Ana içeriğe atla

Tamamen Şahsi Bir Yazı - Başkanlık Seçimi

Başlık belli; tayfayı kesinlikle bağlamaz. Mustafa Uçar'ın şahsi düşünceleridir.

Kongre ertelendi. Bir sonrakine bir hafta var. Demirspor tarihine vakıf abilerimiz ablalarımız, tarihte bir örneğini hatırlıyorlarsa müdahil olsunlar lütfen; Demirspor'un iki adaylı bir kongresi olacak! Belki ilk değildir, yine de ömrünün baharını başarısızlık girdabında heba eden ve güçsüz, atanmış, emanetçi yönetimlerin gazabına uğramış taraftarlar için ne büyük değişiklik! Alışılmadık, garip... Aslında olması gereken bu ama bu durumu hiç görmediğimiz için şaşkınlığımızı gizleyemiyoruz.

Bu kadar lakırdıdan sonra gelelim başkanlık seçimine. Mevcut başkanımızı tabiri caizse en çok zorlayan, kendi verdiği bilgiler ışığında ona en çok ve zor soruyu soran bu blog oldu.Yerel basın soramazken biz sorduk, itham ettik, istifaya davet ettik. Daha ötesi var mı? Başkan son twitter hamlesi ile bir çok soruya orada cevap verdi. Cevapların bizi tatmin edenleri oldu, etmeyenleri de elbette. Genel olarak ben bu hamlesini olumlu buldum. Demirspor adına fiiliyatta olumlu bir sonucu henüz olmadı ama hesap vermenin mentalite olarak kafalara yerleşmesi beni mutlu ediyor. Ha, başkan twittere yazmasa bile artık hesap vermesi gereken bir kulüp olduğunu biliyor. Belediyenin memurlarının yönettiği, yönettirdiği Demispor'da bu mentalite olmaz, olmamıştır. Bizden biat etmemizi beklerler, çünkü biz Aytaç Durak ve onun temsil ettiği ekolün gözünde padişahın kullarıyızdır. Gökoğlu da bu konuda çok yetersiz, ama bir başlangıç yaptı. Gerisi gelir mi, ileriye götürür mü? Meçhul... Belediyenin takım üzerindeki hegemonyasını yıkabilir, özerklik ve özgürlük taleplerimize cevap verebilir mi? Demirspor taraftarının renklere aşkını kendi içinde de hissettiğine eminim de, taraftarın ilkeleri diyerek somutlaştırdığımız metni sanki kendi yazmışcasına sahiplenebilir mi? Bilinmez...

Selahattin Aydoğdu'yu şahsen tanımıyorum. İşin garibi, kimsenin de şahsını tanıdığını sanmıyorum. Adana Demirsporlu'dur, Adana'nın tanınmış simalarındandır. Ekonomik gücü olan (ne kadar olduğunu bilmiyorum tabii) birisi ve spor dünyasının içinde olmayı seven bir yapısı var. Geçmişte yönetimlerde de bulunmuş. E peki Demirspor başkanlığı için bize ne vaad ediyor? 6 milyon lira. Hibe gibi bir şey olacakmış. Belediye ve mülki amirlerin desteğini almışmış. 10 milyonla borçlar ödenecekmiş, 6 milyona da takım kurulacakmış...

Ben bunlara inanmıyorum ne yazık ki. Bana diyebilirsiniz ki, "Gökoğlu hiç bir şey vaad etmiyor, hiç bir programı yok, yönetimi güçlü değil, onun nutuklarına inanıyorsun da, Aydoğdu'nunkilere mi inanmıyorsun?" Aydoğdu'nun tarzı tam da bana Mustafa Tuncel'i ve kurduğu uzay takımını hatırlatıyor. Ya da Atılgan döneminin aşırı şişirilmiş kardosunu. Büyük paraların büyük borçlar yarattığını görecek kadar yaşadık çok şükür. Gönül isterdi ki bir aday da çıksın, kurumsallaşmadan bahsetsin, kredi kartlarından, üyelik aidatlarından, kombinelerden, yüzme takımından, basketbol takımından, altyapıdan vs... Ama olmuyor. bahsetse bile somut bir şey olmuyor. Şimdi Demirspor taraftarının bir kısmı yine hazır yemek istiyor. "Birileri 6 milyon, 10 milyon koysun, biz de gidek izleyek" istiyor. Sonra da sahipsiz Adana diye el açmayı maharet sanıyor, muhalefet etmek sanıyor, mücadele etmek sanıyor. Ben bu kadar parayı babasının hayrına vermeye niyetli bir başkan adayını desteklemiyorum, destekleyemiyorum. Gökoğlu'nun kullandığı "macera" tabirini doğru buluyorum. Ama kendisinin çok önemli adımları atmamasının sonucunda Demirspor'un tepe taklak yuvarlanabileceğini de görmesini istiyorum. Adımları atsın, ayakları yere bassın. Unutmasın ki bu takım ne belediyenin, ne mülki amirlerindir. Bu takım taraftarındır. Taraftarın da istekleri bellidir.

