Ana içeriğe atla

İstifa ve Yaklaşan Tehlike Üzerine

Taraftar istifa istiyor. Biz blogda geçen seneden beri istiyoruz zaten. Bizim bardağımızı taşıran damlaları geçen seneden beri damlatmakta üzerlerine yok.

Önder Serin’in Gökoğlu yönetiminin uzantısı olmadığına dair hiçbir emare olmadığı malum. Bu yönetimin en baştan göreve gelmemesi gerekirdi. Gerçi şimdiki yönetim de kendi içinden bir çok yönetim çıkarabilecek kapasitede. Ama artık buna bir dur demeliler.

Seçimin arefesinde bizim blogda Aydoğdu’ya karşı Gökoğlu diyen bir tek sanırım ben vardım. O günkü seçim koşullarının çerçevesi içinde, fikirlerimin arkasındayım. Gelen Ali giden Veli oldukça bizde bir şey değişeceği yok. Bunun haricinde zaten Gökoğlu / Serin ile bu işin olmayacağı aşikardı, sabır gösteren taraftar da son bir “acaba” dedi. Bu ikili, çok kıt olan kredilerini süratle tüketen kararlar almakta gecikmedi.

Sportif anlamda kötü sonuçlar alınması yönetimin düşüşüne hız kattı. ADS-DER haricinde örgütlü / örgütsüz taraftar grupları hep bir ağızdan yönetim istifa diyor. Bu kadar yoğun istifa talebinin, bu talep haklı da haksız da olsa, yönetimde karşılık bulması şart. Kulaklarını tıkadıkça kendi mevcudiyetlerinin anlamını yitiriyorlar. Taraftarsız yönetim olma yolundalar, bu anlamsız. En kötü yönetim bile meşruiyete ihtiyaç duyar. Meşru olunmadan başta kalmanın anlamı yoktur. Serin yönetimi meşruiyetini en baştan yitirmiş görüntüde.

Taraftarca bundan sonra atılacak adımların militarize değil, diyalogla ve yapıcı bir biçimde gerçekleşmesi gerekiyor. Disconnectus kardeşimin önceki yazılarında belirttiği gibi Adana, Durak sonrası dönemde hala şehrin tümüne hakim bir iradeye sahip değil. Bu açıdan Demirspor’da tarafları masaya oturtmaya yetecek bir gücün olmaması sıkıntı yaratıyor. Bu durumda yönetimi ikna etmenin yolları tıkanıyor. Bana göre artık bu yönetimi rencide ederek istifaya çağırmak, sorunu çözmeyecek. Onlara en azından onurlu bir istifanın kapılarını açmak gerekiyor. Mavilacivert.com’un basın açıklamasını mutedil buldum, olması gereken doz budur bence.

İstifa taleplerinin ardından, bu yönetimin neden istifasının istendiğini madde madde yazıp 5 Ocak stadına asmak gerekli. Bu maddeleri asalım ki, bundan sonra gelecek yönetimler de aynı maddelerle yargılansınlar. Gelecekteki Demirspor yönetimlerinin olması gerekli özelliklerini gerekirse taraftar grupları imza altına alsınlar. Günübirlik düşünmemek için aklıma başka bir yöntem gelmiyor. Bir de şu meşhur “Demirspor’un menfaati için” klişesi kullanımdan kalksa güzel olur, son kullanma tarihi geçeli çok oldu.

Beni en çok korkutan ise yönetimin Adanaspor maçını bir can simidi olarak görmesi ihtimali. Bu uğurda ezeli rekabeti körüklemek isteyebilir, dikkati bu yöne sevk edebilirler. Futbolcuların da bu maçta kötü oynama lüksü yok, her bakımdan iğneli bir fıçıya gireceğiz. Olası ağır bir yenilgide cıkması muhtemel olayların müsebbibi yalnız yönetim olmaz. Büyük pay onların olur ama tüm suç onlara kalmaz. O bakımdan bu maçı her anlamda en az zararla atlatmamız gerek. Meşhur Ankaragücü maçını unutmayalım.

