Ana içeriğe atla

Mali Analiz Raporu...

Mali tablo analizi yapalım dedik, ufak tefek bir şeyler de yazdık. Mali tabloların gerçeği yansıttığına dair şüpheler olduğunu dile getirdik. Sorular sorduk, cevaplar bekledik. Elimizin boş kalacağını tahmin ediyorduk, şu ana kadar tahminlerimizde haklı çıktık.

Her şeyden önce açıklanan mali tablolar arasında bilanço yok. Bilançosuz kurum, kuruluş mu olur? O anda kulübün yapısı neymiş, karı zararı, özkaynağı, hazır değerleri neymiş bilemeden nasıl yorum yapabilirsiniz ki?

Bilanço açıklansa yetecek mi? Yetmeyecek.

Gelir-gider ve borç-alacak tablolarındaki rakamlar çok muğlak.

Yönetim eski icraatlerinin aksine olumlu adımlar attı.

Mali tabloların kısmen ve yetersiz olsa da açıklanmasına sevindim.

Taraftarın ilkelerinin kulüp tüzüğüne işleneceği yönünde taahhütte bulunulmasına çok sevindim.

Lakin hala yönetime güvenmiyorum. Zira ortaya güzel bir makyaj konuldu, esasa ilişkin bir şey yok.

Önerim şudur: Kulübün mali analizini yaptırın. Bir bağımsız denetim şirketi ile anlaşın, yaklaşık 10.000 TL'ye yapıyorlar bu işi. Bir rapor düzenlesinler. İçeriği tatmin edici olursa alkışlarız yönetimi.

Ya da bir öneri daha; hiçbir ücret istemiyorum. Bana bağımsız denetim yapma yetkisi versinler. Bunu gerçekleştirebilecek niteliğim, mesleki tecrübem var. Yapılacak olağan kongreye kadar kulübün mali analiz raporunu düzenleyeyim. Bu raporun düzenlenebilmesi için gerekli yetki tanımlamalarını yapsınlar. Yönetimin samimiyetini göstermesi açısından çok güzel bir adım olacaktır. 

Biliyorum, yine alamayacağım bir cevabı bekliyorum. 

Yorumlar

yavuzy dedi ki…
Taraftar yine elini taşın altına sokuyor; sorumluluk üstleniyor. Tebrikler!
aLisqo dedi ki…
Evet, dediğiniz gibi taraftar her zaman ki elini taşın altına sokuyor. Keşke yönetim de taraftar gibi birazcık duyarlı olsa da böyle bir denetim izni verse ne kadar hoş olur.
Umarım beklenilen cevap alınır.

Ayrıca böyle bir sorumluluk üstlenmeye hazır olan bir taraftara yani Onur Biçer'e teşekkür ederim.
selimoz87 dedi ki…
vallahi bravo. bu işi yapsa yapsa sizden biri yapar.

Bu blogdaki popüler yayınlar

Ben Bunu Hak Ettim...

Bugüne kadar yazdığım en zor yazılardan biri bu.  Yanımda küçücük iki çocuk vardı maçta, sevdim onları öptüm. Hatta babası yorulmuştu da aldım onu omzuma maçı bir süre birlikte izledik. O esnada çocuğun nasıl heyecanlandığını gördüm. Bacakları kasılıyordu, boynumun sıkıştığını hissettim. Sonra bağırdı ve akabinde ellerini vücudunu titreme alacak kadar sıktı. Bu çocuk sanırım 4,5-5 yaşlarındaydı. Tam benim kızımın yaşlarında. İşte o anda aslında anlamalıydım hak ettiğimi bu belayı. Çünkü ben de çocuklarımı bu acıya götürüyorum. Onlar acıya doğru yürürken, ben her Demirspor deyişlerinde mutlu oluyorum. Her mavi-lacivert deyişlerinde mutlu oluyorum. Onlar da bana başarı videosu gönderiyorlar.   Ben böyle bir babayım işte. Çocuklarının bu tür videolarına bakıp, duygulanan mutlu olan bir babayım. Onlara mavili, armalı kıyafetler alıp ellerimle uçuruma götüren bir babayım. Tabi ki Allah belamı verecek.  Kendi isteğim dışında görev yerim değiştirildi. Ailem param...

Başkan Krizi

 Sahadaki kriz en tepeye de yansıdı; Murat Sancak dün akşam başkanlığı Metin Korkmaz'a devrettiğini açıkladı. Gelişmeleri görebilmek adına biraz beklemek gerekli ama şu anda birkaç neden ve ihtimal var gibi görünüyor: Birincisi, "tamam vazgeçtim" deyip geri dönmesi; daha önce yapmıştı. İkincisi, "TFF'de FETÖcüler var" yönlü açıklamaları ve hakem camiasına eleştirilerinden dolayı çeşitli hukuki ve mali sıkıştırmalara maruz kalması. O yüzden biraz geri plana çekilmek istemiş olabilir. Metin Korkmaz eliyle yönetime devam eder. Üçüncüsü, parasının bitmiş olması ve Adana Demirspor'dan tamamen uzaklaşması. Başkan'ın en büyük sorunlarından biri iletişim stratejisinin düzgün olmaması. Attığı twitler ve açıklamalar fazla öfkeli. Çoğu zaman kötü Türkçe ile karman çorman açıklamalar yapıyor. Twitter (X) infosundaki yazılar/iddialar bile kötü yazılmış. En basitinden, Adanademirspor değil, Adana Demirspor yazması gerekli. Kulübün sosyal medya hesapları iyi yöneti...

Nesrin'in Hikayesi : "15 Saat 47 Dakika…Ve Toprak…"

Ön-Not: Nesrin Olgun Aslan’ın hikayesini yazmaya başladığımda kimi zaman soğuk bir suyun ve karanlığın içinde, kimi zaman sonunda varabildiğim bir kıyıda hissettim kendimi. Yazmaya devam ederken önce zor tutuyordum gözyaşlarımı, bir noktadan sonra akmaya başladı hepsi. Yazımı, ağlayarak bitirebildim ancak…Kendisinin web sitesinden (http://www.nesrinolgun.com) ve dönemin Hürriyet Londra Temsilcisi Faruk Zapçı’nın anılarından yararlandım, teşekkürlerimi sunuyorum…Çok uzatmadan, Nesrin’in Hikayesi’ne başlıyorum… 1964 Adana Yüzme havuzunun kenarında 7 yaşında kara kuru bir kız çocuğu duruyor. Havuzun içinde Adana Demirspor Kulübü yüzücüleri. Erkekler çoğunlukta. Küçük kız etrafına bakıyor. Sadece 4 kız çocuğu var. Nesrin, Adana Demirspor’un 4 kızından biri oluyor o gün…Giriyor havuza. 1973 – 1975 Adana Nesrin, 16 yaşında. Yüzüyor. 7 yaşında girdiği havuzdan, kısa mesafede 100’e yakın madalya ve şilt çıkartıyor. Kışları masa tenisi oynuyor, Türkiye 2.liği, Türkiye 3.lüğü var. 17 yaşında mar...