Kendisine yönelik tüm eleştirilerim saklı kalmak koşuluyla, ve çok yakın zaman içinde olumlu işler üretmeye başlayacağına dair içimde ümit besleyerek seçimde başarılar diliyorum. Kongre üyesi olarak oyum Gökoğlu'na.

Bakalım aleyhine gelişen baskıyı göğüsleyebilecek mi, yeniden kamuoyunun desteğini kazanabilecek mi? Seçime kadar adaylığa devam edebilecek mi? Söyleyecek çok söz var, ama uzatmamak lazım. Çok uzun yazıların okunmadığını söylüyor uzmanlar. Aydoğdu ve Gökoğlu'na ilişkin şahsi tespitlerime devam edeceğim.

Yorumlar

Fırat Ateş dedi ki…
Bizde ki yaşanan bu gelişmeler batık durumdaki şirketlerin borçlarını ötelemek adına yaptıkları kısa erimli atraksiyonlara benziyor.

Bu açıklamalardan sonra, sanki Demirspor'un kumar borcu var da bu borcu ödemek için tefecinin eline düşmüş gibi hissettim.

Örneğin: "arkadaşlar biz üst liglerde kalıcı olmak adına şöyle uzun vadeli planlar yaptık, yönetim tarzımız budur, ilkelerimiz şunlardır, Demirspor'u yaşatmak adına şu projelerimiz var vs." gibi aklı selim açıklamalar yapmış olsalardı bir nebze olsun inanırdık belki...

Değerlenirme için sağol Mustafa her satırına imzamı atıyorum.
dr.hulusi dedi ki…
Benim oyum kongre üyesi olarak Aydoğdu'ya..Kendisini tanımam etmem,yöneticilik döneminde birkaç kez uzaktan görmüşlüğüm var tesiste falan..
Gökoğlu'nun bize bu yıl yaşattığı travmadan sonra değil Denizli'deki şampiyonluk,süper lige çıkarsa kendisi hakkındaki olumsuz bakış açım değişmez,geçmiş günahını silmez.
Hesap vermeye gelince benim 2007 yılında tanıdığım Gökoğlu da işi bitinceye kadar ikna etmeye çalışan,diyalog yanlısı,işine gelmeyince de hadi ordan diyip geçen biriydi,bugün de değişen birşey yok,tecrübe pahalı bir nesnedir,yazışmaya konuşmaya devam ederseniz daha net görürsünüz sevgili Mustafa,umarım ben yanılırım..
Sizce Gökoğlu neden 19 Haziran'a kadar adayım diye net bir açıklama yapmamıştır,adayım demiştir liste nerdedir,adaysa bugünkü kongrede çoğunluğun oluşması yönünde bir kamuoyunu kulüp başkanı olarak neden oluşturmamıştır?
Şimdi aday olmayacaktım ama canımdan çok sevdiğim kulübün maceraya sürüklenmesine razı
olmadım gibi bir gerekçeye beni inandıramaz!Kendisine 2006-2012 arası her macerasında kredi veren bir camia Selahattin Aydoğdu'ya da bir dönem bu macera için kredi açsın kardeşim ne olmuş?
Onur BİÇER dedi ki…
Gökoğlu'nu istifaya çağırma sebeplerime bazı hususlar eklenirken, twitterda var olmasının dahi başlı başına olumlu bir unsur olduğunu belirtmem gerekir. Kendisini sıkıştırmama izin veriyor. Twitter benim şahsi kanaatime göre Gökoğlu'na avantaj değil dezavantaj getirmiştir. Bu nedenle seçimler sonrasında kapatacak olması bile insanları kullandığı yönünde değerlendirilmemelidir diye düşünüyorum. Öte yandan mali tablolar ile ilgili olarak kendisi ile twitter üzerinden yaptığımız yazışmalarda futbolcuların para alamamalarının gerçeği yansıtmadığını, primler hariç 3,5 milyon TL civarında olan transfer bütçesinin üçte ikisinin ödendiğini dile getirdi. Durmuş Ali ÇOLAK'ın 21 maçtır maç başlarının alınamaması yönündeki beyanının gerçek olmadığını, kendisini üzdüğünü söyledi. Bu durumda sezon içinde (Demirspor menfaatleri için gerekçesi ile) desteklediği futbolcularına dolaylı yoldan ama doğrudan yalancı dedi. Şimdi kendilerine yalancı dediği adamların önemli bölümünün kadroda tutulması gerekecek, küçük takviyeler gerekecek, yönetimde istikrarın gerekliliğinden çok sistemde istikrar, kadroda istikrar gerekir. Yalancı dediği takımının, belediye önünde dilendirdiği takımının kendisine inanmasını, hançerlememesini nasıl sağlayacak? Bu hususu olumsuzluklar hanesine yazıyorum.

