Ana içeriğe atla

Taraftarın Tepkisi, Derin Demirspor'a...

Adana Demirspor taraftarı,  yarın Şimşekler Grubu öncülüğünde Adana'da büyük bir yürüyüş gerçekleştirecek. Yürüyüş, Adana Demirspor'un yeni yönetimine karşı tepki gibi görünse de, aslında bu tepkiyi biriken bir öfkenin sonucu olarak görmek mümkün. Tepkiyi sadece isimlere ya da şahıslara endekslememek gerekiyor. Tepkinin yönelmesi gereken yer, Derin Demirspor'un yıllardır kapalı kapılar ardında yürüttüğü işlerdir. Aksi taktirde, isimler değişecek ancak işleyiş değişmeyecek.

Bugünkü Önder Serin/Mehmet Gökoğlu (Önder Gökoğlu!) yönetimi, yıllardır Aytaç Durak-Mustafa Tuncel çizgisinden çok farklı noktada değil. Yönetim listelerinde yer alan isimler, son 10 yılda pek değişmedi. Aynı isimler dönüp dolaşıp bizi yönetiyor. Birileri para versin, biz yönetelim mantıığı değişmiyor. Kapalı kapılar ardında işler çevirip, menajerlere paralar kaptırıp, kaşar oyuncu ve teknik adamların elinde oyuncak olup kulübü borçlandırmaktan başka bir iş yapılmadı. Adana Demirspor, profesyonel bir mantıkla yönetilmiyor; eş-dost ilişkileriyle ayakta tutuluyor. Bu sene gelen şampiyonlukta yönetimin payı yok denecek kadar azdı. Ercan Albay'ın yarattığı ivmeyle son düzlüğü iyi koşan takım çizgiyi geçti. Ama bu dönemlik başarının devamı nasıl getiriliecek? Buna dair hiçbir plan-proje ortaya konmadı.

Önder Gökoğlu yönetimi, kongre öncesi yaptığı üyeliklerle, "aday varsa çekiliriz" deyip çekilmemesiyle, Ercan Albay'a yaptığı haksızlıkla, tribünde yarattığı bölünmeyle desteklenmeyi hak edecek bir yönetim değil. İlk icraatı olan Güvenç Kurtar tercihi de bunu gösteriyor. Kurtar, son 5 yılda hangi takımda tutunabildi? Hangi takımı başarıya taşıdı? Yoksa o takımları, hatalı transferlerle borç batağına mı sürükledi?

Ama bugüne kadar, Bekir Çınar dönemi dışında, tribünün coşkuyla desteklediği bir yönetim oldu mu? Aytaç Durak-Mustafa Tuncel çizgisinden sapabilen bir kişi çıktı mı? Bir dönem Efsane başkan sıfatına layık görülen Adem Atılgan bile o çizginin hizasına gelmedi mi? Birkaç ay öncesine kadar tribüne çağrılan, ilk dönemlerinde sivil yönetim diye desteklenen Gökoğlu da Belediye'nin kapısında çakılı kalmadı mı? Bekir Çınar'ın çıkmaza girmesinde, şimdiki ve önceki yönetimdeki isimlerin payı yok mu?

Bu isimlere de ilk dönemlerinde destek verildi, "yeni yönetim-yeni hoca-şans verelim" diye süre tanındı. Sonuçta aynı hüsranlar yaşandı. Şampiyon olduğumuz sene bile, mutluluğumuz bir ayda kaosa döndü. Tıpkı diğerleri gibi, bu yönetim de yeni bir yönetim değil. Aynı zihniyetin devamı.

