Şurası bir gerçek ki; taraftar ile en iyi ilişkileri kuran, onların bir dediğini iki etmeyen, kendisi de bir taraftardan farksız olan, son yirmi yılın içinde bizi sportif başarıdan değil de sevgi ve saygıdan yana mutlu eden bir başkandı.
Kendisine yakıştırılan onlarca iyi ve kötü sıfat var. Bunlardan birisi de efsane. Bu sıfat onu sevenlerce kullanılıyor, onu sevmeyenlerce ise “neyi başardı ki, efsane oldu” deniliyor. Ben de onu efsaneleştirmekten özenle kaçınıyorum. Onu sevmediğimden değil, aksine, onu seviyordum ben. Fark şu ki, şundan eminim ki yaşadığı dönemde efsane olmak gibi bir amacı asla olmamıştı. O zaten bir taraftardı. Allah ona bir hediye bahşetmişti, en koyusundan bir Demirspor taraftarına Demirspor başkanlığı yapmayı nasip etmişti. Bir taraftar tüm hatalarıyla ve sevaplarıyla Demirspor başkanı olmuştu. Başkanlık ve taraftarlık aynı kişide cisimleşmişti. Bu bir Demirsporlu’nun yaşayabileceği en büyük onurlardan birisiydi. Bu onur ona layık görülmüştü, bunun o da farkındaydı.
Taraftar için yaptıklarında, yapmaya çalıştıklarında art niyet aramıyorum, popülizm aramıyorum. Ben de olsa aynılarını yapardım. Hatta belki de fazlalarını. Bana göre futbol yönetimi, yalnızca futbolcuların rahatını düşünmemeli, kulübün borçlarıyla boğuşmamalı. Taraftarın, mesela daha rahat, daha medeni koşullarda maç seyretmesi için proje üretmeli, hayata geçirmeli. Futbolcu, teknik adam, taraftar üçgeninde her zaman hor görülen ve süründürülen ama bu oyunun en önemli asli unsurlarından birisi olan taraftar için daha fazlası yapılmalı. Profesyonel futbol taraftar için oynanır çünkü. Bu profesyonel oyunun amatör kanadı taraftardır, oyunun kalbi ve ruhu tribündedir, tribün tarafından yaratılır çünkü.
Bekir Çınar, taraftar için yaptıklarında başarılı oldu mu? Kalplerde kendine bir yer bulduğu doğru, hislere tercüman olduğu, daha önce fikirleri sorulmayanlarla konuştuğu, onları dinlediği ve gücü ölçüsünde harekete geçtiği doğru. Fiziksel olarak ortaya koydukları çok az olsa da, onun asıl başarısı fikirsel bazda oldu. Bana göre, artık ortada bir çıta var, ki eskiden yoktu. Taraftarın lehine konmuş, daha da yükseltilmeyi bekleyen bir çıta. Artık yönetimlerin tepesinde onun hayaleti dolaşıyor, istenildiği kadar görmezden gelinmeye çalışılsa da. Onun yönetim anlayışındaki kimi hataları, taraftar ile olan ilişkilerindeki mükemmelliği gölgeleyemiyor. Taraftar yirmi yılda öyle kötü yöneticiler gördü ki, Bekir Çınar’ın yönetsel hataları onların gözlerine batmıyor.
Bekir Çınar, taraftara yani hak sahibine, hak ettiği değeri verme yolunda mücadele etti. Bu onu efsane yapmaz, ama bir Demirspor başkanını bizimle “gardaş” yapar. İşte bu sıfat, her sıfattan her payeden daha yücedir…
Kendisine yakıştırılan onlarca iyi ve kötü sıfat var. Bunlardan birisi de efsane. Bu sıfat onu sevenlerce kullanılıyor, onu sevmeyenlerce ise “neyi başardı ki, efsane oldu” deniliyor. Ben de onu efsaneleştirmekten özenle kaçınıyorum. Onu sevmediğimden değil, aksine, onu seviyordum ben. Fark şu ki, şundan eminim ki yaşadığı dönemde efsane olmak gibi bir amacı asla olmamıştı. O zaten bir taraftardı. Allah ona bir hediye bahşetmişti, en koyusundan bir Demirspor taraftarına Demirspor başkanlığı yapmayı nasip etmişti. Bir taraftar tüm hatalarıyla ve sevaplarıyla Demirspor başkanı olmuştu. Başkanlık ve taraftarlık aynı kişide cisimleşmişti. Bu bir Demirsporlu’nun yaşayabileceği en büyük onurlardan birisiydi. Bu onur ona layık görülmüştü, bunun o da farkındaydı.
Taraftar için yaptıklarında, yapmaya çalıştıklarında art niyet aramıyorum, popülizm aramıyorum. Ben de olsa aynılarını yapardım. Hatta belki de fazlalarını. Bana göre futbol yönetimi, yalnızca futbolcuların rahatını düşünmemeli, kulübün borçlarıyla boğuşmamalı. Taraftarın, mesela daha rahat, daha medeni koşullarda maç seyretmesi için proje üretmeli, hayata geçirmeli. Futbolcu, teknik adam, taraftar üçgeninde her zaman hor görülen ve süründürülen ama bu oyunun en önemli asli unsurlarından birisi olan taraftar için daha fazlası yapılmalı. Profesyonel futbol taraftar için oynanır çünkü. Bu profesyonel oyunun amatör kanadı taraftardır, oyunun kalbi ve ruhu tribündedir, tribün tarafından yaratılır çünkü.
Bekir Çınar, taraftar için yaptıklarında başarılı oldu mu? Kalplerde kendine bir yer bulduğu doğru, hislere tercüman olduğu, daha önce fikirleri sorulmayanlarla konuştuğu, onları dinlediği ve gücü ölçüsünde harekete geçtiği doğru. Fiziksel olarak ortaya koydukları çok az olsa da, onun asıl başarısı fikirsel bazda oldu. Bana göre, artık ortada bir çıta var, ki eskiden yoktu. Taraftarın lehine konmuş, daha da yükseltilmeyi bekleyen bir çıta. Artık yönetimlerin tepesinde onun hayaleti dolaşıyor, istenildiği kadar görmezden gelinmeye çalışılsa da. Onun yönetim anlayışındaki kimi hataları, taraftar ile olan ilişkilerindeki mükemmelliği gölgeleyemiyor. Taraftar yirmi yılda öyle kötü yöneticiler gördü ki, Bekir Çınar’ın yönetsel hataları onların gözlerine batmıyor.
Bekir Çınar, taraftara yani hak sahibine, hak ettiği değeri verme yolunda mücadele etti. Bu onu efsane yapmaz, ama bir Demirspor başkanını bizimle “gardaş” yapar. İşte bu sıfat, her sıfattan her payeden daha yücedir…
Yorumlar