Demirspor'u siyaset sahnesinden çekeceğim dedikten sonra, Zihni Aldırmaz'ı eleştirilerden hariç tutması, sürekli Ömer Çelik'in tweetlerinin yeniden yayınlanması ve kendisine methiyeler düzülmesi, başbakan hakkında yaptırılan pankartın Ömer Çelik tarafından bulunan forma reklamına istinaden olduğunu dile getirmesi (rencide etmeyecek bir yol izlenebilirdi belki) Demirspor'u siyasete alet etmek değil de nedir? Bunu da olumsuzluklar hanesine yazmak lazım.

Öte yandan Ercan ALBAY'ın benim hoşuma gitmeyen bir şekilde yönetim kurulması hususunda çalışma yaptığını görüyoruz. Yapılan çalışmaların Gökoğlu aleyhine olduğunu da görüyoruz. ALBAY'ın yeni sezonda takımın başında olması gerektiğini de görüyoruz. Bu durumda kazanırsa Gökoğlu ALBAY ile nasıl çalışacak? Bence derhal görevine son vermeli kazanırsa. Takım üstünde otorite kurmadan kazansa dahi başkanlık yapamaz.

Her iki adayın da geçmişlerine bakıldığında ciddi eksiklikleri var. Geçmişler karşılaştırılırsa Gökoğlu bence kaybeder. Bu da bir diğer olumsuzluk hanesi.

Mustafa'nın Aydoğdu'ya ilişkin tespitlerine katılıyorum. Ama bu Gökoğlu'nu isteyebilmeme yetmiyor. Ama şöyle bir his var içimde sanki Aydoğdu şu anda Gökoğlu'ndan daha az zarar vermiş gibi görünüyor ya, kazanırsa o açığını kapatacak da öne geçecek gibi.

Gökoğlu'nun dönüştüğüne inansam yapılan açıklamalara rağmen tek oyumu ona verirdim. Oy kullanmamayı tercih ediyorum, can-ı gönülden kayyumu istiyorum.
kebabman dedi ki…
Oleceksek kebaptan olelim,insaat cokuntusunde olmeyi tercih etmiyorum.Kapanacaksak,kayyuma kalacaksak ,bunlar olmadan once kebapci bir baskanimizda olmustu diyebilelim diye dusunmekteyim.
türkayADS dedi ki…
Bu zincirin kırılması artık. Bu döngüden iyi ya da kötü sıyrılmamız lazım. Gökoğlu çok iyi bir oyuncu, şu ana kadar da oscarlık iş çıkardı

Bu blogdaki popüler yayınlar

Ben Bunu Hak Ettim...

