Ana içeriğe atla

Destek ve İstikrar

Öncelikle, geçen yazıdaki hatamı düzelteyim; 1995'li Tolga Aktay ikinci yarı değil, ilkyarı sahadaydı. Her koşulda bu iradeyi gösteren Ercan Albay'a da, seni 11'e yazdım dediğinde tereddüt etmeden sahaya çıkan Tolga'ya da tekrar tebrikler...

İç sahada yeni yönetim ve teknik direktörün ilk maçıydı. 4-0'lık galibiyet yüzleri güldürdü. Bu tip durumlarda, göreve yeni gelmiş kişiler olduğunda trbinün onlara destek verdiği bir gerçek. Bundan önce de hep böyle oldu. Bizim istemediğimiz kişiler olsa da, destek vermek içimizden gelmese de, tribünün genel tavrı, yeni isimlere destek vermek yönündedir. Demirspor tribünü de, yeni isimlere doğrudan cephe almak ya da tepki vermek yerine, öncelikle destek olmayı adet edinmiştir. Denizli Bld. maçında yaşanan da buydu. Yeni bir durum değil.

Demirspor tribünü, takım kötü gidişine neden olan, kötü gidişte hedef haline gelen, ateşe benzinle giden olmak istemiyor. Bazen ideallerimizle, gerçeklik arasında tedirgin bir bağ kurmamız gerekiyor. Bu değişim dönemleri bu tedirginlikle hareket edilen zamanlar.

Daha önce bu heyecanı 4 maçlık serilerde yaşadık. Sonra durulduk. Bu maçların tek maçlık mutluluk olmaması için gerekenlerin yapılması lazım. Nedir? Daha önce de yazdık: Takım içi disiplin (teknik direktürün işi), düzgün parasal ödeme (yönetimin işi), sahaya çıkıp karakterli oyun sergileme (futbolcuların işi). Çok basit bir üçlü. Bunlar tam olmamasına rağmen, tribünün kendi işini yapmaya devam ediyor. İşini düzgün yapan, istikrarlı yapan zaten bir tek tribün var.

Geri kalan üçlüye sözümüz aynı; ligin sonu geldiğinde bile beklentimiz aynı: İşinizi yapın ve düzgün yapın!

Yorumlar

selimoz87 dedi ki…
gökoğlunu yerine gelebilecek kimse yoktu, kongrede çıkıp aday olmadılar. ilkelerinizin peşinden devam etmelisiniz.

Bu blogdaki popüler yayınlar

Nesrin'in Hikayesi : "15 Saat 47 Dakika…Ve Toprak…"

Ön-Not: Nesrin Olgun Aslan’ın hikayesini yazmaya başladığımda kimi zaman soğuk bir suyun ve karanlığın içinde, kimi zaman sonunda varabildiğim bir kıyıda hissettim kendimi. Yazmaya devam ederken önce zor tutuyordum gözyaşlarımı, bir noktadan sonra akmaya başladı hepsi. Yazımı, ağlayarak bitirebildim ancak…Kendisinin web sitesinden (http://www.nesrinolgun.com) ve dönemin Hürriyet Londra Temsilcisi Faruk Zapçı’nın anılarından yararlandım, teşekkürlerimi sunuyorum…Çok uzatmadan, Nesrin’in Hikayesi’ne başlıyorum… 1964 Adana Yüzme havuzunun kenarında 7 yaşında kara kuru bir kız çocuğu duruyor. Havuzun içinde Adana Demirspor Kulübü yüzücüleri. Erkekler çoğunlukta. Küçük kız etrafına bakıyor. Sadece 4 kız çocuğu var. Nesrin, Adana Demirspor’un 4 kızından biri oluyor o gün…Giriyor havuza. 1973 – 1975 Adana Nesrin, 16 yaşında. Yüzüyor. 7 yaşında girdiği havuzdan, kısa mesafede 100’e yakın madalya ve şilt çıkartıyor. Kışları masa tenisi oynuyor, Türkiye 2.liği, Türkiye 3.lüğü var. 17 yaşında mar...

Sahadan Çekildik

 Ligden düşerken bile şeklimiz belli, çünkü Alemin Delikanlısı Adana Demir... Galatasaray maçındaki kör göze parmak penaltı kararı rezaletine karşı, yönetim takımı sahadan çekti. Son 2 sezondur rezalet yönetimimiz, aleyhimize hakem hatalarını kolaylaştırıyordu. İki yanlış bir doğru etti. Türk futbolunun her yerden dökülen imajına, yıkılan bir Demirspor karşı çıkabilirdi sadece. O da oldu, biz yaptık! Bundan sonra İstanbul takımlarınızla size iyi eğlenceler...

Sezon Değerlendirmesi

 Bu sezon için saha içini konuşmak anlamsızdı ama yine de söylemek gerekir ki sahadaki mücadele o kadar da kötü değildi. Geçen sezon 2. ve 3. lig takımlarında kiralık oynayan oyuncularımızla idare ettik. Son haftalarda sahaya çıkacak kadroyu zor tutturduk. Sezon başıyla sonu arasında kadroda büyük değişimler oldu. Bütün bunların sorumlusu, paraları ödemeyen Murat Sancak ve yönetimiydi. Bir yerde patlama yapar diye umut bağlamadığımız genç oyuncular maçların belli anlarına kadar direnci ayakta tuttular. Ancak son bölümlerde oyundan düştük; kadro derinliği olmadığı için de en ufak kişisel hata, sakatlık ya da kart cezaları sonuca direkt etki etti. 2-0'dan öndeyken kaybettiğimiz maçlar oldu. Tabii rakiplerin bizim maçı çeviremeyeceğimizin farkında olmaları, her halükarda kazanırız düşünceleri kendi adlarına tempoyu yükseltmelerini engellemiş olabilir. Yine de şans faktörü yanımızda olsa puan alacağımız bir kaç maç daha vardı diye düşünüyorum. Sezon başında yazdığım gibi, şerefli mağlu...