Ana içeriğe atla

Erkekler-Kadınlar

Bir tarafta Etik Kurulu raporu, devam eden şike davası, PFDK'nın bugün açıkladığı "cezalar"; öte tarafta Avrupa'nın zirvesine çıkan, olimpiyat yoluna koyulan takımlar...

Birinde rakibin ten rengi alay konusu olur, ona cevap olarak öldürücü tekmeler gelir, şike vardır ama sahaya yansımaz, Avrupa'da nal toplarız...

Diğerinde Avrupa'nın en üst düzey takımlarıyla baş eder, sürekli finallere kalır, ikinciliklere üzülürüz.


Birinde altyapıdan tek tük isim yukarılara çıkar, diğerinde herşey alttan başlar.

Birinde  başbakanımızın isteğiyle "kişilerle kulüpleri birbirinden ayırmak gerekir"; diğerinde kişiler de kulüpler de milli takımlar da birbirine karışır.

Futbolda milli takıma sempati duymak imkansızken, kadınların milli takımları basketbolda da voleybolda da keyifle izlenir.

Bir tarafta memleketin spor atmosferi, erkekleştikçe faşizmin sınırlarına dayanıyor, ötekinde kadınlar işlerini başarıyla yapmaya devam ediyor. İlkinin kadınları, cezalı maçlarda erkekleşip küfürbazlaşırken, diğerleri bizi gururlandırmaya devam ediyor.

Futbolun yöneticileri, oyuncuları bir çamurun içinde debelenirken, diğerleri aydınlık günler umudunu sürdürüyor.

Hentbolda, basketbolda, voleybolda kadın takımlarımızın başarıları bizi mutlu ediyor. Sporun gerçek yüzü onlar!


Diğerleri kendi pisliklerini sıvamaya çalışırken iyice bulanıyor...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Nesrin'in Hikayesi : "15 Saat 47 Dakika…Ve Toprak…"

Ön-Not: Nesrin Olgun Aslan’ın hikayesini yazmaya başladığımda kimi zaman soğuk bir suyun ve karanlığın içinde, kimi zaman sonunda varabildiğim bir kıyıda hissettim kendimi. Yazmaya devam ederken önce zor tutuyordum gözyaşlarımı, bir noktadan sonra akmaya başladı hepsi. Yazımı, ağlayarak bitirebildim ancak…Kendisinin web sitesinden (http://www.nesrinolgun.com) ve dönemin Hürriyet Londra Temsilcisi Faruk Zapçı’nın anılarından yararlandım, teşekkürlerimi sunuyorum…Çok uzatmadan, Nesrin’in Hikayesi’ne başlıyorum… 1964 Adana Yüzme havuzunun kenarında 7 yaşında kara kuru bir kız çocuğu duruyor. Havuzun içinde Adana Demirspor Kulübü yüzücüleri. Erkekler çoğunlukta. Küçük kız etrafına bakıyor. Sadece 4 kız çocuğu var. Nesrin, Adana Demirspor’un 4 kızından biri oluyor o gün…Giriyor havuza. 1973 – 1975 Adana Nesrin, 16 yaşında. Yüzüyor. 7 yaşında girdiği havuzdan, kısa mesafede 100’e yakın madalya ve şilt çıkartıyor. Kışları masa tenisi oynuyor, Türkiye 2.liği, Türkiye 3.lüğü var. 17 yaşında mar...

Sahadan Çekildik

 Ligden düşerken bile şeklimiz belli, çünkü Alemin Delikanlısı Adana Demir... Galatasaray maçındaki kör göze parmak penaltı kararı rezaletine karşı, yönetim takımı sahadan çekti. Son 2 sezondur rezalet yönetimimiz, aleyhimize hakem hatalarını kolaylaştırıyordu. İki yanlış bir doğru etti. Türk futbolunun her yerden dökülen imajına, yıkılan bir Demirspor karşı çıkabilirdi sadece. O da oldu, biz yaptık! Bundan sonra İstanbul takımlarınızla size iyi eğlenceler...

Sezon Değerlendirmesi

 Bu sezon için saha içini konuşmak anlamsızdı ama yine de söylemek gerekir ki sahadaki mücadele o kadar da kötü değildi. Geçen sezon 2. ve 3. lig takımlarında kiralık oynayan oyuncularımızla idare ettik. Son haftalarda sahaya çıkacak kadroyu zor tutturduk. Sezon başıyla sonu arasında kadroda büyük değişimler oldu. Bütün bunların sorumlusu, paraları ödemeyen Murat Sancak ve yönetimiydi. Bir yerde patlama yapar diye umut bağlamadığımız genç oyuncular maçların belli anlarına kadar direnci ayakta tuttular. Ancak son bölümlerde oyundan düştük; kadro derinliği olmadığı için de en ufak kişisel hata, sakatlık ya da kart cezaları sonuca direkt etki etti. 2-0'dan öndeyken kaybettiğimiz maçlar oldu. Tabii rakiplerin bizim maçı çeviremeyeceğimizin farkında olmaları, her halükarda kazanırız düşünceleri kendi adlarına tempoyu yükseltmelerini engellemiş olabilir. Yine de şans faktörü yanımızda olsa puan alacağımız bir kaç maç daha vardı diye düşünüyorum. Sezon başında yazdığım gibi, şerefli mağlu...