Ana içeriğe atla

Altyapı 2012-13

Geçen sezon playoff maçları ve şampiyonluk nedeniyle altyapı yazılarımız birden sona erdi. Yazınki yönetim ve kongre gelişmeleri de gündemi fazlasıyla meşgul edince ve hala da öyleyken altyapı meselesine giriş yapamadık. Sevinidirici gelişme şu ki, Adana spor siteleri altyapı maçlarını artık takip ediyor ve sonuçlarını paylaşıyor. Bizim ayrıca duyurmamıza gerek kalmıyor. Yıllarıdır sürdürdüğümz takibin güzel bir sonucu olduğunu düşünüyorum bu gelişmenin.

Geçen yıl sıkça takip ettiğimiz U18'ler bu sene A2 liginde 4. grupta mücadele ediyor; kadro geçen yılla hemen hemen aynı. İlk maçlarında da Erciyes'i yendiler. Bu hafta deplasmdan Antalya ile oynuyoruz. Grupta ilk iki sıra final grubuna gidecek, kalanlar klasman grubunda liderlik kovalayacak.

U17'ler bir yaş daha büyüyüp U18 oldular, 3 maçta birer galibiyet-beraberlik ve mağlubiyet var. Anadolu Selçuk'a 4-0'dan verilen 4-4 beraberlik üzücü. Bu hafta da Tarsus'tan 4 yemişiz. Sezona en iyi başlayan kategori U16 oldu; 3te 3 ile yollarına devam ediyorlar.

Yönetimin altyapı hususunda yarışmacı değil yetiştirici olma eğilimi düşündürücü. Daha önce Onur Biçer bu konu hakkında yazmıştı. Yetiştirici olmak her kategoride başarı arayışını engellememeli. Tersine başarı arayışı çocukları motive edecektir. Yarışmacı olmak, takım içinde birbirini ezip geçmek, bireysel başarı arayışında olmak değildir, bir jenerasyonu olduğu gibi yukarıya taşıyabilmektir; o takımdaki herkesten en yüksek faydayı sağlamaktır. Takımda bir iki kişinin sivrilmesi bize yetmez; sadece göstermelik başarı sağlar. Altyapıdaki oyuncuların başarılı olmaları durumunda A takımda oynayacağını bilmek onu zaten yarışmacı kılar. Ama "ben ne yaparsam yapayım o formayı bana vermezler" düşüncesi yerleşirse, yetiştirme de yarışma da hayal olur. Bugüne kadar zaten bu oldu. Alttan gelen kimseye forma vermedik! Birkaç kişinin arzusuyla, itelemesiyle yürüyen altyapının kurumsal bir çerçevede ele alınması gerekiyor. Yönetim göstermelik de olsa bir altyapı sorumlusu belirledi kendi arasında. Bu görevin layıkıyla yerine getirilmesini bekliyoruz. 

Bizim asıl isteğimiz artık belli bir çıtayı yakalamış altyapının A takım kadrosunda en az iki-üç oyuncuyu istihdam etmesi ya da yetiştirilmek üzere alt lig takımlarına kiralanması ve takiplerinin yapılması. Geçen sezon söyleye söyleye U18'ten en azından Muhittin'i A takıma kazandırdık; artık kadroda kendine yer buluyor. Seviniyoruz bu duruma.  Bu sezonki A2 kadrosunun seneye nerede olacağını göreceğiz. Yetiştirici olarak bu çocuklrın dağıılp gitmesine izin mi verilecek yoksa kadro gelecek sezonun önemli bir parçası mı olacak? Birlerine para kazandırmak için kendi oyuncularımızı heba ettiğimiz onca senenin ardından, sezonu sonunda yakınen takip ettiğimiz bu oyuncuların yetişip yetişemediğinin hesabını sormak da yine bizim boynumuzun borcu.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Nesrin'in Hikayesi : "15 Saat 47 Dakika…Ve Toprak…"

Ön-Not: Nesrin Olgun Aslan’ın hikayesini yazmaya başladığımda kimi zaman soğuk bir suyun ve karanlığın içinde, kimi zaman sonunda varabildiğim bir kıyıda hissettim kendimi. Yazmaya devam ederken önce zor tutuyordum gözyaşlarımı, bir noktadan sonra akmaya başladı hepsi. Yazımı, ağlayarak bitirebildim ancak…Kendisinin web sitesinden (http://www.nesrinolgun.com) ve dönemin Hürriyet Londra Temsilcisi Faruk Zapçı’nın anılarından yararlandım, teşekkürlerimi sunuyorum…Çok uzatmadan, Nesrin’in Hikayesi’ne başlıyorum… 1964 Adana Yüzme havuzunun kenarında 7 yaşında kara kuru bir kız çocuğu duruyor. Havuzun içinde Adana Demirspor Kulübü yüzücüleri. Erkekler çoğunlukta. Küçük kız etrafına bakıyor. Sadece 4 kız çocuğu var. Nesrin, Adana Demirspor’un 4 kızından biri oluyor o gün…Giriyor havuza. 1973 – 1975 Adana Nesrin, 16 yaşında. Yüzüyor. 7 yaşında girdiği havuzdan, kısa mesafede 100’e yakın madalya ve şilt çıkartıyor. Kışları masa tenisi oynuyor, Türkiye 2.liği, Türkiye 3.lüğü var. 17 yaşında mar...

Sahadan Çekildik

 Ligden düşerken bile şeklimiz belli, çünkü Alemin Delikanlısı Adana Demir... Galatasaray maçındaki kör göze parmak penaltı kararı rezaletine karşı, yönetim takımı sahadan çekti. Son 2 sezondur rezalet yönetimimiz, aleyhimize hakem hatalarını kolaylaştırıyordu. İki yanlış bir doğru etti. Türk futbolunun her yerden dökülen imajına, yıkılan bir Demirspor karşı çıkabilirdi sadece. O da oldu, biz yaptık! Bundan sonra İstanbul takımlarınızla size iyi eğlenceler...

Sezon Değerlendirmesi

 Bu sezon için saha içini konuşmak anlamsızdı ama yine de söylemek gerekir ki sahadaki mücadele o kadar da kötü değildi. Geçen sezon 2. ve 3. lig takımlarında kiralık oynayan oyuncularımızla idare ettik. Son haftalarda sahaya çıkacak kadroyu zor tutturduk. Sezon başıyla sonu arasında kadroda büyük değişimler oldu. Bütün bunların sorumlusu, paraları ödemeyen Murat Sancak ve yönetimiydi. Bir yerde patlama yapar diye umut bağlamadığımız genç oyuncular maçların belli anlarına kadar direnci ayakta tuttular. Ancak son bölümlerde oyundan düştük; kadro derinliği olmadığı için de en ufak kişisel hata, sakatlık ya da kart cezaları sonuca direkt etki etti. 2-0'dan öndeyken kaybettiğimiz maçlar oldu. Tabii rakiplerin bizim maçı çeviremeyeceğimizin farkında olmaları, her halükarda kazanırız düşünceleri kendi adlarına tempoyu yükseltmelerini engellemiş olabilir. Yine de şans faktörü yanımızda olsa puan alacağımız bir kaç maç daha vardı diye düşünüyorum. Sezon başında yazdığım gibi, şerefli mağlu...