Ana içeriğe atla

A Takıma Ders Vermek, Özüne Dönmek

Bu teklifim içinde bulunulan dönem itibarıyla büyük olasılıkla kabul görmeyecek. Ancak kabul edilse belki de en anlamlı protesto olurdu.

Arma için gidilen en anlamlı yer, armanın en güzel olduğu yer orası benim gözümde zira.

Her zaman olduğu gibi yine gençlerimizden bahsediyorum. Bu haftasonu Cumartesi günü sahamızda Beşiktaş ile oynayacağız. Üstüne basa basa söylüyorum, Beşiktaş ile Türkiye şampiyonluğu yolunda oynuyoruz. Kıytırık üçüncü ligde boy göstermiyoruz.

A takımın maçı da Cumartesi günü. Hani şu sefilleri oynayan, bilimsel anlamda tesadüfle nitelendirilemeyecek ölçüde tekrarlanan maç sonuçlarıyla bizi şüpheye sevk eden, ortalıkta karakter dersleri vermeye yeltenen, taraftarı leblebi gibi ligde utanmadan hüsrana ve acıya sevk eden A takım var ya, işte onların da maçı var. Hiç sıkılmadan bir de taraftara kendilerince gönül koyup afra tafra yapan A takım.

Gitmeyin onların maçına. Gidin Beşiktaş'ı ezmemize katkı sağlayın. Gidin şampiyonluğa koşuşumuzu izleyin. Gidin mavi lacivert forma nasıl terletilirmiş gözlerinizle görün. Gidin tekmeye kafa nasıl koyulurmuş, görün de kimse yoksa gençler var deyin.

Maçımız saat 13.00'da, güçten düşmesi ile birlikte onursal başkanlığı Zihni ALDIRMAZ'a devreden kişinin adıyla anılan Aytaç DURAK tesislerinde.

Arma sahada olacak keşke taraftar da orada olsa. 

Yorumlar

mert dedi ki…
U-18 takımımızın maçı tesisler yerini A takım maçı öncesi 5 OCAK stadyumunda oynansa hem taraftar hem de futbolcu açısından ayrı bir heyecan olmaz mı?
yavuzy dedi ki…
Altyapı maçları, statü gereği kulüp tesislerinde oynanmak zorunda...
yazardarthvenom dedi ki…
Maçta olacağım ve izlenimlerimi uzun uzun yazacağım bloguma.
kebabman dedi ki…
Bu teklifi gonulden destekliyorum. Onumde A takim mi yoksa genc takim maci mi diye secenek sunulsa direk genc takimi tercih ederim.Cunku genc takim daha fazla orta yapiyor,daha fazla gol vurusu yapabiliyor,henuz gonullu gol yediklerine de sahit olunmadi.Diger nedenleri de Onur yazmis zaten.
cinobili01 dedi ki…
İnşallah finallere kalacağız ve o finale az-çok gençlere prim verip öyle yollamak lazım.Herkesin görmesi,anlaması lazım kimin arkasında olduğumuzu,ne istediğimizi.

Bu blogdaki popüler yayınlar

Nesrin'in Hikayesi : "15 Saat 47 Dakika…Ve Toprak…"

Ön-Not: Nesrin Olgun Aslan’ın hikayesini yazmaya başladığımda kimi zaman soğuk bir suyun ve karanlığın içinde, kimi zaman sonunda varabildiğim bir kıyıda hissettim kendimi. Yazmaya devam ederken önce zor tutuyordum gözyaşlarımı, bir noktadan sonra akmaya başladı hepsi. Yazımı, ağlayarak bitirebildim ancak…Kendisinin web sitesinden (http://www.nesrinolgun.com) ve dönemin Hürriyet Londra Temsilcisi Faruk Zapçı’nın anılarından yararlandım, teşekkürlerimi sunuyorum…Çok uzatmadan, Nesrin’in Hikayesi’ne başlıyorum… 1964 Adana Yüzme havuzunun kenarında 7 yaşında kara kuru bir kız çocuğu duruyor. Havuzun içinde Adana Demirspor Kulübü yüzücüleri. Erkekler çoğunlukta. Küçük kız etrafına bakıyor. Sadece 4 kız çocuğu var. Nesrin, Adana Demirspor’un 4 kızından biri oluyor o gün…Giriyor havuza. 1973 – 1975 Adana Nesrin, 16 yaşında. Yüzüyor. 7 yaşında girdiği havuzdan, kısa mesafede 100’e yakın madalya ve şilt çıkartıyor. Kışları masa tenisi oynuyor, Türkiye 2.liği, Türkiye 3.lüğü var. 17 yaşında mar...

Sahadan Çekildik

 Ligden düşerken bile şeklimiz belli, çünkü Alemin Delikanlısı Adana Demir... Galatasaray maçındaki kör göze parmak penaltı kararı rezaletine karşı, yönetim takımı sahadan çekti. Son 2 sezondur rezalet yönetimimiz, aleyhimize hakem hatalarını kolaylaştırıyordu. İki yanlış bir doğru etti. Türk futbolunun her yerden dökülen imajına, yıkılan bir Demirspor karşı çıkabilirdi sadece. O da oldu, biz yaptık! Bundan sonra İstanbul takımlarınızla size iyi eğlenceler...

Sezon Değerlendirmesi

 Bu sezon için saha içini konuşmak anlamsızdı ama yine de söylemek gerekir ki sahadaki mücadele o kadar da kötü değildi. Geçen sezon 2. ve 3. lig takımlarında kiralık oynayan oyuncularımızla idare ettik. Son haftalarda sahaya çıkacak kadroyu zor tutturduk. Sezon başıyla sonu arasında kadroda büyük değişimler oldu. Bütün bunların sorumlusu, paraları ödemeyen Murat Sancak ve yönetimiydi. Bir yerde patlama yapar diye umut bağlamadığımız genç oyuncular maçların belli anlarına kadar direnci ayakta tuttular. Ancak son bölümlerde oyundan düştük; kadro derinliği olmadığı için de en ufak kişisel hata, sakatlık ya da kart cezaları sonuca direkt etki etti. 2-0'dan öndeyken kaybettiğimiz maçlar oldu. Tabii rakiplerin bizim maçı çeviremeyeceğimizin farkında olmaları, her halükarda kazanırız düşünceleri kendi adlarına tempoyu yükseltmelerini engellemiş olabilir. Yine de şans faktörü yanımızda olsa puan alacağımız bir kaç maç daha vardı diye düşünüyorum. Sezon başında yazdığım gibi, şerefli mağlu...