Toparlamak gerekirse, kısa vadede Demirspor'umuzun önü karanlık. Galibiyetlerin bile suları durultma kapasitesi yok. Mağlubiyetler normalden çok daha fazla tepki doğuruyor. Bu kadar toz duman olmuş bir ortamda sakin düşünüp doğruyu görmek çok zor. Yine el yordamıyla ilerlemeye çalışacağız.

Yorumlar

yavuzy dedi ki…
Yönetim son basın açıklaması ile köşeye sıkıştığını itiraf etmişti. İsteksiz bir şekilde taraftara sundukları davet karşılık görmedi. Şimdi ne yapsak da bu işin içinden çıksak derdindeler... Onurlu istifa önerisi güzel omuş; artık tarafların masaya oturup Demirspor'a daha fazla zarar vermeden sorunu çözmeleri gerekiyor.
Unknown dedi ki…
mustafa beyin yazısına katılmamak elde değil.adanademirsporlu taraftarlar seslerini duyurdu ve yönetime mesajlarını iletti.artık bundan sonra gereğinin yapılması lazım çözüm lazım.
Onur BİÇER dedi ki…
Onurlu istifa tek seçenektir. Muhakkak düşünülmelidir. Yönetime sen rezilsin ve rezil bir şekilde istifa edeceksin, diye dayatmak kişilerin kişilikleri üzerine ahkam kesmek anlamına gelir ve insan olmanın refleksi ile yönetim direnir. Bu dayatma bence doğru bir dayatma değildir. Evet yönetim istifa etmelidir, Demirspor'a layık bir yönetim değildir. Ancak bu Demirspor yönetimi takıma zarar vermekle birlikte bir Aytaç Durak da olmamıştır. Takımı belediyelere, kendisine muhtaç eden şahıs bu kadar yoğun bir baskıya tutulmamıştır. Bu yönetim bir Mustafa Tuncel de değildir. Aytaç Durak ile birlikte Adanaspor maçındaki şüphelerin kaynağı olan Mustafa Tuncel, MİY kravatı sallayan Tuncel bu yönetim kadar tepki görmemiştir. Bu adamlar değiller midir, Demirspor'u borç batağına sürükleyen? Aynı muameleye tabi tutulmuşlar mıdır? Peki ya Mehmet GÖKOĞLU'nun ilk yönetimi. Berbat bir transfer politikası ile borçlarımızı artıran, takıma ikilik sokan, temlikleri ile belimizi büken yönetimin başında değil miydi? Plaka projesindeki başrol oyuncusu değil miydi? Bu kadar saldırıldı mı, doğru zamanda Gökoğlu'na? Maalesef o zamanda bu adamlara en sert tepkileri bizler verirken, bizler neredeyse yalnızdık. Şimdi bu yönetime karşı verilen tüm tepkiler haklıdır, ama eğer bahsettiğim insanların onurları masaya yatırılmadıysa bu yönetimin onuru da masaya yatırılmamalıdır. Geçmiş yönetimler nasıl sevilmese de "onursuz" itham edilmediyse, bu yönetime de "onurlu" istifa hakkı tanınmalıdır. Aksi takdirde benim şahsi kanaatim bu yönetime haksızlık edilmiş olacağıdır. Örnekler çoğaltılabilir ama bununla yetineyim şimdilik. Yönetim istifa etmelidir ancak bu şekilde zorlanması, onların görevdeki sürelerini uzatıp, Demirspor'un daha fazla zarar görmesine yol açacaktır. Bu konuda söyleyecek bir kaç sözüm daha var ama şimdilik bekleyeceğim.

Bu blogdaki popüler yayınlar

Ben Bunu Hak Ettim...