Süren tepkiler, yarınki yürüyüş ve bundan sonraki süreçte benim önerim, Önder Gökoğlu'nun istifasını istemenin tek başına yeterli olmadığı; kapalı kapılar ardında Demirspor'u çekip çevirenlere yönelik topyekun bir mücadele sürüdürülmesi gerektiği yönünde...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sezon Değerlendirmesi-II

 Oyuncular üzerinden bu sezona bakacak olursak, öncelikle yaz transferlerinde ses getiren Balotelli ve Belhanda ikilisinden başlamak gerekli sanırım.  Balotelli bütün tacizlere, önyargılara ve maç içinde hakemlerin veya rakip oyuncuların kışkırtmalarına rağmen verimli bir sezon geçirdi. Son haftadaki patlamasıyla beraber hem takımı hem ligin en golcü oyuncularından oldu. 18 lig ve 1 kupa golüyle iyi bir performans sergiledi. Golleri dışında da atakları yönlendirmesi, şut tehdidi ve rakip savunmayı yıpratmasıyla iyi bir forvetin yapması gerekenleri büyük oranda yaptı. Ama Malatya maçında olduğu gibi çok pozisyon kaçırdığı maçlarda da canımızı sıktı.  Belhanda ile ilgili duygularımı önceki yazılarda belirtmiştim. En son GS maçındaki yaptıklarıyla iyice gözümüzden düştü. Transfer olduğunda 10 gole ulaşsa yeter diye düşünüyordum; çok uzak kaldı o beklentiden. Onun dışında maç içindeki pas tercihleri, istikrarsızlığı ile bu sezonun en büyük hayal kırıklığı oldu diyebilirim. Benzer şekilde A

Adana Demirspor: 3 - Sivasspor: 0

Geçen sezonun tersine bu yıl süper bir başlangıç yaptık; üçer gollü, iki de iki. Geçen sezon Giresun'a karşı deplasmanda, Sivas'a da içeride can sıkıntısı yenilgiler almıştık. Onları da düşününce ayrı bir güzellik oldu... Böylece ilk kez Süper Lig'e iki galibiyetle başlamış olduk. Pazartesi maçlarıyla kesinleşecek olsa da yine ilk kez Süper Lig'te birinci sırayı gördük.  Takım cumartesi akşamı makine gibi çalıştı. Oyunu sürklase etti. Genelde sezon başı klişelerinden olan "henüz takım oturmadı/hazır değiliz" mazereti bu sene bize uğramamış oldu. Aynı teknik adam ve tamamen değişmemiş kadronun bunda payı büyük. Vargas'ın yokluğunda 11'e yerleşen Belhanda şansını iyi kullanıyor. Onyekuru-Akintola ile desteklenmiş hücum hattı iyi işliyor. Genelde maçlarda gol yeriz ama bu kez rakibe kaleyi kapattık, o açıdan da iyi bir performans oldu.  Geçen sezondaki çıtayı yukarı taşımak için mücadeleye devam!

Fenerbahçe: 4 - Adana Demirspor: 2

 Yine hakemin hatalı kararlarının damga vurduğu maçta sezonun ilk yenilgisini aldık. Aleyhimize verilen yanlış penaltı, lehimize önce verilip sonra yanlış ofsayt kararı ile verilmeyen penaltı, rakip oyuncuya gösterilmeyen kartlarla birlikte iyi oynadığımız maçtan puan alamadık. Deplasman takımı gibi oynayarak hızlı hücumlarla ilk yarıda farkı ikiye çıkaran rakibe karşı ev sahibi gibi oynadık; iyi top yaptık, ilk dakikalardaki baskıyı iyi kırdık. İlk yarıda bir gol bulabilsek skor farklı olabilirdi. Yine de 3-0'dan sonra oyundan kopmayıp skoru 3-2'ye getirmek başarıydı. Tek kaleye döndürdüğümüz maç son dakikalardaki kırmızı kart ve 4. golle tamamlandı. Fenerbahçe'nin bu sene iyi yaptığı kolay skor bulma işini, zaten aksayan defansımızla durdurmamız kolay olmadı. Ligin en iyi top oynayan takımını izlemek için tribüne koşan Fenerbahçeliler, müthiş bir deplasman tribünü görerek evlerine döndüler; hafta içi maçta taraftarımız gece 1'e kadar tribünde bekletildi. Hafta içi bir