim kızımın yaşlarında. İşte o anda aslında anlamalıydım hak ettiğimi bu belayı. Çünkü ben de çocuklarımı bu acıya götürüyorum. Onlar acıya doğru yürürken, ben her Demirspor deyişlerinde mutlu oluyorum. Her mavi-lacivert deyişlerinde mutlu oluyorum. Onlar da bana başarı videosu gönderiyorlar.   Ben böyle bir babayım işte. Çocuklarının bu tür videolarına bakıp, duygulanan mutlu olan bir babayım. Onlara mavili, armalı kıyafetler alıp ellerimle uçuruma götüren bir babayım. Tabi ki Allah belamı verecek.  Kendi isteğim dışında görev yerim değiştirildi. Ailem param...

Başkan Krizi

 Sahadaki kriz en tepeye de yansıdı; Murat Sancak dün akşam başkanlığı Metin Korkmaz'a devrettiğini açıkladı. Gelişmeleri görebilmek adına biraz beklemek gerekli ama şu anda birkaç neden ve ihtimal var gibi görünüyor: Birincisi, "tamam vazgeçtim" deyip geri dönmesi; daha önce yapmıştı. İkincisi, "TFF'de FETÖcüler var" yönlü açıklamaları ve hakem camiasına eleştirilerinden dolayı çeşitli hukuki ve mali sıkıştırmalara maruz kalması. O yüzden biraz geri plana çekilmek istemiş olabilir. Metin Korkmaz eliyle yönetime devam eder. Üçüncüsü, parasının bitmiş olması ve Adana Demirspor'dan tamamen uzaklaşması. Başkan'ın en büyük sorunlarından biri iletişim stratejisinin düzgün olmaması. Attığı twitler ve açıklamalar fazla öfkeli. Çoğu zaman kötü Türkçe ile karman çorman açıklamalar yapıyor. Twitter (X) infosundaki yazılar/iddialar bile kötü yazılmış. En basitinden, Adanademirspor değil, Adana Demirspor yazması gerekli. Kulübün sosyal medya hesapları iyi yöneti...

Nesrin'in Hikayesi : "15 Saat 47 Dakika…Ve Toprak…"

Ön-Not: Nesrin Olgun Aslan’ın hikayesini yazmaya başladığımda kimi zaman soğuk bir suyun ve karanlığın içinde, kimi zaman sonunda varabildiğim bir kıyıda hissettim kendimi. Yazmaya devam ederken önce zor tutuyordum gözyaşlarımı, bir noktadan sonra akmaya başladı hepsi. Yazımı, ağlayarak bitirebildim ancak…Kendisinin web sitesinden (http://www.nesrinolgun.com) ve dönemin Hürriyet Londra Temsilcisi Faruk Zapçı’nın anılarından yararlandım, teşekkürlerimi sunuyorum…Çok uzatmadan, Nesrin’in Hikayesi’ne başlıyorum… 1964 Adana Yüzme havuzunun kenarında 7 yaşında kara kuru bir kız çocuğu duruyor. Havuzun içinde Adana Demirspor Kulübü yüzücüleri. Erkekler çoğunlukta. Küçük kız etrafına bakıyor. Sadece 4 kız çocuğu var. Nesrin, Adana Demirspor’un 4 kızından biri oluyor o gün…Giriyor havuza. 1973 – 1975 Adana Nesrin, 16 yaşında. Yüzüyor. 7 yaşında girdiği havuzdan, kısa mesafede 100’e yakın madalya ve şilt çıkartıyor. Kışları masa tenisi oynuyor, Türkiye 2.liği, Türkiye 3.lüğü var. 17 yaşında mar...