Bugüne kadar yazdığım en zor yazılardan biri bu.  Yanımda küçücük iki çocuk vardı maçta, sevdim onları öptüm. Hatta babası yorulmuştu da aldım onu omzuma maçı bir süre birlikte izledik. O esnada çocuğun nasıl heyecanlandığını gördüm. Bacakları kasılıyordu, boynumun sıkıştığını hissettim. Sonra bağırdı ve akabinde ellerini vücudunu titreme alacak kadar sıktı. Bu çocuk sanırım 4,5-5 yaşlarındaydı. Tam benim kızımın yaşlarında. İşte o anda aslında anlamalıydım hak ettiğimi bu belayı. Çünkü ben de çocuklarımı bu acıya götürüyorum. Onlar acıya doğru yürürken, ben her Demirspor deyişlerinde mutlu oluyorum. Her mavi-lacivert deyişlerinde mutlu oluyorum. Onlar da bana başarı videosu gönderiyorlar.   Ben böyle bir babayım işte. Çocuklarının bu tür videolarına bakıp, duygulanan mutlu olan bir babayım. Onlara mavili, armalı kıyafetler alıp ellerimle uçuruma götüren bir babayım. Tabi ki Allah belamı verecek.  Kendi isteğim dışında görev yerim değiştirildi. Ailem paramparça oldu. Ta

NE OLDU SİZE?

En sonda söyleyeceğimi en başta söyleyeyim. Bu bir tribün yazısıdır. Tribünlere yazılmıştır. Demirspor tribünlerine.  Sasa Polyester Sanayi A.Ş.  Baştuğ Metalürji San. A.Ş.  Beyteks Tekstil San. Tic. A.Ş.  Elita Gıda San. Tic. A.Ş.  Abdioğulları Plastik Ambalaj San. A.Ş.  Dioki Petrokimya San. A.Ş.  Güney Çelik Hasır ve Demir Mamulleri San. Tic. A.Ş. Bu şirketler ISO kayıtlarına göre Türkiye’nin en büyük 300 firması içinde Adana’da faaliyet göstermekte olanlar.  Bu şirketlerden bir tane forma reklamı aldık mı?  Stad sponsorluğu?  Ne bileyim altyapı desteği?  Kim takımı fonluyor?  Murat Sancak ve ilişkili şirketleri, çevresi vesilesi ile kulübe kazandırdığı sponsorlar.  Adana bu, Demirspor bu. Bunu unutmamak gerekir. Ben Murat Sancak’ı bir başkan, bir ağabey olarak çok seviyorum ve çok takdir ediyorum. Kulübümüz üzerindeki emeklerini asla yok sayamam. Benim diyen Adanalıdan, benim diyen Demirsporludan daha fazla katkısı var kulübe.  Bugün dünya yıldızı futbolcu alırız almayız ama bekley

Adana Demirspor: 4 - Beşiktaş: 2

 Adana Demirspor varsa umut vardır. 3. kalecisi, yedek oyuncusu, sahası, tribünü fark etmez; Demirsporlu devam eder! Bugün 4-0'a getirdiğimiz maçtan iki farklı galip ayrıldık. İç sahadaki kayıpsız gidişat devam etti. 3. haftanın erteleme maçında, öncesinde hafta sonunun kaleci ve kırmız kart krizlerinin damga vurduğu, maç içinde ilk golü atan Belhanda'nın da fenalaşıp oyuna devam edemediği, 2008'li yedek kaleci, 2005'li yedek oyuncularla kadroyu tamamladığımız günde yine skor üretmeyi bildik; yediğimizden fazlasını attık. İşte kazanmanın yolu bu! Belhanda, Niang, Emre Akbaba ve Yusuf Erdoğan'la fileleri sarstık. Niang'ın dördüncü, Yusuf Erdoğan'ın üçüncü golleri oldu. Bu lige damga vuracağımızı biliyorduk; öyle olmaya devam ediyor.