Bugüne kadar yazdığım en zor yazılardan biri bu.  Yanımda küçücük iki çocuk vardı maçta, sevdim onları öptüm. Hatta babası yorulmuştu da aldım onu omzuma maçı bir süre birlikte izledik. O esnada çocuğun nasıl heyecanlandığını gördüm. Bacakları kasılıyordu, boynumun sıkıştığını hissettim. Sonra bağırdı ve akabinde ellerini vücudunu titreme alacak kadar sıktı. Bu çocuk sanırım 4,5-5 yaşlarındaydı. Tam benim kızımın yaşlarında. İşte o anda aslında anlamalıydım hak ettiğimi bu belayı. Çünkü ben de çocuklarımı bu acıya götürüyorum. Onlar acıya doğru yürürken, ben her Demirspor deyişlerinde mutlu oluyorum. Her mavi-lacivert deyişlerinde mutlu oluyorum. Onlar da bana başarı videosu gönderiyorlar.   Ben böyle bir babayım işte. Çocuklarının bu tür videolarına bakıp, duygulanan mutlu olan bir babayım. Onlara mavili, armalı kıyafetler alıp ellerimle uçuruma götüren bir babayım. Tabi ki Allah belamı verecek.  Kendi isteğim dışında görev yerim değiştirildi. Ailem param...

Başkan Krizi

 Sahadaki kriz en tepeye de yansıdı; Murat Sancak dün akşam başkanlığı Metin Korkmaz'a devrettiğini açıkladı. Gelişmeleri görebilmek adına biraz beklemek gerekli ama şu anda birkaç neden ve ihtimal var gibi görünüyor: Birincisi, "tamam vazgeçtim" deyip geri dönmesi; daha önce yapmıştı. İkincisi, "TFF'de FETÖcüler var" yönlü açıklamaları ve hakem camiasına eleştirilerinden dolayı çeşitli hukuki ve mali sıkıştırmalara maruz kalması. O yüzden biraz geri plana çekilmek istemiş olabilir. Metin Korkmaz eliyle yönetime devam eder. Üçüncüsü, parasının bitmiş olması ve Adana Demirspor'dan tamamen uzaklaşması. Başkan'ın en büyük sorunlarından biri iletişim stratejisinin düzgün olmaması. Attığı twitler ve açıklamalar fazla öfkeli. Çoğu zaman kötü Türkçe ile karman çorman açıklamalar yapıyor. Twitter (X) infosundaki yazılar/iddialar bile kötü yazılmış. En basitinden, Adanademirspor değil, Adana Demirspor yazması gerekli. Kulübün sosyal medya hesapları iyi yöneti...

Nesrin'in Hikayesi : "15 Saat 47 Dakika…Ve Toprak…"

Ön-Not: Nesrin Olgun Aslan’ın hikayesini yazmaya başladığımda kimi zaman soğuk bir suyun ve karanlığın içinde, kimi zaman sonunda varabildiğim bir kıyıda hissettim kendimi. Yazmaya devam ederken önce zor tutuyordum gözyaşlarımı, bir noktadan sonra akmaya başladı hepsi. Yazımı, ağlayarak bitirebildim ancak…Kendisinin web sitesinden (http://www.nesrinolgun.com) ve dönemin Hürriyet Londra Temsilcisi Faruk Zapçı’nın anılarından yararlandım, teşekkürlerimi sunuyorum…Çok uzatmadan, Nesrin’in Hikayesi’ne başlıyorum… 1964 Adana Yüzme havuzunun kenarında 7 yaşında kara kuru bir kız çocuğu duruyor. Havuzun içinde Adana Demirspor Kulübü yüzücüleri. Erkekler çoğunlukta. Küçük kız etrafına bakıyor. Sadece 4 kız çocuğu var. Nesrin, Adana Demirspor’un 4 kızından biri oluyor o gün…Giriyor havuza. 1973 – 1975 Adana Nesrin, 16 yaşında. Yüzüyor. 7 yaşında girdiği havuzdan, kısa mesafede 100’e yakın madalya ve şilt çıkartıyor. Kışları masa tenisi oynuyor, Türkiye 2.liği, Türkiye 3.lüğü var. 17 yaşında mar...