Ana içeriğe atla

"Ciao Grande Moro"



Bir futbolcu daha sahada hayatını kaybetti. Bu seferki bizim için biraz daha acı: Livorno'yla olan hasbıhalimiz acımızı artıyor. Peirmario Morosini'nin hayatını kaybedişi... Elveda büyük Moro!

Bu yıl Udinese'den Livorno'ya kiralık gelen oyuncunun hayat hikayesi de trajik. 15 yaşındayken annesi ölüyor, iki yıl sonra babasını ve kısa bir süre sonra da erkek kardeşini kaybediyor. Hayatta kalan tek aile üyesi engelli kızkardeşi. (http://espn.go.com/sports/soccer/story/_/id/7816398/livorno-players-fans-pay-respects-piermario-morosini)

Atalanta altyapısından yetişen Morosini, 2005'ten Udinese'nin oyuncusuymuş ancak 5 farklı takıma kiralanmış ve İtalya'nın U17'den U21'e kadar milli takımlarında da forma giymiş. (http://www.guardian.co.uk/football/blog/2012/apr/15/piermario-morosini-livorno-serie-b-italy)

Morosini'nin ölümünde, sahadaki tek kalp uzmanını maça gelen bir seyirci olması ve polis aracının ambulans girşini kapaması da birer faktör olarak gösteriliyor.

Asıl katilin, futbolcuları birer gladyatör ve performans makinesine çeviren, insani haklarına saygı duymayan futbol sisteminin olduğunu biliyoruz tabii ki. Futbolcuların haklarını, daha da önemlisi yaşam haklarını talep etmeleri için ne zaman örgütleneceğini de merakla bekliyoruz.



Toprağı bol olsun... Başın sağolsun Livorno! R.I.P Morosini...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Ben Bunu Hak Ettim...

Bugüne kadar yazdığım en zor yazılardan biri bu.  Yanımda küçücük iki çocuk vardı maçta, sevdim onları öptüm. Hatta babası yorulmuştu da aldım onu omzuma maçı bir süre birlikte izledik. O esnada çocuğun nasıl heyecanlandığını gördüm. Bacakları kasılıyordu, boynumun sıkıştığını hissettim. Sonra bağırdı ve akabinde ellerini vücudunu titreme alacak kadar sıktı. Bu çocuk sanırım 4,5-5 yaşlarındaydı. Tam benim kızımın yaşlarında. İşte o anda aslında anlamalıydım hak ettiğimi bu belayı. Çünkü ben de çocuklarımı bu acıya götürüyorum. Onlar acıya doğru yürürken, ben her Demirspor deyişlerinde mutlu oluyorum. Her mavi-lacivert deyişlerinde mutlu oluyorum. Onlar da bana başarı videosu gönderiyorlar.   Ben böyle bir babayım işte. Çocuklarının bu tür videolarına bakıp, duygulanan mutlu olan bir babayım. Onlara mavili, armalı kıyafetler alıp ellerimle uçuruma götüren bir babayım. Tabi ki Allah belamı verecek.  Kendi isteğim dışında görev yerim değiştirildi. Ailem param...

Başkan Krizi

 Sahadaki kriz en tepeye de yansıdı; Murat Sancak dün akşam başkanlığı Metin Korkmaz'a devrettiğini açıkladı. Gelişmeleri görebilmek adına biraz beklemek gerekli ama şu anda birkaç neden ve ihtimal var gibi görünüyor: Birincisi, "tamam vazgeçtim" deyip geri dönmesi; daha önce yapmıştı. İkincisi, "TFF'de FETÖcüler var" yönlü açıklamaları ve hakem camiasına eleştirilerinden dolayı çeşitli hukuki ve mali sıkıştırmalara maruz kalması. O yüzden biraz geri plana çekilmek istemiş olabilir. Metin Korkmaz eliyle yönetime devam eder. Üçüncüsü, parasının bitmiş olması ve Adana Demirspor'dan tamamen uzaklaşması. Başkan'ın en büyük sorunlarından biri iletişim stratejisinin düzgün olmaması. Attığı twitler ve açıklamalar fazla öfkeli. Çoğu zaman kötü Türkçe ile karman çorman açıklamalar yapıyor. Twitter (X) infosundaki yazılar/iddialar bile kötü yazılmış. En basitinden, Adanademirspor değil, Adana Demirspor yazması gerekli. Kulübün sosyal medya hesapları iyi yöneti...

Demirspor Taraftarı Ayakta

 Adana Demirspor taraftarı, kendisini küme düşürmekle tehdit eden eski Başkanlarına karşı yaptığı açıklamalarla tavrını gösterdi. Umut Düşkün'ün başlattığı açıklama silsilesi, Şimşekler Grubu 'nun diğer liderleri, Ankara Tayfası , İzmir Tayfası ve diğer oluşumların net tavırları ile güçlendi. Ortak ses, kimse Demirspor'dan üstün değildir ve Demirspor tribünüyle vardır şeklindeydi. Yıllardır alt liglerde mücadele etmiş bir camiaya bu tehdit sökmedi.